Büyük oyunun son perdesi!
Perşembe günü yani bugün (28 Ocak 2010) Londra’da Afganistan’la alakalı olarak uluslararası bir konferans tertip ediliyor olacak. İstanbul’da yapılan yine Afganistan’la alakalı iki buluşma ve zirvenin ardından sanki Londra’da final yapılıyor. Miliband’ın İstanbul’a gelişi de buluşmalar arasında koordinasyon olduğu fikrini güçlendiriyor. Artık Batı’nın Afganistan’da büyük oyunu yavaş yavaş kaybettiği anlaşılıyor. Kaçacak yeri kalmadı. Dolayısıyla kendisine manevra alanı açıyor. Bu manevra alanı, Karzai ile Taliban arasında bir karma yapma fikrine sıcak oldukları anlamına da gelebilir. İran’dan sonra Afganistan’da da seçimlerde hile ve tezvirat iddiaları özellikle bu ülkede işgalci sıfatıyla bulunan ABD ve İngiltere’nin saygınlığını ve itibarını zedelemişti. Karzai ailesinin hem siyasi taşeron hem de CIA ve uyuşturucu taşeronu olduğunu zaten sağır sultanlar bile duydu. Irak’ta Ahmet Çelebi’nin yaptığı gibi Karzai de bazen inandırıcı olmak için efendilerine de çalım atıyor. Geçmişte ılımlı Taliban unsurlarına ulaşmak ve Taliban’ı bölmek istiyorlardı. Galiba şimdi masaya oturmak derdindeler. Askeri seçeneğin miadını doldurduğu, Afganistan'daki NATO kuvvetlerinin komutanı ABD'li General Stanley McChrystal tarafından da itiraf edildi. McChrystal, sürpriz bir itirafa imza atarak, bu ülkede yeterince savaştıklarını belirtti ve "Siyasi çözüme inanıyorum" ifadesini kullandı, İngiliz Financial Times gazetesine demeç veren General ağzındaki baklayı çıkardı "Asker olarak, yeterince savaştığımızı düşünüyorum. Bütün savaşlarda olduğu burada da siyasi çözümün kaçınılmaz olduğuna inanıyorum." ABD’nin Afganistan’daki kilit ismi olan McChrystal’in bu açıklaması, Taliban’la masaya oturulması gerektiği yönünde açıkça dile getirilen en üst düzey demeç oldu.
General, Taliban'ın iktidara gelme ihtimaline ilişkin soruya ise, "Geçmişe değil de geleceğe odaklanan her Afganlının oynayacağı rol vardır" karşılığını veriyor. Bu ‘ortak olmaya hazırız’ anlamına geliyor, ABD Savunma Bakanı Gates de Afganistan’da ve Pakistan’da hata üstüne hata işlediklerini ve bu hatalardan ikisinin vaktiyle Taliban’la temas kurmamak ve Pakistan’la stratejik ilişkilerini kesmek olduğunu söyledi.
•
ABD yeniden Taliban’a uzanmak istiyor ve Türkiye’de gizli diplomasiye ev sahipliği yapıyor. Galiba Batılılar ‘ılımlı Taliban unsurlarına’ ulaşmak için Türkiye kanalını kullanıyor ve kapısını çalıyorlar. Lakin bunun önünde önemli engeller var. Birincisi, ABD hem Taliban’la masaya oturmak istiyor hem de yeni askeri güç sevk ediyor. Dolayısıyla burada taraflar arasında bir güven zemini tesis edilemiyor. İkincisi, Taliban ve Hikmetyar gibi kesimler tamamen işgalci güçlerin çekilmesini ve akabinde Taliban ile Karzai yönetiminin görüşmesini savunuyorlar. Belki güven artırıcı bir önlem ve iyi niyet girişimi olarak Taliban unsurları arasında kara listeye alınan 144 kişi arasından Molla Ömer’in ve Hikmetyar gibilerin isimlerin çıkarılması da var. Lakin Batılılar hâlâ buna pek de sıcak bakmıyorlar. Dolayısıyla görüşmelerin çerçevesi ne olacak? Bununla birlikte, sıkıştıkları anlaşılıyor. Bu bağlamda, Taliban da yanlışlarını gözden geçiriyor ve ABD’nin geçmişte yaptığı ve başaramadığı ‘kalpleri ve akılları kazanma’ hamle ve kampanyasını kendi zaviyesinden yürütüyor. Bu bağlamda, Molla Ömer yeni talimatlar ve yönetmelikler yayınlamış bulunuyor. Bunlar arasında halka karşı haşin davranmamak, intihar/istişhad eylemlerinde bulunmamak da var. Dolayısıyla kafaları ve gönülleri kazanabilmek için Taliban halkla ilişkiler diplomasisine önem veriyor. Bu bağlamda, Taliban’ın kontgerilla stratejisine yöneldiği ve bu eğilimin de NATO’yu fevkalede endişelendirdiği anlaşılıyor (Afghan adaptation to counterinsurgency makes them much more dangerous, said a senior NATO intelligence official here/ Taliban Overhaul Their Image In Bid To Win Allies By Alissa J. Rubin New York Times January 21, 2010).
•
Galiba, Afganistan’da büyük oyunun son perdesi oynanıyor. Bununla birlikte gerek Taliban’ın eski İslâmabad Temsilcisi Zeif olsun gerekse Hikmetyar olsun taktik açılımlarla uzlaşmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyorlar. Hikmetyar uzlaşma noktasında Batılıların Karzai’ye yetki devrinde bulunmasını istiyor. Ve ardından da özgür seçimlerin ancak çatışmayı dindirebileceğini ve iç barışı sağlayacağını belirtiyor. Bin Ladin’in hayatta olduğunu da söyleyen Hikmetyar, 2002 yılından itibaren kendisinin hem Taliban hem de Kaide ile ilişkisini kestiğini ifade ediyor. Lakin Bin Ladin’i kıyasıya eleştiriyor ve Afganistan’ın işgalcilerin eline düşmesine neden olduğunu kaydediyor. Aralarında çıkar çatışması olmasına rağmen yine de İran, Çin ve Rusya’nın burada ABD’ye yardımcı olduklarını savunuyor. Hikmetyar gizli kalmış bir bilgiyi de ifşa ederek bir suikastla öldürülen Ahmed Şah Mesud’un da yardımıyla Tahran ve Moskova’nın 17 bin askerle 2001 yılında Afganistan’ı işgal etmeye niyetli ve hazırlıklı olduklarını iddia ediyor. Özellikle de Amerikalılar, Rusya’nın bu planına karşı çıktıktan ve devre dışı bıraktıktan sonra beklenen işgali kendileri gerçekleştirmişlerdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.