Eyvah, ‘Kur’ân oku’ dedi!
Dünya âlem bilir ki, insanoğlu sadece maddeden ibaret değil. İnsanın bir de manevî yönü var ki, zaten insanı insan yapan da budur. Manevî cephesi eksik bırakılan insanın, mutlu olması da mümkün değil.
Yüzyıllardan beri tartışılan bu konular, insanın manevî yönünün de takviye edilmesi gerektiği noktasında düğümlenmiştir. İslâm âlimleri de bu sebeple insanın manevî yönünün takviye edilmesine gayret göstermiş, her fırsatta bunu teşvik etmişlerdir.
Günümüzde de bu konular tartışılıyor. Nitekim, Avrupa feylesofları bile artık manevî yönün takviye edilmesi noktasında görüşler beyan ediyorlar.
Çelişki şurada: Avrupa’da dile getirilen bu görüşler takdir toplarken, “İslâm ülkesi” olan Türkiye’de bu görüşleri dile getirenler bir bakıma kınanıyor. Hatırlamak lâzım ki, geçen günlerde Diyarbakır’da Cuma vaazı veren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu bu anlamda çok önemli bir hatırlatma yapmış ve “Akşamları yarım saat televizyonu kapatın, Kur’ân bilen ev halkı okusun. Evde Kur’ân bilmeyen var ise ses kayıtlarından yardım alsın” demiş.
Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun bu çok haklı hatırlatmasından bazı insafsızlar rahatsız olmuş. Neymiş, bu çağda TV ‘düşmanlığı’ olur muymuş? Bu çağda Kur’ân okunur muymuş?
Bu anlamsız tepkiler de gösteriyor ki, Türkiye’nin en büyük derdi cehalettir! Bir defa bu tavsiyeyi dile getirenin kim olduğuna bir bakın: İnsanları din konusunda aydınlatmak vazifesi ile anayasa tarafından vazifelendirilmiş bir kurumun başkanı bunu dile getiriyor. Yani bir Diyanet İşleri Başkanı millete hitaben; “Kur’ân okuyun” demeyip de ne diyecek? Bugün itibarıyla bilhassa evlerde Kur’ân okunmasına en büyük engel TV’ler değil mi? Şu çağrı, tek başına “Televizyonları kapatın” dediği için bile olsa tebrike ve takdire şayandır.
Bu tepkiler de ilk değil elbette. Geçmişte de bir müftü, insanları tesettüre çağırdığı için tepki görmüştü! Bu cehaletle nasıl düzlüğe çıkabiliriz? İnsanları tesettüre dâvet etmek, Kur’ân okumaya çağırmak, ‘ahlâklı olun, dürüst olun’ demek ne zamandan beri kınanma sebebi olarak görülüyor?
Türkiye’nin meşgul olduğu geçici tartışmalar sebebiyle, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun bu önemli çağrısı yeteri kadar ilgi görmedi. Aslında açılan bu tartışmaya, başta gençleri ve aileyi korumak için kurulan sivil toplum kuruluşları olmak üzere ‘insaflı’ siyasetçiler de destek vermeliydi. İnsanları ‘lüzumsuz işler’e teşvik edenler çoktur. Bu sebeple, faydalı işlere teşvik edenler takdir ve teşvik edilmeli.
Gerçekte de TV izleyerek cehaleti yenmek mümkün değil. Ancak okuyarak, öğrenerek ve yaşayarak cehaleti alt edebiliriz. Bunun bir yolu da TV’leri kapatmayı bilmektir. Eğer TV’leri kapatıp Kur’ân’ları ve onun bu çağa hitap eden tefsirlerini açabilirsek; ancak karanlıklardan aydınlıklara çıkmamız mümkün olur.
Rahat koltuklarımızda kendimizi TV’lere emanet etmeye devam edersek ‘kaybedenler listesi’nde yer alabiliriz. En iyisi ‘kazananlar listesi’nde olmak için TV’leri kapatıp Kur’ân’ları ve onun hakikatli bir tefsiri olan Risâle-i Nur’ları açalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.