Şans oyunları 2
Hiç belli olmaz. Rabbim korusun, ya o gece bir afet, şiddetli bir deprem olursa halimiz nice olur? Şehadetsiz,onun başında murt gideriz. İnsanlar yaptıkları ve işledikleri haramlarla, tevbe etmeden giderse, işte onlarla haşr olacaklardır. ALLAH korusun. Rabbim, Sen büyüksün! Sen yücesin! Bizi ve tüm Müslüman kardeşlerimizi uyandır, hidayet ver. Amin!
Aziz Müslüman! Sen sefalet alemine daldıkları için yeryüzünden silinen milletleri iyi biliyorsun. Dinine sarıl, ALLAH Teâlâ'ya kul, Resûlü'ne ümmet ol. Kendi mânevi hayatını yaşa, kendi manevî değerlerini al. İslâm'ın dışından olan bu âdet ve an'aneleri, sıcak aile yuvanı söndürecek en tehlikeli bir düşman bil. ALLAH Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! ALLAH Teâlâ'dan korkun da emirleri ifa edin. Herkes yarını kıyamet günü için önden ne göndermiş olduğuna bir baksın. ALLAH Teâlâ'dan korkun da yasak edilen şeyleri terk edin. Çünkü ALLAH Teâlâ, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır." (Haşr Sûresi: 18)
Bu âyet-i celîle gereğince her Müslüman nefsinin muhasebesini yapması lâzımdır, içinde bulunduğumuz bu gün de, bu muhasebeyi yapmaya en müsait bir gündür. Çünkü bir müddet sonra koca bir yılımız bitmiş, yaşlarımız birer yaş büyürken, ömür takvimi bir yaprak daha azalmış bulunacaktır. Bunun için birer Müslüman olarak geçen günlerimizin muhasebesini yapmak: "Ahiret hayatım için ne kazandım? Hangi amelimle ebedî âleme gidiyorum? Yaşım bir yaş daha büyüdü, geçen sene yılbaşında falan dostlarım sağdı, onlar bu yılbaşına yetişemediler, öldüler. Aynı âkıbet beni de bekliyor. Benim âkıbetim de ölümdür." diye kendimize geleceğimiz yerde, İslâmî âdet ve an'anelerin tamamen dışında olan, maddî ve mânevi bünyemizi bir ağaç kurdu gibi kemiren yılbaşı eğlenceleri için birbirimizle yarış etmekteyiz.
İnsan, yaratılışının gereği olarak dikkat, düşünce ve heyecanını gelecek üzerine yoğunlaştırmaktadır. Oysa ki geçmişteki olumlu ve olumsuz davranışları değerlendirmeden geleceğin planını yapmak mümkün değildir. Bunun için bir yıllık zaman insan ve toplum hayatı açısından son derece önemlidir. Bu süre içinde şahıs, aile, millet ve insanlık için neler yapıldı? Bilgi ve kültür alanında neler kazanıldı? Belirlenmiş zaman dilimi içinde yapılması gereken ibadet, itaat vs. iyilikler gerçekleştirildi mi? Daha da önemlisi geçmişle ilgili samimi bir değerlendirme (otokritik) yapıldı mı? İşte bütün bu soruların cevaplarını aramak gerekir. Çünkü geçmişin muhasebesini yapmadan geleceğin hareket tarzını belirlemek doğru olmaz. Ayrıca söz buraya kadar gelmişken insan hayatında yıl, ay, hafta, gün, gece, saat, dakika, hatta saniyenin dahi önemli olduğunu açıklamak zorundayız. Çünkü insanın dünya ve ahiret kazancı da buna bağlıdır.
Nitekim Kur'an-ı Kerim de insanların hangisinin daha iyi davrandığını tespit etmek için ölüm ve hayatın yaratıldığını bildirmiştir. (Bak. Mülk Sûresi: 2) Hayat anlamsız bir var oluş olmadığı gibi, ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktasıdır. İnsan günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak geride bıraktığı mesaisini değerlendirerek kendi kendini sorgulamalıdır. Zira zaman kavramına karşı sorumluluk bilinci gelişmemiş kimselerin hayatta başarılı olması mümkün değildir. Yüce ALLAH, insanın geçmişini yoklama ve geleceğini düzenleme açısından dikkatini çekmek üzere "muhasebe" kelimesini Kur'an'da 97 defa zikretmiştir. Konuya daha açıklık getirmek gayesiyle şu ayet-i kerîmelere göz atalım:
"İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece 'iman ettik' demeleriyle bırakılı verileceklerini mi sandılar?" (Ankebût Sûresi :2)
"İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?" (Kıyâme Sûresi: 36)
"Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin, hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (Mü'minûn Sûresi: 115)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.