Serdar Arseven

Serdar Arseven

Mahkeme’den cevap geldi!..

Mahkeme’den cevap geldi!..

Anayasa Mahkemesi, “Askere sivil yargı” yolunu açan düzenlemeyi iptal etti…
Ne güzel…
Asker kişi,
“Darbe girişiminde” bulunsa…
Örgüt mensubu olarak, “uyuşturucu imal” edip satsa…
“Çek-senet” tahsilatçılığı yapsa…
Askerî Mahkeme’de yargılanacak!..
“Yok hayır öyle değil; darbe girişiminde bulunan yine sivil mahkemede yargılanır” filan dense de…
“Şemdinli”yi unutmamakta fayda var!..
Ve yine unutmasın:
Şu anda yargılanmakta olanlar da…
Aslında…
“İyi çocuklar!..”

Sayın Burhan Kuzu, Sayın Bekir Bozdağ istedikleri kadar, “Anayasa’nın 145. maddesine” âtıfta bulunsunlar…
İstedikleri kadar; “Ama orada, Askerî Mahkemelerin sadece askerî suçlara bakabileceği hükme bağlanmış. Bahsedilenler askerî suç mu?.. Uyuşturucu kaçakçılığı askerî suç mu?..” desinler…
Mühür kimdeyse Süleyman odur!..

Öyle rahat ki o taraf…
Sormayınız…
Dün; Anayasa Mahkemesi’nin muhtelif yetkililerini aradık…
Ve şunları söyledik:
“Temsil ettiğiniz kurumun kanunu, ‘Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeli olarak yazılır… İptal kararları gerekçesi açıklanmadan yayınlanamaz’ diyor… Siz ise, gerekçesiz kararları birbiri ardına açıklıyorsunuz… Kanun, nizam niçin var öyleyse?..”

Biz böyle sıkıştırınca; Anayasa Mahkemesi’nden “Vakit’e özel” açıklama yapılacağına dair bilgi geldi…
Açıklamayı Anayasa Mahkemesi adına sözcü Alpaslan Altan yapacakmış…

Kendilerini aradık…
Ve cevabımızı aldık…
Bakın…
Ne rahatlık:
“Normal şartlar altında öyle olması lazım. Yani, gerekçesi olmadan iptal kararlarının açıklanmaması lazım. Ama geleneksel bir durum oluşmuş!.. Geçmişten böyle gelmiş. Böyle önemli davalara basın yoğun ilgi gösteriyor. Dün de burası doluydu. Gerekçeyi bekleyince basına sızmalar olabiliyor. Sizin dediğiniz doğru ama uygulama böyle!!! İptal kararlarının gerekçesi olmadan açıklanmaması, kanun gereği ama gelenek böyle!!!..”

İşte böyle…
Anayasa Mahkemesi’nin birtakım gelenekleri var...
Benim açıklamadan anladığım:
Esas olan “Anayasa hükmü, kanun, tüzük, yönetmelik, içtihat” değil de…
Bu gelenekler!..
Kitabî bilgilere itibar etmeyin; “Kanun hiyerarşisine” takılmayın; aslolan, Anayasa Mahkemesi’nin gelenekleri…
Ve bir de;
Öyle deniyor ya…
“Medya ilgisi!..”

Pencereden aşağı şöyle bir bakılır…
Medya kalabalık gelmişse eğer…
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve Yargılanması usulleri hakkındaki kanunun 53. maddesi istediği kadar “iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz” desin; gereği yapılır…
Gerekçe gerekmez;
İptal kararı (kanun ne derse desin) açıklanır!..

Yok hayır, Anayasa Mahkemesi üyelerinden hiçbirini suçlamıyorum…
Onlar, ellerindeki imkânı değerlendiriyorlar…
Siyasi iktidar da bugüne kadar eline geçen fırsatları değerlendirebilseydi…
Mesela;
Anayasa Mahkemesi’nden gelen “Üye sayımızı arttırın…Üyelerimizin bir bölümünü de Meclis tayin etsin” talebinden zamanında istifade edebilseydi…
O meşhur 367 kararıyla karşılaşmayacaktık…
“Başörtüsü serbestisi” iptal edilemeyecekti.
Kapatma davasından “Odak” kararı çıkmayacaktı!..
Halihazırdaki Anayasa Mahkemesi üyeleri engellemedi ki;
“Meclis’in üye tayin etmesini!..”

Bakın;
Anayasa değişikliği taslağını hazırlayan ekibin önde gelenleri de;
“Zamanında ortam bundan çok daha müsaitti. O gün bazı adımlar atılmadı. Bugün iş işten geçti” diyorlar…
İşin işten geçip geçmediği tartışılır…
Ancak, “bir hayli zaman kaybedildiği” ortada.

Evet, AB rüzgarının estiği o “parlak” günlerde; “Ortalığı karıştırmaya gerek yok. AB yolunda ilerlemeye devam edelim, bütün meseleler çözülür nasılsa” telkini ağırlık kazanıyordu.
Ve AK Parti yönetimi de bu telkinden ziyadesiyle etkileniyordu.
Bugün gelinen noktada, iş bir hayli zorlaştı.
Hükümet bu “sıkıntılı” dönemde;
¥ Kuvvetler Ayrılığı’nı yeniden düzenleyecek,
¥ Tıpkı AB üyesi ülkelerde olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi üyelerinin (hiç olmazsa) bir bölümünün Meclis tarafından seçilmesini sağlayacak,
¥ Askerî Yargı’nın görev alanını disiplin işleriyle sınırlandıracak,
¥ Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak,
¥ HSYK’da millet temsilcilerinin seçtiği üyelere de yer verecek,
¥ 11bin kusür hakim ve savcının da HSYK’da temsil edilmesini, HSYK kararlarının yargı denetimine açılmasını temin edecek… vs..

Temennimiz, hükümetin önümüzdeki dönemde “gerçek açılım”a doğru yol alabilmesi...
Ve, kısmi de olsa (bazı sıkıntılarımızı azaltabilecek) Anayasa değişikliklerini gerçekleştirebilmesi…
Zor ama imkânsız değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi