Sizin oralarda havalar nasıl?
Bizim buralar karlı boralı...
Çekilmez amma çekiyoruz mecburiyetten...
Yargı fırtınası mı desem, yargıçlar tufanı mı, bilemiyorum...
Geçmişte de bazı şikâyetlerim olmuştu yargıdan, yargıçlardan...
Amma bu sefer dehşetten daha beter...
60 yıl üst üste yazmışım:
Adalet felç oldu yürür değnekle.
Felçli olsa da ortada bir adalete benzer şey vardı o zaman...
Şimdi adaletin A’sı bile kalmadı... Yine de kavgasını yapıyor hukukçu bildiklerimiz...
Adaleti gelin ettik dul çıktı...
Gözleri bağlı, eli terazili adalet sembolü acaba istismardan ne zaman kurtulacak?
Ölürsen de hak yedirme hak yeme
Ak-a kara, karaya da ak deme
Adaletten ayrılırsa mahkeme
Bir hakime bir de kanuna tükür...
Aslında zahmet etmeseniz daha iyi olur... Kayırmacı, doyurmacı, ayırmacı, buyurmacı hukukçularımız gece-gündüz birbirlerini yiyorlar... Kimisi ideoloji yamyamı, kimisi mezhepçi soytarı...
Koydunuzsa bulunuz adalet denilen güzelliği...
Nerede kaybettik? Bilemiyoruz...
Şemdinli’de mi, Erzincan’da mı, Yassıada’da mı, Ergenekon bataklığında mı, siyaset dehlizlerinde mi, adliye saraylarında mı?
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hakim bey...
Gecikme yine mazur görülebilir... Adaletin ırzına geçilirse o zaman endişeye kapılmamak insanlık değildir... Adalet hanıma silahlı tecavüz az mı yapıldı?
Biraz da siyasi sahaya inelim...
Sayın Deniz Baykal, “CHP iktidar olduğunda darbeden korkmayın” buyuruyor... Yani hırsızı mahalleye bekçi yaparsanız hırsızlık kalmaz demek...
Zaten CHP’nin varlığı darbe üstü darbe demektir... İktidar olması ise hayale bile sığmaz...
Danıştay’ın 55 kararından 51’i hükümet aleyhine imiş... Maşallah adalet buna denir işte...
Sayın Başbakan Erdoğan, “Yılmaz Güney’e kulak verilseydi şimdi farklı bir yerdeydik” diyor, sanatçıları yağlama toplantısında...
Evet doğru söylüyor... Yılmaz Güney’e kulak verilseydi, yüzlerce hakim katlederdik... Yılmaz Güney Yumurtalık hakimini katlettiği için, “Oh ne güzel oldu” demiştir herhalde Başbakan...
‘Türk Solu’ dergisi partileşiyormuş... Partinin adı “Atatürkçü Parti” olacakmış...
Alın size bir de solcu Atatürk...
Diğer taraftan Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üyeleri Alpaslan Işıklı ve Suay Karaman (biri Alevi kökenli, diğerini bilmiyorum) Ergenekon savcılarına, “Atatürk’e hakaretten” dava açmışlar...
Bu mantıkla Atatürk Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) yanlısıydı diyebilecek miyiz?
Ergenekon yandaşları galiba dünyanın en akıllısı kendilerini sayıyorlar... Yahu Ergenekon davasıyla Atatürk’ü irtibatlandırmak için aptal olma lüzumunu ben anlamadım da...
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti, Aydın Doğan’a bir ödül ikram etmiş...
Gerekçesini bilemeyiz... Ödülü kendilerinin istediklerine verirler...
Aydın Doğan medyasında çalışan kim varsa hepsini toplamış, beraberinde Trabzon’a götürmüş... Herhalde, “gözünüzle görün benim ne büyük adam olduğumu” demiş... Yoksa başyazarından boşyazarına desteleyip götürecek ne vardı?
Bir medhiye yarışı başlamış ki sormayın...
Şimdi de bir jüri teşekkül ettirseler de en fazla yağlama yapan yazar kimdir, ödüllendirseler tadından yenmez...
İki günlük gezi hakkında bir makale yazan ve bu makalede 14 kez “Aydın Doğan” ismini zikreden hergelenin kim olduğunu bilmenizi istedim.
Buyurun size bir SEVİYE onursalı...
Çukurun deliklisi...
=======================
Dış mekânda fırtına var, iç mekânda hava hoş
Daldır daldır çek yukarı, kuyu susuz kova boş
Öyle bir raddeye geldik ölüm-kalım arası
Civcivler nereye gitti, kuş yaralı yuva boş...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.