Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Meşru olmayan zaferler sıkıntılarla doludur

Meşru olmayan zaferler sıkıntılarla doludur

Yeryüzünün neresinde olursa olsun, aile hayatı, toplum hayatı ve devlet hayatı baskı ve dayatmaya dayanırsa, huzurun, güvenin olması söz konusu olamaz. Bu acı gerçeği, batı aleminin de büyük saygı duyduğu İbn Haldun isimli İslâm alimi ve sosyolojinin otoritesi şöyle dile getirir:
"Eğer melik (yöneticiler) kahhar olur, ağır cezalar ile milleti ezer, gizli teşkilat vs. yollarla halkın ayıplarını araştırır, hatalarını tesbit etmeye çalışırsa, herkesi korku ve zillet sarar. İnsanlar kendini kurtarabilmek için yalan, dolan ve hilelere başvururlar. Artık bu kınanmış haller onlar için sabit bir huy haline gelir, basiretleri körleşir, karakterleri bozulur." (İbni Haldun: Mukaddime: 188)
Baskı altında yaşayan insanlarda oluşan olumsuzluklar özetle şunlardır:
1. Korku üzere yaşamak,
2. İkiyüzlülük,
3. Yalan konuşmak,
4. Sorumsuz olarak yaşama isteği,
5. Menfaatçilik.
İşte bu acı gerçeği kabulde zorlanan insanlar, toplumu anlayamaz ve toplumun sıkıntı ve problemlerine çözüm getiremez. Cumhuriyet tarihi işte bu acı örneklerle doludur. Kamusal alan sözleri, örtüye yönelik akıl ve mantık dışı beyanatlar, Danıştay'ın din dersleri ile ilgili beyanatı insanı derin derin düşündürmektedir.
Sadece inandığından dolayı veya inancının gereğini yerine getirdiğinden dolayı tehlike ve potansiyel suçlu olarak görülen binlerce insanımız, her zaman baskı ve dayatmaların kurbanı olmaktadırlar.
İlmin, bilimin adeta rafa kaldırılarak, zan, kin ve şüphenin devrede olduğu ortamlar, toplumsal barış ve iletişime en büyük engel olur.
Beri tarafta ise, laik düzende İslâmiyet’i yaşama usûlünü, metodunu bilmeyenler ile cahili sistemlerin hakimiyeti altında yaşama mecburiyetinde bulunan insanların çilesi, problemi ve çözüm bekleyen nice meseleleri ekranlara taşınır ve bilgisizce tartışılırsa, içinden çıkılamaz haller başımızdan eksik olmaz. Bu durum, eski kavimlerden İsrailoğulları’nın halini canlandırmaktır. En'am suresinin 137. ayeti, dinlerini karıştırıp bozan bir toplumu dillendirmektedir.
üzülerek söylemek gerekirse, din hakkında, ilahi emirler hakkında konuşan birtakım ehliyetsiz bilim adamları(!) toplumun sadece kafasını karıştırmaktan öte bir şey yapmamaktadırlar.
Bir tarafta baskıcı tutum ve davranışlar, bir diğer tarafta ise inandığı din ile alakalı tutarsız söz ve kanaatler, Müslümanları derinden yaralamaktadır.
Son devrin yiğit müfessiri M.Hamdi Yazır, Nur suresinin 31. ayetini meşhur tefsirinde dile getirirken, Rabbimizin indirdiği ayetlerde fazla detaya inmediğini, ama ilgili ayette ise hem başörtüsünün ilahi bir emir olduğunu ve hem de nasıl bir şekilde ifa ve icra edileceğine yönelik detaya girdiğini söylemektedir ki doğrusu da budur.
Sayın okuyucularımız. Şimdiye kadar çok insanı dinlediniz. Bir defa da bu kardeşinizi dinler misiniz? "Başörtüsü tartışmaya açılacak bir farz değildir. O farz, bir namaz gibi, bir hac gibi rahatlıkla yaşanabilecek bir emirdir. Bu kadarcık bilgi bizlere yeter ve artar bile."
Buradan Sayın Ali Bardakoğlu Hocamıza da söyleyecek bir çift sözümüz vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı'na geldiğinden beri hatasıyla, sevabıyla bu günlere geldi. Umarız ki sevapları, hatalarının önündedir. Eğer ben Diyanet İşleri Başkanı olsaydım, Danıştay'ın din dersleri ile alakalı sözlerine nasıl bir tepki verirdim? Bizler bu tepkiyi Sayın Başkan'dan bekledik, ama olmadı.
Bu ülke halkının yüzde doksanı Müslümandır. Tamam. ülke Müslümanlarının dini temsilcisinin başı ise Diyanet İşleri Başkanıdır. ülkede tinerci, uyuşturucu bağımlısı, kaçakçı, eroinci vs. binlerce elinden tutulacak zavallı gençlerimiz ve çocuklarımız vardır. Danıştay, milyonlarca Müslümanı temelden ilgilendiren bir konuyu, milyonlarca insanın temsilcisi olan Diyanet İşleri Başkanı'na sormuyor. Madem öyle ise Başkan, “Bu ülkede milyonlarca insanı ilgilendiren bir konuyu yetkili adrese sorma ihtiyacı duyulmuyorsa, benim burada ne işim var, buyurun sarığı ve cübbeyi” deyip iki satır istifa dilekçesi vermiş olsaydı, milyonların duasını alır, milyonlara tercümanlık yapmış olurdu. Ama olmadı. Beklentilerimiz yine kursaklarımızda kaldı. Haydi hayırlısı...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi