Anarşiyi körükleyen kimdir?
İnsanların Allah'tan uzaklaşmaları her zaman şeytana yakınlaşmalarıyla neticelenir. Allah kullarını birliğe, güzel ahlaka, sevgiye, hoşgörüye çağırır. Allah Müslüman kullarının, Hıristiyan kullarının, Yahudi kullarının, hatta iman etmemiş kullarının bile dünyada güvenlik içinde yaşamasını istemektedir. Allah Peygamber Efendimiz (sav)'e müşrikler kendisinden sığınma hakkı talep ettiklerinde, bu taleplerini kabul etmesini şöyle bildirmiştir:
"Eğer müşriklerden biri, senden 'eman (himaye) isterse', ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır'... (Tevbe Suresi, 6)
Ayette görüldüğü gibi Allah müşriklere karşı bile adeletli bir tutumu emretmiş, eğer himaye edilmek isterlerse onların güvenliklerini sağlamayı müminler üzerine bir sorumluluk kılmıştır.
Allah insanlara güven içinde yaşayabilecekleri bir dünya sunarken, şeytan ise insanlara büyük zarar verecek bozgunculuk çıkarmayı, huzuru ve düzeni bozmayı emreder. Şeytan'ın temel vasfı bozgunculuk çıkarabilmek için şiddet, terör ve anarşiyi körüklemesidir. İnsanların huzurunu kaçıran, güvenlik ve barış ortamını bozan her unsur bozgunculuktur. İki ülke arasında hiçbir haklı gerekçesi olmadan yaşanan savaşlar, bir toplum içerisinde suni nedenlerle meydana gelen iç çatışmalar, masum ve sivil insanları hedef alan terörist saldırılar, günlük hayatta karşılaşılan bireysel şiddet olayları, bozgunculuğun örnekleri arasında sayılabilir. Yaşadığımız dönemde, gün geçtikçe sayısı artan ve yayılan çatışmalar ve şiddet olayları şeytanın bozgunculuğunun boyutlarını göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Bozgunculuk Kuran'da dikkat çekilen ve insanların sakınması gereken tehlikelerden birisidir. Allah insanlara bozgunculuk çıkarmayı yasaklamış ve bozguncuları sevmediğini bildirmiştir. İnkarcıların yeryüzünde sürekli bozgunculuk çıkarmaya, savaş, çatışma ve karmaşa ortamı meydana getirmeye çalışmaları bir ayette şu şekilde belirtilmektedir:
... Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Maide Suresi, 64)
Görüldüğü gibi ayette bazı insanların yeryüzünde sürekli bir savaş çıkarma girişimleri olduğuna dikkat çekilmiştir. Savaş, çatışma, terör, anarşi gibi kan dökme eylemleri şeytanın en çok başvurduğu yöntemlerdir. Bir başka ayette şeytanın bu zihniyeti şu şekilde belirtilmektedir:
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır. (Bakara Suresi, 27)
Kuran ahlakını yaşayan insanlar değil şeytanın anarşi çıkarma telkinlerine kapılmak, öfkeye bile kapılmazlar. Ali İmran Suresinde Allah inanan kullarının öfkelerini yendiklerini ve insanlardaki haklarından bağışlama ile vazgeçtiklerini bildirmektedir. Kalbi Allah inancı ile dolu ve böyle bir ahlaka sahip bir toplumun anarşi ve terörden uzak duracağı aşikardır. İnsanların dindarlaşmasını istemeyen, huzur dolu bir toplumu da istemiyor anlamına gelmektedir. Çünkü Allah'ın sunduğu yaşam ile şeytani sistem arasında orta bir yol yoktur.
Anarşi ve bozgunculuğun ceremesini çekerken, sorunun asıl kaynağına bir takım yersiz çekinmelerden dolayı eğilmemek topluma çok büyük zarar getireceği aşikardır. Bu durum insanın ölümcül hastalığına şifa bulabilmek için doktorun verdiği ilacı kabul etmemesine benzemektedir. Verilen ilacı kullanmamak, geçen her gün, hatta her saat bünyede daha çok tahribat meydana getirmektedir. Tarihte yaşanmış şiddet olayları bizler için birer ibretialemdir. Allah inancından uzaklaşılarak gerçekleştirilen komünist, faşist, emperyalist kalkışmalar milyonlarca insanın kanını dökmüştür ve dökmeye de devam etmekteir. Türkiye'nin dünyada hiçbir ülkenin sahip olmadığı derecede yüksek bir devlet ve toplum yöneticiliği tecrübesi vardır. Bu tecrübeyi bir kenara atıp, şeytanın insanları birbirine düşürerek yaptığı ayine göz yumması düşünülemez.
Allah kullarının yeryüzünde ne şekilde yaşamalarını istediğini bir ayete şöyle bildirmiştir:
Ve hatırlayın, demiştik ki: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız." (Bakara Suresi, 58)
Allah'tan bağışlanma dilemeyen ve kibirli bir büyüklenme hissi ile hak dinden uzaklaşan bir toplumun, yeryüzünde bulabileceği bir huzur ortamı yoktur. Ancak maneviyatı güçlü, Yaratıcımız karşısında aczini bilen insanların içinde bol bol nimetler bulacakları yani refah seviyesi yüksek şehirlerde yaşatılacakları Allah'ın vaadidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.