Nüzûlünün 1400. yılında Kur'an'ı yeniden anlamak
Miladi 610'da yeryüzüne gönderilmeye başlanan Kur’an-ı Kerim'in nüzûlünün 1400. yılını idrak ediyoruz.
Suhûf'la birlikte, Tevrat, Zebur, İncil ve onları doğrulayıp tamamlayan Kur’an-ı Kerim, Yüce Yaratıcı tarafından insanlara gönderilmiş ilahi hayat önerileridir.
Tarih boyunca insan, kimi zaman ya bu ilahi mesajların metin ve anlamını değiştirmiş ya da âyin ve törenlerde anlamadan okuyup geçmiştir. Gerçek anlamda okuyup hayata geçirmeyi ise, pek az yapabilmiştir.
Bugün dahi Kur'an öğretileri, sosyal ve ekonomik yaşantımıza yön verecek ve böylece maddi ve manevi arınmamızı sağlayacak yerde, güzel sesli okuyucuların terennümleriyle nefisleri tatmin ve ruhi arınmayı temin aracı olarak kullanılmaktadır.
"Kur'an okumak" deyince bugüne kadar anlaşılan şey; sadece arapça lafızları öğrenmek olmuştur. Yani, yüzünden Kur'an okuyan biri, Kur'an'ı okumuş olmaktadır. Oysa Kur'an okumak; onu anlamaktır. Anlaşılmayan bir kitap, okunmuş olabilir mi?
Kur'an öğretileri açısından bakarsak, anlamak da yetmez. Kur'an'da okunanları anladıktan sonra, onları yaşamak gerekir. Çünkü, bizzat Kur'an'ın kendisi, kuru bilgi taşıyanları, kitap yüklü merkep'e benzetmiştir.
"Kur'an'ı herkes anlayamaz" şeklinde yaygın bir kanaat var. Eğer, Kur'an'dan hüküm çıkarmaksa söz konusu olan, elbet bu bir ictihat işidir. Zaten müctehid imamlar da bunu fazlasıyla yapmışlardır. Ama Kur'an, sadece ahkam ayetlerinden ibaret değil ki!.. Kur'an'a bakıldığı zaman bu ayetlerin ne kadar az olduğu görülecektir. Ya diğerleri?
Bir insanın hayatta karşılaşabileceği herşey Kur'an'da mevcuttur, demek yanlış olmaz. Zaten insan, Kur'an'ı okuyunca hem kendini ve hem de içinde yaşadığı toplumu Kur'an'ın içinde bulacaktır.
Her insanın kendi işini bizzat kendi görüp takip ettiği şu bilim ve teknoloji çağında, Rabbinin öğretisini bizzat O’nun Kitabı'ndan öğrenmeye ne kadar çok ihtiyacı var! Hatta insan aklının, yüce akıl anlamına gelen vahiy ile buluşması, bütün çağlardan daha çok bugün elzem!
Kur'an'ı bir hayat kitabı olarak görmek ve onu bütün öğretileriyle yaşamak; önce bizim, sonra tüm insanlığın kurtuluşuna kapı açacaktır. İnsanlık âleminin düştüğü maddi ve manevi bütün sıkıntılardan kurtulabilmek, Kur'an'ı anlayarak okumak ve uygulamakla gerçekleşecektir çünkü.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu yılı "Kur'an yılı" ilan etmesi, bu bakımdan anlamlıdır. Umarım, bu yılda gerçekleştirilecek yaygın ve yoğun programlar, toplumda Kur'an'ı gerçek manada anlama ve yaşamada büyük katkı sağlar.
Sözlerimizi Mehmet Akif'in bu konudaki çok düşündürücü dizeleriyle bitirelim:
Lafzı muhkem, yalnız anlaşılan, Kur’an’ın;
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mânânın;
Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına;
Yâhut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin;
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.