Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Arınç’a suikastın yaprak dökümü

Arınç’a suikastın yaprak dökümü

Tarih 19 Aralık 2009'u gösterdiğinde medya Arınç'ın evi önünde yakalanan iki subayın skandalı ile çalkalanıyordu.
“Arınç'a suikast girişimi...”
Bir Albay ile bir binbaşı...
Mesai saati...
Kışlalarında olacakları yerde başbakan yardımcısının evi önünde...
Kozmik sırlar ağında fır dönerken yakalanıyorlar...
Efendim gaz kaçağı/sır kaçağı!
O semtte oturan askeri şahıslarda gaz kaçağı varmış da E.Y.B ile İ.G onları araştırıyormuş.
Vay canına be, ne de müthiş komutan emri! Ne vatanseverlik!
Adamlar önlerindeki işleri bırakıp gaz kaçağı peşinde!
Kaçıranlar araştırılıyor, yapanlar değil...
Ne var ki binbaşı emniyet görevlilerine yakayı kaptırınca, emir komuta gereği elindeki adres ve de kroki yüklü kağıdı birisi “yut ulan” demiş olacak ki başaramamış...
Ne olacak, kağıt parçası! Yetkililer bunu hem önemsemediler hem de yutma değil, yerlerde başıboş dolaşan bir kağıt dediler.
Türk polisi yutmadı...
Ele geçen kahraman kağıt(!) emniyetin kriminal incelemesinde.
Şu andaki bilgilere göre kağıttaki parmak izleri binbaşının.
Tükürükler de inceleniyor.
Asıl olan halkın tükürüğü, aha nefret taneciklerinde bir incelense!
Faşistin kirli yüzü, halkın tükürüğü.
Tarihi bir mesele...
Kendi halkına silah çeken kimi kahramanların hikayesi!
Gümüş dere durmaz akar...
Bu hinlikler ve de ihanetler çözüldüğünde tarihe not düşülecek.
Oysa sorsak:
“Ey kağıt, senin üzerine Bülent Arınç'ın adresini kim yazmış? Evinin krokisini kim çizmiş?”
Cevap: Tatbikat!..
Yok senaryo!
Yeşilçam filmi sanki...
Ne hikmetse, son günlerde hem başbakanın hem de başbakan yardımcısının evleri etrafında tatbikatlarla senaryolar dolaşıyor. Karabulutlar olayı, başı dumanlı dağlar.
Hakim ile savcıya sekiz kaleşnikof mermisi gönderiliyor..
Ve de tehditler yağıyor...
Genelkurmay Başkanı, zehirlenme tehlikesine karşı evinden günlerce yemek taşıyor.
Başbakan'ın evinin krokisi tetikçilerde yakalanıyor...
Buna rağmen CHP ile MHP muhalefeti işbirliği oldukça çılgın...
Çılgın Türkler!
Nerdeyse Meclis'i yıkacaklar...
Güvendikleri dağlara kar yağdı, yollar kesildi...
Hele de gemideki bombalar...
Kimseler sahip çıkmıyor, sahipsiz...
Ebabil kuşları getirmiş, geminin gizli bölmelerine saklamış, ve o kuşlar demiş ki, “Buraya küçük çocuklar geldiğinde havaya uçurun...”
Darbeci mantığı: “Çocuklar paramparça olsa da halkı etrafımızda toplarız.”
O bombalar ele geçmemiş olsaydı kim bilir hangi ocaklar kan ağlayacaktı.
Ve de akabinde Danıştay cinayetinde olduğu gibi basacaklardı irtica mandalına.
Mollalar İran'a!..
Türkiye laiktir laik kalacak!..
Ülkeye demokratik düzen adına hiçbir zaman taze kanın gelmesine müsaade etmeyen ittihatçı kafası yeniden hortlatıldı...
Şehirleri bile “imanlı” “imansız” diye böldüler...
Şimdilerde yargının kürsüsünde kaç tane iddianame, kaç kişi tutuklu, kilolarca yer altı cephanelikleri... İttihatçı ihanetin karnı deşildikçe deliller ortalıklara lime lime dökülüyor...
Ne var ki tezgahçılar, olayı dudak bükerek hafife alıyorlar...
Aleme ifşa oldular, rezil rüsvay oldular…



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi