Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Ergenekon avukatı ama Gladio’yu bilmiyor!

Ergenekon avukatı ama Gladio’yu bilmiyor!

Hani, adam; “Gözünüzün içine baka baka yalan söyler” de, “olmaz, bu kadar da olmaz!” der ve hatta saçınızı-başınızı yolacak derecede öfkeye kapılırsınız ya, dün CHP Grubu’nda konuşan Bay Deniz Baykal’ı dinlerken, ben de aynı duyguları yaşadım... Tamam, “Ergenekon avukatlığı” yaptığını biliyoruz da, bir avukat, “müvekkili”ni savunmak için bu kadar palavra sıkmaz ki!.. Hadi “palavra”yı sıktın diyelim, onun takip edileceğini, gerçeğin ortaya çıkarılacağını ve bir “Molla Kasım”ın ortaya çıkıp hesap soracağını düşünmez misin?.. Konuşurken; “kanaat”ini açıklayabilirsin, “düşünce”ni ifade edebilirsin, hatta “yorum” da yapabilirsin ama “CHP Genel Başkanlığı” koltuğuna oturan ve üstelik “Anamuhalefet Lideri” olan bir insanın “yanlış bilgi verme” lüksü yoktur...
Bay Baykal, partisinin dünkü TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmada, hem “CHP milletvekilleri”ne, hem de konuşmayı televizyonlardan izleyen “vatandaş”lara yalan-yanlış bilgiler verdi ve dolayısıyla “manipülasyon”, yani “yanlış yönlendirme” yaptı... Ekranları başında bu konuşmayı dinleyen bizler de saçımızı-başımızı yolduk...
BAYKAL, OPERASYON HAKKINDA DEDİ Kİ!
Efendim, “yorum”a geçmeden önce bir “durum tesbiti” yapmak için, Bay Baykal’ın sözlerinden kısa pasajlar aktaralım...
“Balyoz Darbe Plânı”na yönelik operasyonlarda “gözaltı”na alınan “generaller ve amiraller”le ilgili olarak, Bay Baykal dedi ki;
¥ “Türkiye; Cumhuriyet tarihi boyunca isyanlar, darbeler, çok köklü acılar, travmalar, iç çekişmeler yaşadı, ihtilal girişimleri yapıldı... Ama, bu 80 yılı aşkın tarihi süreç içerisinde 1 gün bile Türkiye’de, dün, önceki gün yaşanan olaylarla karşı karşıya kalınmamıştır.”
¥ “Türkiye’de ilk kez, yargı; karşısına Hükümet kararıyla çıkarılmıştır. Kimse bir aldatmacaya alet olmasın, bu olayların arkasında sanmayın ki hukuk duyarlılığı içinde harekete geçen başka hukukçular vardır. Bu olayların arkasında, doğrudan siyaset vardır.”
¥ “Bildiğim kadarıyla hiçbir demokratik ülkede, bu kadar büyük, çarpıcı bir operasyon olmamıştır!.. İhtilaller, isyanlar yaşayan Türkiye’de böyle bir olay gerçekleşmemiştir... Büyük olayların yaşandığı ülkelerde dahil böyle bir manzara ortaya çıkmamıştır...
Askeri müdahalenin olduğu Yunanistan’da böyle bir tablo görülmemiştir... Faşizmden demokrasiye geçen ülkelerde bile; bu çapta bir tasfiye, sindirme operasyonu gerçekleşmemiştir!..”
Bay Baykal, dün işte bunları söyledi... Hiçbir ekleme-çıkarma yapmadım... Hatta, tuttuğum notlarda “eksiklik” olabilir diye, sözleri AA’dan aktardım...
ANKARA DIŞINA ÇIKMAZSIN Kİ, GÖRESİN!
Baykal’ın sözlerini eksiksiz aktardığımıza göre, gelelim “gerçek ne” sorusunun cevabını aramaya!..
Bay Baykal, “hiçbir demokratik ülkede bu kadar büyük, bu kadar çarpıcı bir operasyon görülmediğini” iddia ediyor.
Sormak lâzım kendisine:
Siz hiç “ülke dışına”, hatta “Ankara dışına” çıkmadınız ki, çıksanız bile “Antalya’nın denizi”nden başka bir yerde hiç “kulaç” atmadınız ki, “başka ülkeler”den örnek veriyorsunuz...
Hatta, o kadar iddialısınız ki;
“Faşizmden demokrasiye geçmiş ülkelerde bile” böyle bir operasyon yapılmadığını söylüyor, örnek olarak da Yunanistan’ı gösteriyorsunuz...
Oysa, “Yunanistan’daki durum” şudur:
“Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için Makarios’u deviren Albay Dimitris Yuannidis başkanlığındaki Yunan Askeri Cuntası’nın 19 üyesi, 1975’te vatana ihanetten idama mahkûm oldu... Yuannidis, yıllarca hapis yattıktan sonra, 90 yaşında iken cezaevinde öldü... Vatanı kurtarmak için yola çıkmışlardı ama vatana ihanetten mahkûm oldular!”
İTALYA-TÜRKİYE BENZERLİĞİ!
Bay Baykal, konuşmasında “faşizmden demokrasiye geçmiş ülkeler”den söz ediyor ki, herhalde İtalya’yı kastediyordu... İyi, hoş da; hem “faşizm”den kurtulmuş hem de “demokratik bir Avrupa ülkesi” olmuş İtalya’da yapılan operasyonların “Türkiye’deki kadar büyük ve çarpıcı olmadığını” iddia etmek “gerçeği tersyüz etmek” değil midir?..
Öyle ya;
Türkiye’deki “Gladio” veya “Ergenekon” operasyonlarında gözaltına alınan veya tutuklanan kişilerin “toplam sayısı 320”dir!..
Peki, bu rakam İtalya’da kaçtır?..
Rakamlara geçmeden önce, İtalya’daki sürece bakmakta fayda var diye düşünüyorum.
Çünkü, İtalya’daki “Gladio Dâvâsı”nda yaşananlar “Türkiye’ye ışık tutacak” nitelikte.
Buyrun, sürece bir bakalım:
1972’de üç İtalyan jandarmasının öldürüldüğü Pateano suikastıyla ilgili dava dosyasını 12 yıl sonra tekrar açan Savcı Felice Casson, İtalya’yı ürkütücü gerçeklerle yüzleştirdi.
Suikastta kullanılan patlayıcıların bir bölümünün, “Gladio” adlı teşkilata ait gizli bir silah deposundan tedarik edildiğini kanıtladı.
Soruşturma ilerledikçe;
Jandarma, polis, asker, gizli servisler, iş dünyası, mafya, medya, yargı mensupları ve siyasetçilerin de bu “kirli oyunun aktörleri” arasında yer aldığı ortaya çıktı.
Soruşturma 6 yıl sürdü.
Savcı, büyük baskılara uğradı, tehditler aldı. Bazı devlet ve hükümet yetkilileri dosyanın üstünü örtmeye çalıştı. Fakat Casson işin peşini bırakmadı.
Özel izin çıkararak askerî istihbarat servisinin belgelerini inceledi. Soruşturma sonucunda, Gladio’nun 1969-1980 arasında “4 bin 300 terör eylemi”nin büyük bölümünü ya bizzat yaptığı ya da yönlendirdiği anlaşıldı.
Savcı Casson, dönemin Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, P2 Mason Locası ve Başbakan Giulio Andreotti’nin örgütle ilişkilerini gün yüzüne çıkardı. Senato’ya ifade vermeyi reddeden Cossiga, 1992 yılında görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Başbakan Andreotti, 20 yıl hapse mahkûm edildi ancak daha sonra bu karar İtalyan Yüksek Mahkemesi tarafından iptal edildi. Aralarında generaller, siyasetçiler, gazeteciler, yüksek yargı mensupları, istihbaratçılar, akademisyenler ve işadamlarının da bulunduğu 622 Gladio üyesi tutuklandı.
1980’de Bologna tren garına bomba koyarak 35 kişinin öldürülmesi olayı Gladio’nun en büyük eylemi olarak belleklerdeki yerini aldı. 1984’te başlayan soruşturmanın yankıları yıllarca devam etti. 1995’te kurulan Senato Araştırma Komisyonu, 2000 yılında Senato’ya sunduğu raporda, “İtalyan tarihine damga vuran katliamlar, suikastlar, devletinin içerisindeki isimler tarafından ve kimi zaman da Amerikan istihbaratı desteğiyle veya bilgisi dâhilinde gerçekleştirilmiştir” ifadelerine yer verildi.
ONLAR DA “SAYGIN” DEĞİL MİYDİ?
Peki, kimdir bunlar?..
Biraz önce bahsettiğimiz gibi, “tam 6 yıl süren yargılamalar” sonunda tutuklanan ve “mahkûm” olan insan sayısı “toplam 622 kişi”dir!..
Bunlar arasında da;
30 general, bir eski başbakan, 4 bakan, istihbarat örgütü şefleri, çok sayıda gazeteci, medya patronları, işadamları, bankerler, 19 yüksek yargı mensubu ve 58 profesör vardır!..
Hemen ekleyelim;
“4 bin 300 terör eylemi”ni bizzat ya da “taşeron örgütler” eliyle gerçekleştiren bu Kontrgerilla üyelerinin “139 gizli silah deposu”na sahip oldukları da ortaya çıkarıldı!..
Bu “bilgi”leri verdim ki, Bay Baykal’ın “yanlış bilgiler” verdiği, dolayısıyla “milletvekilleri ve halkı yanlış bilgilendirdiği” iyice anlaşılsın!..
İşte “süreç” ve “rakam”lar ortada!..
İtalya’daki Gladio soruşturması “6 yıl” sürmüş...
Türkiye’de ise henüz “3 yıl” olmuştur!..
İtalya’daki “Kontrgerilla Operasyonu”nda mahkûm olan sanık sayısı 622’dir... Türkiye’de ise “4 Ergenekon Dâvâsı”nda toplam “tutuklu” sayısı 271’dir...
Buna önceki günkü operasyonlarda “gözaltına” alınan “49 kişi”yi de eklerseniz, “toplam 320 kişi” eder!..
Peki, İtalya’daki “süreç” ve “rakam”lar ortada iken, “Türkiye’deki operasyonların dünyada eşi-benzeri yok” diyebilir misiniz?..
Bunu demek için, herhalde “CHP Genel Başkanı” koltuğunda oturmak gerekiyor!..
Öyle ya;
İtalya’da gözaltına alınan, tutuklanan ve mahkûm olan insanlar da, herhalde “sıradan insanlar” değildi... Herhalde onlar da “saygın insanlar”dı!..
Ama, “saygın” olmak, “suç işlemez” demek değildir!.. Adam, “yıllarca ülkesine hizmet etmiş” olabilir!.. “General” olabilir, “başbakan” olabilir, “bakan, gazeteci veya medya patronu” olabilir!..
Bu demek değildir ki, onlar “suç” işlemez!..
İşlemişler işte!..
“139 gizli silah deposu”na sakladıkları silâhlarla “4 bin 300 terör eylemi” gerçekleştirmişler, “Bologna Tren Garı’na bomba” koyarak 35 kişiyi katletmişler!..
Bu “terörist eylemler” ortadayken, üstelik “mahkeme kararıyla” kanıtlanmışken, şimdi kalkıp da, “benzeri bir yapılanma” içindeki Ergenekon zanlılarının “camileri bombalamayacağını, kendi savaş jetimizi düşürmeyeceğini, gazetecileri tutuklamayacağını” söyleyebilir misiniz?..
Ne yazık ki;
İtalya’da “kanlı ve provokatif eylemler” düzenleyen ve gözlerini kırpmadan adam öldüren/öldürten insanlar da “saygın(!) insanlar”dı!..
BİR DE “TEMİZ ELLER” VAR!
Bakın, daha aynı İtalya’da gerçekleştirilen “Temiz Eller Operasyonu”ndan hiç söz etmedim...
Malûm; Gladio soruşturmasının ardından İtalya, 1990’lı yıllarda bir de ‘Temiz Eller’ operasyonuna tanıklık etmişti... Bu operasyon siyaset, bürokrasi, iş dünyası ve mafya arasındaki karanlık ve karmaşık ilişkileri gözler önüne sermesi bakımından önemliydi.
Temiz Eller operasyonunun savcısı Antonio Di Pietro, toplam 7 bin 417 kişi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu... Bunlardan 4 bin 436’sı için yasal işlem başlatmış, 463 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılması için girişimde bulunmuştu...
911 işadamı ve 2 bin 993 kamu görevlisini adalet önüne çıkarmış; aralarında eski Başbakan Bettino Craxi’nin de bulunduğu 12 eski bakan veya parlamenter hakkında tutuklama kararı verilmiş, milyonlarca dolarlık rüşvet olayları ortaya çıkarılmıştı!..
Bütün bunlardan sonra, Bay Baykal’a, sormak gerekir: İtalya’yı “demokratik ülke” olarak görmüyor musunuz ki; “Türkiye’deki operasyonların bir benzeri yok” gibi, işkembeden sallıyorsunuz?..
Size tavsiyem, “Ankara”nın dışına çıkın!..
Hatta “Türkiye”nin dışına çıkın da “dünya”yı tanıyın!
Görün artık, “demokratik ülke”lerde neler olduğunu!
Gitmiyorsanız bile, “bilgi”lerinizi tazeleyin!..
Hatta ve hatta “CHP Genel Başkanı”nı “tazeleyin” ki, “dünyayı bilen birisi” otursun o koltuğa!..
“Bilen” ve “ufku açık” birisi!..
Zira, iyice “komik” olmaya başladınız!..
=============
O PKK’lı da “sarhoş”muş!
Başbakan Tayyip Erdoğan’a Sevilla Belediye binasından çıkışında, tam makam arabasına bindiği sırada ayakkabı fırlatan “PKK sempatizanı” kişinin 1989 doğumlu ve Suriye uyruklu olduğu tesbit edilmiş!..
Bir bilgi daha: Başbakan Erdoğan’a ayakkabı fırlatan sözkonusu kişinin aşırı alkollü şekilde olay çıkartmasından dolayı Aralık ayında İspanyol makamlar tarafından pasaportuna el konulduğu da gelen haberler arasında!..
Son bir bilgi: Sözkonusu kişinin, olay esnasında da “aşırı alkollü” olduğu tesbit edilmiş!..
Merak ediyorum; bu PKK’lılar veya PKK sempatizanları, hiç “ayık kafa” ile eylem yapmazlar mı?.. Öyle ya; hangi “eylem”de yakalansalar; ya “cesaretlendirici hap” almış oluyorlar ya da “aşırı alkol” alan bir sarhoş!..
Zaten “hap” almamış veya “sarhoş” olmamış olsaydı, yani “aklı başında” olsaydı, “Kürtler de bizim kardeşimiz” diyen bir adama ayakkabı fırlatmazdı!..
“İçki” böyle bir şeydir işte... İnsanda “akıl” bırakmaz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi