D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Amman! Amman!

Amman! Amman!

Dün gece yâr hanesinde yastığım bir taş idi
Üstüm yağmur, altım çamur yine gönlüm hoş idi
Amman! Amman!
Erzurum’dan hayli uzaktayız, ama dilimizde bu meşhur "tatyan". Amman! Amman! deyip duruyoruz. Bu Erzurum türküsünün handiyse, Ürdün’ün Amman yöresinden bir türkü olduğuna inanasımız geliyor.
İki gündür yoldayız...
Bursa’dan Ankara’ya dönerken, otobüs Eskişehir’e kadar kıdım kıdım ilerliyor. Çünkü Bursa’da başlayan kar, Eskişehir’e kadar tesirini sürdürüyor. Eskişehir’den sonra yağış yok. Ankara’ya varmak bu yüzden zor olmuyor.
Suriye’yi karsız geçiyoruz. Tahminimiz, Ürdün’de daha sıcak bir mevsimin bizi beklediği. Gerçi Suriye-Ürdün hududunda müthiş bir ayaz ve suratlarımızı dalayan soğuk bir yağmurla karşılaşıyoruz. Sırır havasını fazla önemsemiyoruz. Hududu geçer geçmez, sıcak havanın bizi beklediğine inancımız tam. Çünkü hudutta bir şeftali ağacını çiçek açmış görüyoruz. Biz kışta iken, Ürdün baharı yaşıyor olmalı. Kendimizi Türkiye’nin nisanına ayarlıyoruz.
Soğuk ve yağmur sınırı geçtikten sonra da kesilmiyor. İlk hedefimiz, Petra. Çöl ortasında bir medeniyet vahasını, vadisini görmek arzusu çok fazla hayale yer bırakmıyor.
Petra yolculuğu hayal sınırlarımızı delik deşik ediyor. Soğuk, sis ve nihayet kar bu yolculuğun esasını teşkil ediyor. Bursa Eskişehir arasında çektiğimiz sıkıntının birkaç katını bu haritaların çöl ülkesinde bir gece bütün dehşeti ile yaşıyoruz.
12 saatlik yolculuğumuz, Panorama otelinde sona erdiğinde Erzurum’un meşhur tatyanını okuyacağımıza, "Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır" türküsünü dilimize peleseng ediyoruz!
Panorama, adından anlaşılacağı gibi, Vadi-i Musa denilen ve Musa Peygamberin hayatının son yıllarını yaşadığı vadinin ötesinde bulunan Nebati’lerin medeniyet vadisini görmemize müsait bir yapı iken, sis duvarlarının arasında körleşiyor.
Sabah da sonuç değişmiyor. Sis ve ince soğuk yağmur devam ediyor. Gezginler Nebatilere ait kalıntıların bulunduğu kanyona inmekte tereddüte düşüyor. Nitekim bir kısmı her şeye rağmen bu bir buçuk saatlik iniş ve iki saatlik dönüşe razı olup biletleri kestiriyor...
Petra’da Cuma namazı kılma niyetimiz şöyle böyle gerçekleşiyor ama, imamın cumadan sonra ikindi namazını cem etmesi kafamızı karıştırıyor.
İklim karışıklığına eklenen bu karışıklık yolcuların hissini hayli dalgalandırıyor. Kılavuzumuz, bugünkü kış şartlarının böyle bir cemi gerekli kıldığını söylüyor ama, kış memleketinden gelen bizlerin böyle bir zarureti kabul etmemiz pek mümkün olmuyor...
Kış dönüşte de peşimizi bırakmıyor. Ölüdeniz ve Mute savaşının geçtiği alanı görme arzumuz kış mazeretine bağlanınca, bütün bu şartlara rağmen sonuna kadar gitmek isteyen yol arkadaşlarımız seslerini yükseltiyor.
Evet Vakit okuyucularıyla bir Suriye ve Ürdün seyahatindeyiz. Süre kısıtlı ve görülecek yerler çok. Vakit nasıl Türkiye’de olup bitenler karşısında sesini yükseltiyorsa onun vefalı okuyucuları da, haklarını sonuna kadar savunmaktan geri kalmıyorlar...
Mute savaşının cereyan ettiği alana ulaştığımızda kardan gözlerimiz hiçbir şey göremiyor. Bu savaşın hatırasına yapılan camide akşam namazlarını eda ettikten sonra savaşan üç kumandanın makam türbelerini ziyaret ediyoruz...



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi