M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hayırsızlar

Hayırsızlar

ŞU adamda hayır ve yümn yoktur: (1) Dünyayı sever. (2) Parayı sever. (3) Hubb-i riyaset sahibidir, başkan olmak için yanar tutuşur. (4) Kindardır. (5) Nefs-i emaresinin esiridir. (6) Yalan övgülerden çok hoşlanır, doğru tenkit ve uyarılardan nefret eder. (7) Kara servet sahibidir. (8) Haram yer. (9) Emanetlere hıyanet eder. (10) Bencildir... Bu saydıklarımın birisi bile kişiyi manen mahv etmeye, ayağını kaydırmaya yeter.

İslâmî hizmet ve faaliyetler vasıflı, güçlü, üstün insanlarla yapılabilir. Zayıf, güçsüz, aşağı kişilerle hizmet değil, hezimet üretilir.

Bin tekir kedi, bir Bengal kaplanına denk olmaz.

Evladını kaybetmiş bir annenin samimî gözyaşları ile, parayla tutulmuş ağlayıcı karının gözyaşları ve feryatları bir midir?

Şu münafığa bakınız, günde kaç kere “Ben ihlaslıyım...” diyor. İhlaslı kişi “Ben ihlaslıyım...” demez. Bu söz ihlasa münafidir.

Din hizmeti ile din bezirgânlığı bir koltuğa sığmaz.

Şeytandan alınan fetvalarla hizmet yapılmaz.

“Bozuk düzenlerde bozuk işler yapılabilir...” Ketebehu; Eş-Şeytan...

Böyle bir fetva ve ruhsat, “Sana nasıl emr olunduysa öyle dosdoğru ol” ayetine uyar mı?

Biz ne biçim Müslümanlarız?.. Ezan okunur camiye gitmeyiz... Komşumuz açken biz tok geceleriz... Gıybet ederek günde okkalarca ölü Müslüman eti yeriz... Mü’min kardeşlerimize düşmanlık ederiz... Dünyayı yalancı bir cennet yapmak için çabalayıp duruyoruz... Lükse, israfa, gösterişe meftunuz... Bütün münafıklık alametleri bizde zahir... Sonra da kendimizi iyi Müslüman sanıyoruz. Zehi gaflet!

Aaa herife bakın!.. İki bin dolarlık lüks cep telefonu ile nasıl da konuşuyor arada bir gevrek gevrek gülerek...

Lüks, pahalı, gösterişli otomobiline Nemrud gibi kurulmuş. Behey nâbekâr bu dabbe ile Sırat Köprüsünden nasıl geçeceksin?

Parası var ya yiyor yiyor yiyor. Tıksırıncaya kadar tıknııyor. Aç Müslümanlar ne olacak? Vah vah... Be musibet, vah vahlarına biraz maddî yardım katsana!...

Ben ben ben... Başına sen kadar taş düşsün!.. Ben’i bırakıp da ne zaman biz diyeceksin?

Kendisini uyaran Müslümanlara sert, dinsiz kafirlere merhametli ve yumuşak.

İbnu’z-zaman, her renge bürünür, alaca bulaca... Ne olacak münafık...

Peygamber (Aleyhissalatü vesselam) münafığı nasıl tarif etmiş: “Söylerse yalan söyler, vaad ederse, vaadini yerine getirmez, emanete hıyanet eder.”

Böyle heriflerden biri benim için “O çok kötüdür” demiş. Eyvallah... Süleyman Daranî hazretleri “Bütün cihan halkı beni kötülemekte birlikte olsalar, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler.” Fazla söze hacet yok.

Peki sen nesin? İyi imisin, kötü mü?

Kendisine iyi diyen kişi, zaten iyi değildir.

Hüner kötülüğünü bilmekte.

Hesap hesap hesap…

Dünyada kendi muhasebesini yapmak.

Haramın azabı, helalin hesabı var.

Resul ne buyurmuş? Bir zerre haram yememiş ve edinmemiş ashabın zenginleri, fakirlerinden dört yıl sonra Cennete girecek...

Saçı bitmedik yetimlerin hakkı sorulmaz mı sanıyorlar?

Beytülmal-i müslimini zimmetlerine geçirenlerin geleceği çok karanlık.

Helal ekmek, peynir, çay; haram kuzu dolmasından bin kat daha hayırlıdır.

Dünya tuzak, oyuncak, fani; ona aldanan müflis.

Gizli hesapları bırakın... Her kişinin yanında iki yazıcı melek var. Biri iyiliklerini, öteki kötülüklerini yazıyor deftere. Büyük Hesap Günü defterler ortaya çıkacak.

İhalelere fesat karıştırmalar... Rüşvetler, komisyonlar... Alavere dalavereler... Haram ve kara büyük servetler... Yandaşlara çekilen peşkeşler... O bizdendir kıyakları... Firavunun görmediği lüks hayat... Debdebeler, tantanalar, şaşaalar, şatafatlar, gulguleler... Sarhoş gibiler.

Kaza okları kader yaylarına konulmuş... Yaylar gerilmiş... Emir gelince yaylar boşalır, oklar hedefe doğru yıldırım gibi yol alır. Kaza-yı mübremi kimse durduramaz. Onu tedbir ile tağyir mümkün olamaz.

Her doğan ölmek için doğar, her bina yıkılıp harap olmak için dikilir... Dünya serveti, bir varmış, bir yokmuş... Altın ve gümüş, dolar ve euro için bu kadar didindi, hayli topladı ve büyük sefere çıkarken onlardan bir zerre bile alamadı yanına.

İnsan cehennemdeki odununu dünyadan götürürmüş.

Hafifü’l-haz olanlara ne mutlu.

Namuslulara ne mutlu.

İhtiyacı kadarıyla yetinenlere ne mutlu.

Ötelerden haberler gelmiş... Müjdeler, uyarılar, teselliler gelmiş... Talimat gelmiş... Öğretiler gelmiş... Helali haramı, iyiyi kötüyü açıkça bildiren hükümler gelmiş... Kitab gelmiş. Peygamber ve Sünneti gelmiş... Salih seleflerden nasihatler gelmiş... Ne mutlu bunları dinleyip öğrenenlere, mucibince amel edenlere.

İnsan bir yol ayrımında. Bir tarafta cennet, ötekisinde cehennem yazılı. Seçim bize ait.

Cenneti isteyen paraya tapmaz, haram yemez, azmaz, kudurmaz, doğru yoldan şaşmaz.

Büyük Hesap Gününü kimse unutmasın.

Günahlarımıza ağlayalım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi