Evrim Teorisi cehalet yoluyla Osmanlı’ya girmiştir
Bilimsel gelişmelerin günümüzdeki kadar hızlı olmadığı bir dönemde, hiçbir şekilde itibar edilemeyecek ve değersiz bir takım görüşler bilim olarak insanlara sunulmuştur. Böylece materyalist felsefenin savunucuları bilimin henüz hakkında bilgi vermediği pek çok durumu suistimal etmişlerdir. Sırf materyalist propagandanın geniş kitlelere yayılması için "din-bilim çatışması" iddiası geliştirilmiştir. Bu iddiayı dile getiren kaynaklarda, dinin tarih boyunca bilime karşı olduğu, bilimin ancak din terk edildiğinde gelişebileceği gibi, cahil insanları etki altına almayı hedefleyen hikayeler anlatılmıştır.
Osmanlı döneminde de bazı genç 'tıbbiye' öğrencileri kurmuş oldukları İttihad-ı Osmani Cemiyeti (bu cemiyet daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne dönüşmüştür) altında birleşmişler ve yukarıda özetlenen propagandaların hedefi olmuşlardır. Cemiyetin içinde bulunanlar birer birer Avrupa'ya (özellikle Fransa'ya) giderek materyalist telkinlerden etkilenmişlerdir. Baron d'Holbach, Diderot, Cabanis, Rousseau ve Victor Hugo gibi sahip oldukları materyalist görüşlerinin hiçbir bilimsel temeli olmayan bu yazarların eserleri cemiyet gençleri tarafından tercüme edilip, Osmanlı'ya yayılması sağlanmıştır. II. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte bu kitaplar gerek matbaalarda basılmak suretiyle gerek dönem mecmualarında yayınlanmak suretiyle Osmanlı halkına ulaştırılmıştır.
21. yüzyıla kadar insanlığın, DNA'nın tam 1 milyon ansiklopedi sayfası kadar bilgi ihtiva ettiğinden (23 ciltlik Britannica Ansiklopedisinin bile toplam 25 bin sayfası vardır), bu bilginin eksiksiz ve hatasız olarak yazıldığından, aksi halde tek bir hatada bile yaşama izin vermeyecek zararlar ortaya çıkacağından haberi yoktu. Her gün, 24 saat boyunca, hiç durmadan, her saniyede insanın gen bilgilerinden bir tanesi okunacak olsa, bu işlemin tamamlanması için 100 yıl geçmesi gerekmektedir. DNA'daki bilginin kitap haline getirildiğini varsaydığımızda ise, bu kitapları üst üste koyduğumuz takdirde, kitapların yüksekliği 70 metreye erişecektir. Eğer DNA'daki bilgileri kağıt üzerine yazılı hale getirseydik, kağıtların uzunluğu Kuzey Kutbu'ndan Ekvator'a kadar uzanacaktır.
DNA'daki kodlama hatası meydana gelirse nasıl bir deformasyon oluşacağı ile ilgili bir örnek vermek istiyorum; İnsanın 9. Kromozomundaki bir C harfinin A harfi ile yer değiştirmesinin sonucunda insan ellerinin yapısı bozulur ve parmaklar oluşmaz.
İttihad-ı Osmani cemiyeti mensubu genç öğrenciler bilimin sunduğu bu bilgilerden habersiz biçimde tamamen cehaletten istifade eden materyalist görüşleri İmparatorlukta yaymışlardır. O dönemde Münif Efendi, Mecmua-ı Fünun'da Darwinist görüşlerin etkisinde kalarak hiçbir bilimsel dayanağı olmayan şu görüşleri yazmıştır: "yeryüzü tabakalarında, önce bitkiler sonra hayvanlar meydana gelmişlerdir. Bunlar da ilkel halde yosun ve ahtapot balığı cinsinden olup uygunluktan, intizamlıktan ve gelişmişlikten uzak kalarak, gayet ilkel bir şekilde bulunmuşlardır."
Münif Efendi bu yazıda ilkel olarak nitelediği yosunlar Atmosferdeki oksijenin yaklaşık % 70'ini fotosentez mekanizması ile üretmektedir. Ve fotosentez yeryüzünün en karmaşık sistemlerinden biridir. Reaksiyon kimya dilinde şöyle formüle edilir: 6H2O 6CO2 ---FOTOSENTEZ---
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.