HSYK, Danıştay, Yargıtay… Haksızlar, çünkü!
Gündem malûm… Tam bir haftadır “yargı darbesi” etrafında yapılan tartışmaları izliyor, dinliyor ve okuyoruz… Sadece “medyanın gündemi”nde değil, “Türkiye’nin gündemi”nde de; Erzurum Savcısı Osman Şanal ve ekibinin “yetki”lerinin ellerinden alınması var… Bu “yargı darbesi” hemen herkesin gündeminde… “Hukukçu”lar da bu konuyu konuşuyor, “siyasetçi”ler de… “STK’lar”ın gündeminde de “yargı darbesi” var, “sokaktaki vatandaş”ın da… Kimileri yapılan tartışmalardan dolayı “endişe”ye kapılsa da, toplumun büyük kesimi, bu gelişmeleri “sağlık işareti” olarak görüyor… Hani, “denizler durulmaz dalgalanmadan” diye bir söz vardır ya; “demokrasi”nin oturması için de, bu “sancı”ların çekilmesi, bu “dalgalanma”ların olması gayet normal görülüyor!.. Bu gelişmeler de gösteriyor ki; kendilerini “Beyaz Efendiler” olarak, toplumun büyükçe bir kesimini de “Kunta Kinte”ler olarak gören ve sürekli “emreden” egemenler, artık “yaptıklarının yanlarına kâr kalmadığını” anlamaya başladılar!..
Gördüler ki, karşılarında “emredersiniz haşmetmeab” diyerek boynunu büken, iki büklüm eğilen “köle”ler yoktur!.. Artık; “Hak, hukuk, adalet” diyenlerin de sesleri gür çıkmakta ve çatır çatır “hukuk mücadelesi” verip, “haksızlık” ve “hukuksuzluk”lara belgeleriyle karşı çıkmaktadır!..
Aslında, “yüksek yargı”nın asıl rahatsızlığı bundan kaynaklanmaktadır… Daha düne kadar; “Ben sizin babanızım!.. Ben ne dersem o olur!” deme pervasızlığı gösteren yüksek yargı mensupları, “sert kayaya çarptıklarını” yeni yeni fark etmişlerdir!..
Çünkü, hem ne kadar “hukuk cahili” oldukları ortaya çıkmış, hem de “darbeci zihniyet”le nasıl içli-dışlı oldukları deşifre olmuştur!..
NEREDEYSE HEPİMİZ HUKUKÇU OLDUK!
Geçen hafta boyu devam eden mücadelenin ayrıntılarını Vakit’te aktarmaya çalıştık… Hem “haber”leri aktarmaya, hem de “görüş”leri yansıtmaya gayret ettik.
Öyle sanıyoruz ki;
“Vakit okurları”nın hemen hepsi, tartışılan konu hakkında, neredeyse bir “hukukçu kadar” bilgi sahibi olmuş ve hatta ekranlarda konuşan “uzman”lar seviyesinde “yorum” yapacak donanıma kavuşmuştur!..
Çünkü Vakit, sözkonusu “yargı darbesi”ni tek boyutlu değil, her yönüyle vermenin, “karşı taraf”ın görüşlerini de aktarmanın çabası içinde olmuştur.
Tüm bunlardan sonra, ortaya çıkan fotoğraf, ortada tartışmaya bile mahal bırakmayacak bir “yargı darbesi”nin olduğunu göstermiştir ki; buyrun o fotoğrafa yeniden bakıp, bir “hafıza tazelemesi” yapalım:
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı “4 saatlik toplantı”nın sonunda, aldığı kararı şöyle açıkladı:
“Erzurum Özel Yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet Savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal’ın, CMK’nın 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına ve Erzurum Başsavcısı Sinan Kuş, Tarık Gür, Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.”
İşte bu açıklama, “tartışmaların odak noktası”nı oluşturdu.
Bütün hukukçular ayağa kalktı:
“HSYK bir idari kuruldur… Dolayısıyla yetki alma gibi bir görev ve yetkisi yoktur!”
İZMİR’DEKİ HAKİME NİYE SAHİP ÇIKILMADI?
Bu görüşü dile getiren “tarafsız hukukçu”ların 3 gerekçesi vardı.
¥ BİR: “HSYK’nın kararı niye Osman Şanal ve ekibi ile sınırlı kaldı?.. Tutuklama kararını veren mahkeme heyeti hakkında niye bir karar alınmadı?”
Öyle ya;
Özel Yetkili Savcı Osman Şanal, nihayetinde Başsavcı İlhan Cihaner’in “gözaltı”na alınmasına karar vermiş, “tutuklanması talebi”yle mahkemeye sevketmiştir ama “tutuklama” kararını veren “mahkeme” olmuştur!..
Peki, “tutuklama talebi”nde bulunan adamın “yetkileri” elinden alınmıştır da, “tutuklama kararı”nı veren mahkeme üyelerine niye ses çıkarılmamıştır?..
¥ İKİ: Başsavcı İlhan Cihaner hakkında “gözaltı” kararı veren ve “tutuklanması talebi”nde bulunan Osman Şanal ve ekibinin yaptığı iş “yetkilerinin ellerinden alınması”na yol açacak kadar ağır bir suç (!) ise, HSYK’ya sormak gerekmez mi; 16 ay önce “aynı muamele”ye maruz kalan İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Asım Korkut’a niye sahip çıkılmadı, onu “gözaltı”na aldıran, “tutuklanması”nı talep eden Savcı Murat Gök’ün yetkileri niye elinden alınmadı?..
Öyle ya;
Osman Şanal ve ekibi, nihayetinde bir “Başsavcı”yı tutuklatmıştır… Ama Murat Gök, hem de “Ağır Ceza Hakimi”ni tutuklatmıştır!..
Peki, HSYK “16 ay önce” neredeydi?..
Hakim Asım Korkut, bu “çifte standart”a isyan edip, “Başsavcı İlhan Cihaner’in maruz kaldığı muamelenin aynısı, 16 ay önce de bana yapılmıştı… O zaman ses çıkarmayanların şimdi hak-hukuk adına konuşmalarını samimi bulmuyorum!” demekte haksız mıdır?..
YANLIŞ YAPAN HERKES CEZALANDIRILSA!
¥ ÜÇ: Bir “savcı”nın kanunu doğru uygulayıp uygulamadığına, bir “hakim”in de doğru karar verip vermediğine karar verecek olan merci HSYK ise; Türkiye’de “yetki”leri elinden alınmadık ne “hakim” kalır, ne de “savcı!”
Çünkü savcıların hazırladıkları “iddianameler”de suçlanan sanıkların “yüzde 40’ı” hakimler tarafından “beraat” ettiriliyor… Demek oluyor ki, savcılar “yanlış bir suçlama”da bulunuyor!.. Şimdi, “yanlış suçlama”da bulundular diye, o savcıların yetkileri ellerinden mi alınmalı?..
Aynı durum “yerel mahkemeler” için de geçerli… Yerel mahkemelerin verdikleri “mahkûmiyet” kararlarının “yüzde 70’i” Yargıtay tarafından bozuluyor.
Demek ki, “yanlış karar” veriyorlar!..
Peki, “4 saatlik bir toplantı”nın ardından Osman Şanal ve ekibinin “yetki”lerini ellerinden alma kararı veren HSYK, yanlış karar veren bu savcı ve hakimler için, bugüne kadar hiç kılını kıpırdatmış mıdır?..
Elbette “gık”ları çıkmamıştır!..
SORUŞTURMA ERGENEKON’A UZANINCA!
O halde, “hesap başka”dır!..
Hesap, “Başsavcı İlhan Cihaner’e sahip çıkmak” filan değil, ya da “kanunu yanlış uyguladıkları” iddiasıyla Osman Şanal ve ekibini cezalandırmak değil, gerçeklerin üstüne böyle bir “şal” örterek; “soruşturmanın ucu”nun dayandığı 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk’e uzanan elleri kırmaktır!..
Hemen hatırlatalım;
Tıpkı, tutuklanan Başsavcı İlhan Cihaner gibi, 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk de, bir “Ergenekon şüphelisi”dir!..
Demek oluyor ki;
HSYK üyelerinin ve onların keyfî kararlarına bir “gövde gösterisi” ile destek veren Yargıtay ve Danıştay üyelerinin asıl amacı “Başsavcı’ya arka çıkmak” değil, “Komutan’a uzanan elleri kırmak”tır!..
Yaptıkları işin Türkçesi budur!..
ŞANAL VE EKİBİ OYUNU BOZDU!
Ne var ki;
“Ava giden avlanır” misali, tam “amacımıza ulaştık” diye düşündükleri bir anda, Osman Şanal ve ekibi, “yetkileri alınmazdan az önce”, ellerinde bulunan “dosya”ları İstanbul Başsavcılığı’na göndererek, “HSYK’nın tuzağı”nı boşa çıkarmışlardır!..
Şimdi; gerek Başsavcı İlhan Cihaner’in, gerek Albay Recep Gençoğlu’nun ve gerekse bir türlü ifade vermeyen Org. Saldıray Berk’in “dosya”larına “Ergenekon savcıları” bakacak!..
Sözün özü, Osman Şanal ve ekibi, son anda bir “oyun”u bozdular, tuzağı boşa çıkarttılar!..
Çünkü HSYK’nın tavrı, kesinlikle “hukuki” değil, “ideolojik”ti!.. Nitekim, Yargıtay 5. Dairesi Üyesi Nihat Ömeroğlu da, “Yargı Reformu Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada bu gerçeğin altını çizip dedi ki;
“Yargının siyasallaşması diye bir sorun yok. Yüksek yargının yerel yargıyı vesayet altına alma, onu ezme politikaları var. Bilek güreşine kalkıyorlar, idari bir kurul, aldığı yetkilendirmeyi kaldırma kararı ile bütün hakim ve savcılara gözdağı vermiştir.”
Evet; gerek HSYK’nın kararı, gerek bu karara, hem de “mesai saatleri” içinde “gövde gösterisi” yaparak “destek” veren Danıştay ve Yargıtay üyelerinin açıklamaları, “bütün hakim ve savcılara gözdağı”dır!..
Denilmek istenmiştir ki;
“Ergenekonculara dokunmayın!”
Ama, dokunulacak!..
Kim “demokrasi dışı arayışlar”a tevessül ederse, kim “cuntacı yapılanmalar”ın içinde bulunursa; “yargı mensubu” da olsa, “TSK mensubu” da olsa, dokunulacak!..
Zira, bu ülkede hiç kimse “imtiyazlı” değil!..
Gelişmeleri merak ve ilgiyle izliyoruz.
Sizler de Vakit’i izlemeye devam edin…
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle…