M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Açığa almak mı, açık düşmek mi?

Açığa almak mı, açık düşmek mi?

Genelkurmay Başkanı’mızın bir gazeteciyle yaptığı mülakatta “Ergenekon”un 1 numaralı sanığı 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'i savunup onu peşinen “suçsuz” ilan etmesi en hafif tabiriyle hoş karşılanmadı, hatta tepki çekti.

Her şeyden önce, yargıya intikal etmiş bir konu hakkında “kesin” hüküm vermek, yargıya güvensizlik ve saygısızlık sayılmaz mı?

Bazı hukukçulara göre bu, aynı zamanda bir “suç” teşkil ediyor.

Devlet geleneğinde, ciddi suçlamalara muhatap olan kamu görevlileri için uygulanan çok güzel bir teamül var:

Görevliyi “açığa almak”.

Bu uygulama, hem devletin hem de kamu görevlisinin itibarını korumaya yönelik bir tedbir!

Geçmişte bunun binlerce örneği yaşandı.

Ancak, bir bürokrat olarak kamu görevi yapan Org. Saldıray Berk için böyle bir tedbir alınmıyor!

Acaba neden?

İlker Başbuğ’a göre; Saldıray Berk suçsuz!

Peki, emri altındaki bir personelin amiri, personelini suçsuz ilan ediyorsa, mahkemeye ne gerek var?

Bu tavır, aynı zamanda mahkeme heyetini “baskı” altına almak değil midir?

Genel Kurmay Başkanı’nın garip bir savunması var:

Saldıray Berk hakkında düzenlenen iddianamedeki suçlamalar sadece bir sayfadan ibaret, diyor.

İlker Başbuğ’a şunu sormak lazım:

Acaba, bir iddianamenin doğru olup olmadığı sayfa adediyle mi ölçülüyor?

Öyle iddianameler var ki, binlerce sayfa tutar ama ispatlanamaz, dava düşer!

Öyle iddianameler de var ki, bir sayfa değil belki de bir satırdır ama muhatabını mahkûm eder.

Ayrıca suçlamaların adedi de ölçü değil!

Üç maddelik suçlamayı küçük görüp azımsamak, hukuk anlayışıyla bağdaşabilir mi?

Yerine göre, tek bir maddelik suçlama bile sanığı mahkum etmeye yeter!

Genel Kurmay Başkanı’mız, belki meslekî dayanışma adına veya kurum mensubiyeti gereği Erzurum’daki komutanına sahip çıkma ihtiyacı duyabilir.

Belki bu, duygusal bir refleks de olabilir!

Ama, Hukuk’ta bunların hiçbir anlam ve değeri yoktur.

İlker Paşa, sanık durumundaki Saldıray Paşa’ya sahip çıkıp onu kanatlarının altına almakla iyi bir sınav vermedi!

Daha önce de, (ıslak imza, lav silahı gibi konularda) çok iddialı açıklamalar yapmış ama sonunda mahcup çıkan hep kendisi olmuştu.

İlker Başbuğ, bu gibi konularda kendinde “hata” yapma hakkı görebilir.

Ancak, Genel Kurmay Başkanlığı makamının böyle bir “hata” yı kaldırma lüksü yoktur.

Çünkü yıpranan ve itibar kaybeden; İlker Paşa değil, Genel Kurmay Başkanlığı makamıdır.

Böyle durumlarda, kendini ve kurumunu “açığa düşürmek” tense, ilgiliyi “açığa almak” en sağlıklı yöntemdir.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi