Nihat Çetin’in Yöntemi
Eve hanımdan habersiz kaçak kitap sokma yöntemlerinden birisi de Nihat Çetin’in icat ettiğidir. M. Serhan Tayşi’nin hatıratından bu yöntemi öğrenelim mi?
Prof. Dr. Nihat Çetin Bey'in eşi edebiyat muallimi idi. Buna rağmen, evde kitaba katlanamazdı. Kitapları 'kuma' gibi görüyor, sabredemiyordu. Ama Nihat Bey'in kitapları da gerçekten fazla idi. Bir oda tamamen kitapla doluydu. Öyle ki, odanın ortasında bir sandalye koyacak kadar yer vardı. Bu hal de tabiatıyla hanımını deli ediyordu.
Bazen Hocanın Üsküdar Doğancılar'daki evine giderdik. Oradaki sohbetlerimizde, evdeki bu kitap meselesini ki gülerek anlatmıştı. Eşi eve kitap almasını istemediği için sabah çıkarken koltuğunun altında kitaplarla çıkıyor, hanımına da "Bak hanım, bunları buradan götürüyorum. Akşam geldiğimde yeni kitap getirdiğimi sanmayasın” diye de haber veriyormuş. Tabii, sabah üç kitapla çıktıysa, eve akşam beş kitapla dönüyormuş Nihat Bey. Bu usulle, epey kitabı “kaçak” olarak eve sokmayı başarmış. Bunu bize kendisi anlatmıştı.
Allah'a hamd olsun ki, Nihat Bey'in kitapları ve koleksiyonları, diğer başkalarınınki gibi heba olmadı. Vefatından sonra Bağlarbaşı'ndaki İslâmî Araştırmalar Merkezine (İSAM) aktarıldı. Şu anda orada araştırmacılara hizmet veriyor.
Nihat Beyin kitaplarla kendine has bir ilişkisi vardı. Zaten bize her zaman, "Kıvmetli bir kitap bulursanız, bana mutlaka getirin” diye tenbih ederdi. Hocaya bulduğumuz ya da kendi bulduğu kıymetli kitapların fihristi yoksa, Hoca ilk iş olarak ele aldığı kitabı baştan aşağı tarar, kapağına bir kâğıt yapıştırır, fihristini çıkarırdı. Asla fıhristsiz kitap okumazdı. Bize de bu yöntemi defalarca tavsiye etmişti. Ama gençlikte insanın başında kavak yelleri esiyor maalesef. Dinlemedik, yapmadık biz, ihmal ettik. Şimdi o usûlün kıymetini anlıyorum.
Hocanın bir alışkanlığı da, okuduğu kitapların mutlaka özetini çıkarmasıydı. Siyah kaplı büyük boy ECE ajandaları bu özetlerle doluydu. İktibaslar, isimler, paragraflar...”1
Yine aynı kaynaktan öğrendiğimize göre hoca, evindeki kitaplığın üst rafından bir kitap almaya çalışırken, bütün kitaplar üstüne düşmüş ve kendisi kitap yığınının altında kalmış. Ayağa zor kalkan Hoca Efendi dostlarına, “Ya Rabbi, beni Cahız’ın akibetine uğratma” diye dua ettiğini anlatırmış.2
Cahız, o kitap sevdalısı ve hem çok, hem de değişik okuyan adam, hatta okumaya doymadığı için gece kitapçıların dükkanını kiralayan ve sabaha kadar okuyan adam,3 adam, malum üstüne yıkılan kütüphanesinin kitapları altında kalarak can verir.4
www.cemalnar.com