Bir dizi soru
Türkiye insanı akıllandı, onlar akıllanmadılar. “Kaos” diyenlerin işidir aslında, kaos. Gizli temennileri olduğu kadar açıktan projelerinin adı kaos. İnsan hayret ediyor: Sanki 2008'de değil de 1980-90'lardayız. Kimin kim, kimin dost, kimin düşman olduğunun henüz milletçe idrakinde değiliz... Sağcı solcuya, solcu sağcıya kırdırılırken “dış mihrakların” oyunu olarak lanse edilenlerin yapımcılarını henüz tanımıyoruz o günlerde. Sanki bugün de öyle. O zaman şüphe etmiyoruz. Sadece memleketin içinde bulunduğu ahval ve şeriate üzülüyoruz. Oysa o arada aynı yolun yolcuları bir sağdan bir soldan kurban edilmeye sahneye çıkarılıyor. Haberimiz yok... Daha öncesinden haberimiz var mı? Cevap için o günlere dönmek yeterli. Bir başbakan idam masası başında bekletiliyor, biz bilmiyoruz. Bir taraftan şaşkın bir taraftan şoktayız. Ama idrak edemeyenlerdeniz. Cımbız davasıyla tarihe kazınan kapkara bir gerçek hâlâ orada. Bir hayalet misali peşimizi bırakmamakta kararlı. Yine bilmiyor, anlamıyoruz. Ne fısıldandı, ne “verildi”yse onunla yaşamaktayız.
Oysa şimdi durum farklı. Tek sesten çok sese yükselmiş gürültülü bir Türkiye var şimdi. “Neden?” ortak aklın kamçısı konumunda. Sağa da sola da, kuzeye de güneye de yetecek kadar “neden?” ve bir o kadar da cevap mevcut. Neden? Neden maskeler düşmüştür? Neden biz başörtüsüne karşı değiliz ama türbana karşıyız’a bile tevessül edilemez olmuştur? Neden savaş, siyasetten çıkmış, dinle savaşa dönüşmüştür? Neden azalınmamış, bilakis artılmıştır? Neden yine kadınlar hedef tahtasına oturtulmuştur? Otobüste türban kontrolünü neden bu millet içine sindirebilmiştir? Neden işler bu hale gelmiştir? Neden bedel ödeyen yine biz kadınlar olmuştur? Neden, ancak meselenin ucu kendilerine dokununca erkekler harekete geçebilmiştir?
Neden “İran” ve Suudi Arabistan haberleri gündemimize dün değil, yarın değil ama bugün bomba gibi düşmüştür? Neden Ergenekon’un haber değeri kalmamıştır? Neden bütün bunlar ve başkaları arasındakı bağlantının kurulmadığı düşünülmektedir? Neden değişen Türkiye ve gözü açılan halkı “tanınma”maktadır. Neden faşizm, siyasi doğruluk adına da olsa bir şeylerin arkasına kendini gizler değildir artık? Neden şimdi silahlar çekilmiş, kılıçlar kınından çıkarılmıştır? Yılların Avrupa Birlik’çileri önündeki en büyük engel haline gelivermiştir?
ABD’DE YENİ DİN SORUSU
Amerika’dan din konusundan söz ederken defaatle halkının dindarlık eğilimlerine dikkat çekmiş, dinin toplumsal hayattaki yerine değinmişimdir. Şimdi elimde Amerika’da din olgusuna farklı yaklaşan bir araştırmanın sonuçları var. Din ve Toplumsal Hayatta Pew Forum kaynaklı çalışma, ABD halkının özellikle son yıllarda hızla hıristiyanlıktan kopuşuna şahitlik ediyor. çalışma, Amerika’nın genel anlamda dindarlığından ödün vermediği gerçeğine yer verdikten sonra ancak bunun halkın geniş bir bölümünün hıristiyanlik dışındaki diğer dinleri araştırmasına engel olmadığına vurgu yapıyor. Otuz beş bin kişinin katıldığı araştırmaya göre hemen hemen ABD'lilerin yarısı hayatları boyunca en azından bir defa dinini değiştiriyor. Bunların önemli bir bölümü de hiçbir dine bağlı kalmak istemediklerini ifade ediyorlar. Evli Amerikalıların üçte biri “interfaith” denilen farklı dinlerdeki kişilerin evliliğini temsil ediyor. Araştırma, dini hayattaki değişimlerin erken çağlarda yaşandığına da dikkat çekiyor. özellikle çocukluk yıllarında dinden kopuşların daha çok yaşandığını savunuyor.
En dindar ABD eyaleti konumunu Teksas koruyor. Buna rağmen Teksaslıların yüzde 42'si de din değiştirenler arasında. Bu da zaten araştırmanın genel yargısını pekiştirici bir gerçek olarak sunuluyor. Hıristiyanlık Amerikalılar arasında cazibesini kaybetse de arayış onlar için devam ediyor. Sayıları azalan diğer dinler arasında Yahudilik de var. Eskiye nazaran sayıları artan gruplar arasında Müslümanlar ve de özellikle Budistler var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.