“Biz” kim, “onlar” kim?
"Empati" denen şeyi biliyorsunuzdur...
Kendini ötekinin yerine koymak...
Kendi kitabımızdan öğrenmediğimiz bu kavramı Amerikalılardan yeni yeni öğrenmeye başlamamız ne acınacak bir haldir.
Oysa İslam "empati" üzerine kuruludur.
Kur’an-ı Kerim bize bazı empati örnekleri de sunmaktadır aslında. Mesela Nisa Suresi, 4/9’da şöyle buyruluyor:
"Arkalarında eli ermez, gücü yetmez küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, onların halleri nice olur diye endişe edenler, yetimlere haksızlık etmekten de öylece korksunlar da Allah’ın cezalandırmasından sakınsınlar ve doğru söz söylesinler."
Allah empati yapmamızı ve kendimizi "Yetim ve başkalarına muhtaç çocuklar bırakmış kişiler" olarak düşünmemizi, yetimlere karşı davranışlarımızı buna göre ayarlamamızı emrediyor.
Fakat biz maalesef eski Batı’nın (çünkü yeni Batı’yı hâlâ keşfedemedik) "bencil" ve "bireyci" tavrını taklit ediyoruz. "Biz"den saymadıklarımızı acımasızca dışlıyoruz.
Dolayısıyla hayat "biz ve onlar" şeklinde ayrışıyor.
Dünyada bir "biz" varız, bir de "onlar"...
"Biz" olmayanlar "onlar"dır ve mutlaka "biz"leşmeleri gerekmektedir...
Bizim gibi inanmalıdırlar, bizim gibi düşünmelidirler, bizim gibi giyinmelidirler, bizim gibi yaşamalıdırlar...
Bizim inançtan, bizim mezhepten, bizim tarikattan, bizim cemaatten, hatta bizim aşiretten, bizim siyasetten olmalıdırlar.
Alimallah, kendileri olarak kalmayı sürdürürlerse, "bizleştirme"yi başarana kadar uğraşırız.
Çünkü, bize göre "biz" iyiyiz, "onlar" kötüdür, "biz" doğruyuz, "onlar" eğridir, biz" sevabız, "onlar" günahtır, "biz" cennetiz, "onlar" cehennemdir, "biz" gerçeğiz, "onlar" sanaldır, "biz" temiziz, "onlar" pistir, "biz" her şeyiz, "onlar" hiçbir şeydir.
•
"Onlar", "biz"i anlamıyor!..
"Onlar", "biz"i çekemiyor!..
"Onlar", "biz"i sevmiyor!..
"Onlar", "biz"i istemiyor!..
•
Düşündünüz mü? "Onlar" dediklerimiz gerçekte "biz" isek ne olacak?..
"Onlar", "biz"e ayna oluyor da, "biz"e gerçeğimizi, gerçek yüzümüzü gösteriyorlarsa?..
Yani "onlar"da kendimizi görüyorsak?..
Belki de "onlar" hiç yoktur...
Belki de "onlar" "biz"iz!
Öyleyse nasıl olmalarını istiyorsak, öyle olmalıyız.
•
İnançlarımızdan, ibadetlerimizden, kıyafetlerimizden, tarikatlarımızdan, cemaatlerimizden, siyasetlerimizden dolayı horlanmamak, hırpalanmamak, dışlanmamak istiyorsak, hiç kimseyi inançlarından, ibadetlerinden, kıyafetlerinden, tarikatlarından (tutulan yol anlamında), cemaatlerinden (cemiyetlerinden), siyasetlerinden dolayı horlamamalı, hırpalamamalı, asla dışlamamalıyız.
İnsanların "vazgeçilmez"lerini sorgulamamalıyız.
•
"Onlar"ı "düzeltmek" için ayırdığınız zamanı kendinizi düzeltmeye ayırırsanız...
"Onlar"a anlattığınız "doğru"ları kendi hayatınıza uygulayıp yaşarsanız...
"Onlar"ın kusurlarını irdelemeye harcadığınız zamanı kendinizin, eşinizin, çocuklarınızın, kısacası ailenizin mutluluğuna ayırırsanız...
"Onlar"ın kusurlarını keşfetmek için sarfettiğiniz vakti, kendinizi ve aile bireylerinizi keşfetmekte değerlendirirseniz...
"Onlar"ın hata, kusur ve eksiklerini okumaya çabalayacağınıza, kendinizi okumaya çabalarsanız, kafalarımızda "onlar" kavramı kalmayacaktır...
Farklı insanlar özelleriyle, özellikleriyle, özgürlükleriyle, kutsallarıyla ve saygınlıklarıyla birlikte yaşayacaktır.
Şimdi yeniden "empati" yapmaya var mısınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.