Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Paşa, Hakim ve Doktor!

Paşa, Hakim ve Doktor!

Paşa, Hakim ve Doktor.
Bu Trioya dikkat.. Ergenekon davasının teslisi / üçlemesi bu üçlüde gizli.
Ya da şöyle de diyebilirsiniz, Kışla, Mahkeme, Hastahane..
Öyle anlaşılıyor ki; bu işi, daha işin başında düşünmüşler..
Eğer deşifre olurlarsa, inkâr edecekler ve bu 3 “gen” içinde işi çözecekler..
Eğer ilk derece mahkemesinde iş çözülmüyorsa, yüksek yargıda çözecekler..
İlk derece mahkemesinde hakim ve savcıları baskılayacaklar..
Media da bu arada “Dibek döğenin hık deyicisi” durumunda..
İşadamları erkete bekliyorlar. Piyasayı manüple ederek ekonomik kriz çıkartacaklar..
Muhalefet zaten bu işin gönüllü avukatı.
Bu arada tetikçiler emir bekleyecekler..
Sahi Haberal’ı bugüne kadar kim korudu.
GATA neresindeydi bu işin?..
Baykal, “gönüllü avukat”ı bu işin. Başbuğ, ekibine sahip çıkıyor.. Doktorlar konuşmuyor ama adamlarını sahipleniyorlar..
Doktorlar bu işin içinde çok konuşmasalar da kilit bir rolleri var. Sadece adli tıp aşamasında değil, her aşamada doktorlar işin içinde.. Tabib odalarından bu konuda ses çıkmaması da bana manidar geliyor..
Birileri bu konuda artık bu işin bittiğini kabullenmek istemiyorlar. Bu iş sürüncemede kaldıkça, daha birçok kişinin başı yanacak..
Bizim Sovyet şunu kabul etmek istemiyor: Ray değişir, Tren değişir, Kaptan değişir ama rota değişmeyecek..
Birileri tehditlerini sürdürüyor. Cesaret ve Kararlılık gösterisi yapıyor..
Şimdi son çare olarak Nevruz’a oynuyor.. Kürt Ergenekonu içindeki profesyonelleri cepheye sürüyorlar..
Nisan zor geçecek gibi. “Ankara’da panik yaratan bomba yüklü kamyon ihbarında bulunan Mehmet Ali rumuzlu kişiden 3 e-mail daha geldi. İhbarcı 15 Mart 2010’da gönderdiği e-mail de ‘Dünkü ihbarımda aldığınız kamyondan 4 tane daha araç İstanbul’a girdi. Bir devlet büyüğüne suikast yapılacak’ şeklinde iddialarda bulundu” haberi boşuna değil.. Kamyonlardaki bomba tetikçilere dağıtılacak.. Çatapat patlatır gibi bomba patlatacaklar.. Yani “bundan sonrası tufan” demeye hazırlanıyorlar..
Bugün hem Anayasa paketinin Meclis Başkanlığı’na verilmesi, hem de AK Parti’nin kapatılması için Başsavcının Anayasa Mahkemesi’ne başvurması bekleniyor..
Birileri bu Anayasa değişikliğini Parlementoda engellemek istiyor.. Olmazsa Referandumu engellemek için ortalığı birbirine katmaya, hatta suikastlerle işi fiilen sabote etmeye çalışacak gibiler sanki..
İstekleri bununla bitse iyi. Şartlı ve sınırlı bir af da var sırada.. Bazı entipüften Anayasa değişikliği paketine, bir sonraki adımda bunu da ekleyeceklerdir..
Aslında bütün hikaye Erdoğan’ı pazarlık için masaya oturtmaya çalışıyorlar.. Bir yandan da tehdit ediyorlar aslında..
Ama bunu yaparken ne bir dış destekleri var, ne de kendi aralarında görüş birliği.
Aslında bir şekilde AK Parti tasfiye edilir ve Erdoğan’ın önü kesilecek olursa, bu hem Erdoğan’ı hem de AK Parti’yi efsaneleştirir ve Ergenekoncular, ebediyyen toplum hafızasından lânetlenirler. Bundan sonra da babalarının oğlunu iktidar yapsalar, kendilerini kurtaramazlar..
Bana kalırsa AK Parti’nin kapatılma davasının Cuma akşamına kadar açılmamasının sebebi, teknik bir eksiklik değilse, bundan başka bir şey değil.
Çünkü, bu yolu açarlarsa ve bu planları hedefine ulaşmazsa, fırlattıkları bumerang döner kendilerini vurur.. Hedefine ulaşsa bile ondan sonrası için kimse bir tahminde bulunamaz.. Bugünü ararlar, ama artık bir daha bunu talep bile edemezler.. Kendi başlarına gelecek olana razı olmak durumundadırlar.. Bu tartışma, CHP’yi de bitirir, TSK’nın bundan sonraki idare içindeki yerini ve komuta kademesinin şeklini de tayin eder.. Ne hastahanesi kalır, ne işbirlikçi Media. Ne de “Örtülü KİT” görünümlü Holdingleri kalır..
Erdoğan 2003’ten beri biliyormuş Ergenekon’u.. Belgeleri çıktı ortaya. Özden Örnek dosyası da Abdullah Gül’ün masasındaydı.. Erdoğan parlementoda Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa sahipken, bu işin üzerine gitmedi. Hep alttan aldı. Hep erteledi. Hep uzlaşma yolu aradı. Ama bunun karşılığı hep tehdit ve şantaj, aşağılama oldu. Baykal’ın yaptığı başka bir şey değildi.. Ve şimdi işler bu noktaya geldi..
Eğer Erdoğan’a siyaset yasağı getirilecek ve AK Parti kapatılacak olursa, yerine gelecek kişi ve kadrolar, Erdoğan ve AK Parti’den daha merhametli olmayacak.. Kimse Baykal’ın nazına tahammül etmez.. Kimse Bahçeli’yi bu kadar dinlemez.. Erdoğan’ın başına gelenin daha ağırı gelir onların başına.. O sahip çıktıkları Anayasa bir çırpıda, çok daha radikal bir şekilde değiştirilir..
AK Parti içindeki Ergenekoncuları da adam yerine bile koymazlar.. Birileri gidecek ülke bile bulamaz kendine.. Baykal da Erdoğan’ı çok arar.. Başbuğ, yatacak hastane bulabilir mi o zaman bilmem.. Daha fazla konuşup, sürece müdahalesini sürdürecek olursa, bugün himaye ettikleri ile yarın aynı kaderi paylaşıyor olabilirler.. Kendilerine yardım edecek kimse de bulamazlar..
Pazartesi yeni bir güne doğacağız.. Güne Erdoğan ve Abdurrahman Yalçınkaya damgasını vuracak..
Birileri mayınlı tarlada top oynamaya devam ediyor..
Buyurun madem. Bakalım bu işin sonu ne olacak.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler / Hak şerleri hayreyler, görelim Mevlam neyler!
Selam ve dua ile..

NOT: Bugün saat 12.00 de, “Hayata Çağrı Platformu” Sirkeci Postahanesi’nden Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf’a, toplumdaki, ensest ilişkilere kadar uzanan ahlâkî yozlaşma, insan bedeninin cinsel metaya dönüştürülmesi, aileyi ve gençlerin ruhsal gelişimini olumsuz etkileyen sapmalar ve bunun Mediaya yansıması konusunda yaptığı açıklamalar sebebi ile belli çevrelerden aldığı tepkiler ile ilgili olarak çeşitli STK’ların birlikte hazırladıkları ve konu ile ilgili ailelerin taleplerini içeren bir mektubu, konuya duyarlı kişi ve kuruluşların katılımı ile, bir basın açıklamasının ardından postaya verecekler.. Bilgi ve ilginize...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi