Ve mantık!
Ortaöğretimin çok önemsenmeyen bir dersi vardı, mantık! Uzunca bir süre müfredattan çıkarıldı. Üniversiteye hazırlanan lise talebesinin bunca mantıksızlık içinde mantığa ne ihtiyacı olabilirdi ki?
Son yıllarda tekrar müfredata sokulmuş ve yeniden mantık kitapları yazılmaya başlanmış. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Tebliğler Dergisi’nin son sayısında bu dersle ilgili bazı ekler yapıldığı yazılıydı. Merak edenlere bu müthiş ve mühim değişikliklerin neler olduğunu açıklayalım:
Ek:1 ''Bizim akıl, mantık ve zekâ ile hareket etmek, en belirgin özelliğimizdir.''
Ek:2 “ATATÜRK VE MANTIK”
Tahmin edilebileceği gibi, tırnak içindeki cümle bir vecize ve Atatürk’e ait olduğu yazılı. Atatürk’ün böyle bir sözü var mı, bilmiyoruz. Çünkü bu cümlede Atatürk’ün hayatında hiç kullanmadığı, kullanması mümkün olmayan kelimeler var. Neden? Çünkü “belirgin” ve “özellik” kelimeleri Atatürk devrinde icat edilmemişlerdi! Eğer ona aitse, sözün “bizim akıl, mantık ve zekâ ile hareket etmek en bariz vasfımızdır” şeklinde olması gerekir.
Gelelim “ve mantık” bahsine…
Milli Eğitim 12 Eylül’den sonra bir “VE” parantezine sokulmuştur. Her ders için bu “ve” sözkonusudur. Ve matematik, ve fizik, ve kimya… Bu ve bağlacı, dersleri ancak Atatürk’e nisbetle önemli kılmaktadır. Eğer Atatürk önemli bulmuyorsa, veya Atatürk’ten dayanak bulunamıyora onun hiç bir önemi yoktur!
Belki de Atatürk’ün mantıkla ilgili bir sözü bulunamamıştır da ondan mantık dersi kaldırılmıştır! Şimdi bulunmuş veya uydurulmuş olmalı.
Evet varsa o kullanılıyor; yoksa uyduruluyor! Bunun çok sayıda örneği var. Jinekolog atatürkçülerden bir profesöre sorulmuş, “Atatürk’e bir sürü söz yakıştırıyorlar, bu doğru bir şey midir?” diye. Elcevap: “İşe yarıyorsa neden olmasın!”
Ek 2’de, Atatürk’ün mantığa verdiği değer, laf salatası denilebilecek cümlelerle anlatılmaya çalışılıyor. Atatürk’ün mantıkla ilgili çok fazla sözü bulunamamış, olmalı ki, matematikten yardım isteniyor. “Tüm inkılâplarını mantık kurallarına uygun gerçekleştirdiğinden dolayı Atatürk bu özelliğiyle başarıya ulaşmıştır” cümlesiyle bu “ve” bahsi noktalanıyor.
Milli Eğitim müfredatında Atatürk’ün atatürkçülüğün büyük yer tutması yeni değil. İşin 12 Eylül ve 28 Şubat’tan sonra iyice azdırıldığı tahmin edilebilir.
Elbette İçişleri Bakanlığı’nın EMASYA’sı varsa, Milli Eğitim’in de bizim adını bilemediğimiz, bakanlık ilgililerinin çok iyi bildiği bir Kırmızı kitap direktifi var. Türkiye bu yüzden eğitim-öğretim sisteminde ciddi reform yapamıyor. Nereye dokunsan cıss!
Türkiye’nin bu bakımdan Saddam Irak’ından ne farkı var?
Irak’ın eğitim sistemi, bütün ders kitaplarında Saddam’a atıf var diye dünyanın alay konusu olmuştu.
Milli Eğitim neden her dersi “ve” parantezine sokmak zorunda kalıyor?
Danıştay neden katsayı konusunda hukuk, akıl, mantık ve tutarlılık ilkelerini hiçe sayıyor?
Kuvvetler ayrılığı, her kurumun sorumluluk alanının kendi tanzim etmesi demektir. Milli Eğitim müfredatı bugünün şartlarına göre düzenleyebilmeli, eğitim reformunu gerçekleştirmeli. Bunun için vecizeye, “ve”ye ihtiyacı olmamalı. (Merak ediyorum bakanlık yetkilileri bilgisayar dersi için de Atatürk’ten bir söz bulabildiler mi acaba?) YÖK üniversiteye giriş konusundaki yetkisini kullanabilmeli. Hukuk da olsa, hiçbir kurum onu engel olmamalı…
Bu akıl ve mantığın gereği. Bakalım ne zaman gerçekten akıllı ve mantıklı hareket edebileceğiz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.