Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bugün de babamın günü..

Bugün de babamın günü..

ülkemizde her şeyin bir günü var. Ben de bugünü babama ayırdım. Babamın bugün vefatının dördüncü yıldönümü. Benim gibi babası gerçek aleme intikal etmiş olanlar, baba olmanın ve babasız olmanın ne demek olduğunu anlar.
Doğum ve ölüm arasında yaşayan insanoğlu, doğuma sevinir, ölüme üzülür. Bir tarafta gelen vardır, diğer tarafta giden. Gelenin bir gün gideceğini bilmemize rağmen, nedense sağlığımızda birbirimizin kıymetini bilemeyiz.
Bu, bir hayıflanma değil. Allah rahmet eylesin, babam evlatları için elinden geleni yapmış, görevini yerine getirmenin huzuru içerisinde Rabbine yürümüştür. Benim ise babama karşı yapmam gereken vazifelerimi tam yaptığım söylenemez.
Ben diyerek kendimi ön plana atıyorum ama günümüz gençlerinin, genelde anne ve babalarına karşı vazifelerini tam yapamadıkları söylenir. çünkü öyle bir handikap içerisinde yaşıyorlar ki; kişiyi bencilleştiren mevcut sistem, insani değerlere karşı acımasızca işliyor.
Bu sistem içerisinde kişiler öyle savruluyor ki; insanı insan yapan dini ve milli değerler, öyle altüst oluyor ki; neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlayıncaya kadar, bir bakmışsınız ki, en değerli varlıklarınızı kaybedivermişsiniz.
Anne ve babanın kıymetini, anne ve baba olunca anlıyor insan. Bu gerçeği anladığında da zaten çoktan iş işten geçmiş oluyor. Var olanın kıymetini kaybetmeden bilmek, insani değerlere sahip çıkarak mümkün olur ancak. Bunu idrak edebilmek için de ölüm gerçeğine ve öteki aleme, tam inanmak ve iman etmek gerekir.
“Hemen herkes böyledir” demiyorum, annesi ve babasına hizmette kusur etmeyen “bekarlarımızı” hariç tutarsak, dünyaya ve dünya nimetlerine, babası ve annesi gibi sahip çıkan pek çok kişinin, maalesef atasına karşı vazifesini yaptığı pek görülmemektedir.
Kişi ne zaman anne veya baba olursa; ancak o zaman anne ve babasının kıymetini bilir. Bunu bildiğinde de eğer anne ve babasına evlatlık yapamamışsa, geçmişini pişmanlıkla ihya eder. Oysa hiçbir pişmanlık, bugüne kadar gideni geri getirmemiştir. Aksine acıları büyütmüştür. O sebeple esas olan, insanın pişman olacağı işleri yapmamasıdır.
Lafta bu söylediklerim güzeldir de uygulamaya gelince maalesef pek çok kişi çuvallar. Yoksa nasihat etmek en kolay iştir. Dilin kemiği yok ki, “Hop dur!!” diyesin. Toplumun genelinde görülen bu pişmanlığın ilacı bilinmesine rağmen, kullanılmaması da araştırılmalı.
Evlilik, büyük bir aile olmanın ilk temelini oluşturması gerekirken, ne yazık ki; tam tersine aile parçalanmalarına sebep olmaktadır. “Bireyselleşmenin bencillik” anlamına gelmediğini öğrenmek gerekiyor. Yoksa pişmanlık ve perişanlık fayda etmiyor, can acıtıyor.
Pişmanlık ve perişanlığın iki hali vardır. Birisi maddi, diğeri manevidir. Maddi boyut pek göze gelmez, insan zengin veya fakir olabilir ama asıl manevi pişmanlık, insanoğlunu huzursuz ve güvensiz kılar. Fakat maddi hırs gözlüğü, bunu da göstermez insana.
İnsan çok para sahibi olabilir ve her türlü dünyevi ihtiyaçlarını tamamlamış olabilir. Ama ne kendisine, ne de ailesine, huzur ve güven sağlayamamış, ailesinde en çok ihtiyaç duyduğu birlik ve beraberliği sağlam temellere oturtamamış ve iç huzurunu kaybetmişlere, hiçbir para birimi ne huzur, ne de güven getirebilir.
Oysa insanoğlunun fıtratı gereği ihtiyaçlarının başında; “önce güven,” “sonra huzur,” “sonra beslenme” gelir. “Güven ve huzurun” olmadığı yerde, “beslenmenin” bir kıymeti yoktur. Zaten beslenecek malzemeyi de öyle kolay kolay bulmak mümkün değildir.
Babamdan bir-iki hatıra yazacaktım ama aldım başımı gittim. İnsan yakınlarının kıymetini kaybedince değil, kaybetmeden önce bilmeli. İnsanı insanın yorduğu bir dünyada yaşıyor olmamız, insanın omzuna yüklenmiş çok ağır bir yüktür. Bu yük ise ancak vicdan kağnısıyla, sabırla çekilir.
Yazıyı okuyanların geçmişleri başta olmak üzere babamla birlikte Allah hepimizin ölmüşlerine rahmet etsin, ruhları için dua niyetine birer Fatiha okuyalım..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi