Toplumun seçkinlerinden siyasi liderler
Hepimizin eserlerini zevkle ve güvenle okuduğumuz rahmetli Muhammed Hamidullah'ın şu değerlendirmesini bu ülkede yaşayıp, ilimle, sohbetle, tefsir, hadis kanalından hizmet eden tüm kardeşlerimize, hocalarımıza hediye ediyoruz:
Peygamberimizin Medine'ye hicreti ve attığı önemli adımlardan birisi şudur:
"Mekke döneminin 13 yıllık tecrübesi Hz. Peygamber’i, yalnızca ahlaki ilkeleri duyurmanın yeterli olmadığı, bunların uygulanmaya koyulması için birtakım dünyevi müeyyide (yaptırma gücü) ve düzenlemelerin elzem olduğu, bunun için de siyasi güçten yararlanmak veya buna sahip olmak gerektiği kanaatine ulaşmış olmalıdır." M.Hamidulah - İslâm Peygamberi - 1/204-20
Bir başka gerçek ise, Efendimiz’in siyasi sahadaki yaptığı işlerin önem arzetmesidir.
Peygamberimizin siyasi faaliyetlerinin muhtevasında (içeriğinde):
1. Medine Sözleşmesi.
2. Kabilelerle yapılan anlaşmalar.
3. Düşman ilan edilen kabilelere karşı savaş.
4. Adaletin ikamesi.
5. Beytül-mal'in kullanımı. Devlet bütçesinin aktif hale gelmesi.
Tüm bu denilenler, bir toplumun içindeki ortak değerlerin işbaşı yapması gerektiğini ve bu uğurda hizmet yapmanın her insanın üzerinde bir vazife olduğunu kanıtlar.
Bunun müşahhas-somut şekli ise bellidir:
Bir toplum ancak seçkinleri ile millet olabilir. Bu seçkinler:
- İlmi sahadaki seçkinler,
- Siyasi sahadaki seçkinler,
- İktisadi sahadaki seçkinler.
Aksi halde bu toplum yalnızca kuru kalabalıktan ibaret olur. Kuru kalabalıkları aldatmak, sömürmek, istismar etmek çok kolaydır. Bunun için bu ülkede birileri halkın bilinçlenmesini ve siyasi sahalarda bulunmasını istemez. İstememenin üzerinde bu sahanın adeta kendilerine ait olduğunu zannederek, tüm görüş ve konuşmalarını bu konu üzerine bina eder. Bu sahada inançlı insanlar olursa, kırmızı ışık yakılır. Meşhur klişeleşmiş bazı kavramlar devreye konur ve askere davetiye çıkartılmasına kadar gider.
Halbuki Resulullah Efendimiz’in, cahiliye sistemine ve hayat tarzına gösterdiği çok önemli iki tavrı vardır. Bu iki önemli konuyu onun ümmeti çok iyi bilir ve iyi korur:
1. Peygamberimiz: "İslâm'da, cahiliye devrinin faziletli şeyleri tatbik edilmeye devam olunacaktır." İbn-i Hambel - El Müsned - 3/425
2. Resulullah Efendimiz var olanları yıkıp atmak suretiyle bir boşluk meydana getirmekten uzak, mevcut müesseselerden istifade usullerini bilmiştir.
Her fırsatta inanan insanları tehlike görenler, ülke kalkınmasına inanan insanları engel görenler, hep sömürmüşler, istismar etmişler ve halkımızı kandırmışlardır.
İşte inananların Peygamberi olan Efendimiz’in o dönemin şartlarına rağmen, mescidinde hangi faaliyetleri yürüttüğüne ibret olacak siyasi konulardan bir demet örnek:
- Mescidini, ümmet-millet meclisi olarak kullandı,
- Mescidini, bir mektep, bir okul olarak devreye koydu, ilk muallim de kendisi oldu,
- Yabancı heyetleri kabul ve onlarla müzakere salonu olarak kullandı,
- Mescidin bir bölümünü, kimsesizler yurdu olarak da kullanıma açtılar,
- Sosyal yardımlaşma ve dayanışma merkezi gibi işleri gördüler,
- İnsanların, fertlerin derdini, sıkıntısını mescidinde dinledi ve çareler sundu,
- Devletin misafirhanesi olarak da kullanılmıştır. Yabancı delegeler ve temsilciler geldiğinde, orada misafir edilmişlerdir,
- Delegelerden gayrimüslim olanlar için, mescidin bir köşesinde ibadetlerini, ayinlerini yapmaları için izin bile verilmiştir,
- Mescit aynı zamanda bir sanat ve kültür merkezi olarak da kullanılmıştır.
- Efendimiz’in teşvik ve müsaadesiyle mescitte spor da yapılmıştır,
- Mescitte ve Peygamberimiz’in huzurunda şiirler okunmuştur,
- Bekâr kalmış, evde kalmışlara, mescidinin kapısını açtılar,
- Mescidinde yardım toplattırdı. Hatta bir seferinde yardım toplayan bir sahabe, cemaatin hanımlar kısmına geçmiş, hanımlar bileziklerini, gerdanlıklarını, küpelerini, yardım toplayan sahabenin eteğine atmışlardır. Bu yardım kampanyasında bazı kadınların heyecanlarından ötürü, kulaklarının deliklerini yırttığı söylenmiştir.
- Mescit, mahkeme salonu olarak da vazife yapmıştır.
- Savaş dönemlerinde hastane ve sağlık yurdu olarak kullanılmıştır.
Peki, Peygamber mescidinde bu hizmetler niçin icra edilmiştir? Bunun iki sebebi vardır:
Müslüman'ın mescit içinde bir hayatı, mescit dışında bir başka hayatı olamaz. Müslüman'ın hayatı bütündür. İmanı, ibadeti, ahlakı, istirahatı, siyaseti, dünyası, ahireti, zevki, eğlencesi, heyecanı, yatması, kalkması bir bütün olarak ele alınır. Mescit içinde Allah'a, mescit dışında Allah'tan başka ilahlara itaatimiz olamaz.
- Mescidin bu zengin kimliği tüm insanlığa şu çağrıyı yapar. Ey mescit ve cami cemaati! Sizler, ister mescidin içinde, ister mescit merkezli teşkilatlar, kurumlar vasıtası ile toplumun bütün faaliyetlerini bir çatı altında bütünleştirin. Yani her yeri cami gibi, mescit gibi bilin.
Netice: Her inanan insan, ilmi, siyasi ve sosyal sermaye ile tanışmalı, sorumluluk duygusunu geliştirmeli ve bu üç önemli konuya kapasitesi nispetinde müşteri olmalıdır. Sözün özü de budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.