ABD gündemi
Türkiye’de anayasa değişikliği hazırlıkları beraberindeki tartışmalarla gündeme otururken bu cenahta da iki önemli siyasi gelişme olmakta. ABD Başkanı Obama başkanlık koltuğuna oturduğu bir seneden beri dile getirdiği sağlık yasasını o da sonunda bu hafta geçirebildi. Amerika bu reform paketini yaklaşık kırk senedir gündeme taşımaya çalışmış ancak başaramamıştı. Sonunda geçtiğimiz Pazar günü Kongre konuyu ele aldı ve Demokratların zaferiyle sonuçlanan bir oylamayla 212 red oyuna karşı 219 kabul oyuyla sağlık reformu geçirildi. Bu, Demokrat Parti’nin bir zaferi olsa da otuz dört Demokrat’ın Cumhuriyetçiler’in tarafına geçmiş olması da ilginçtir. Buna rağmen plan sıkıntısızca Temsilciler Meclisi’nden çıkarılmış oldu. Obama başkanlık koltuğuna oturduğunda evrensel sağlık reformundan bahsederek güven oyunu artırmıştı. Geçtiğimiz bir sene zarfında planın başlanan noktadan çok daha farklı bir noktaya geldiği, önceleri içeriğinin kim olursa olsun bu topraklarda yaşayan bütün vatandaşların diledikleri zaman diledikleri seviyede sağlık hizmetine hak kazanmış olmaları şeklinde anlaşılırken daha sonradan modifikasyondan geçirilerek sadece otuz iki milyon Amerikalı vatandaşı kapsayacağı ortaya çıkmıştır. Bu da tabii bu kanuna bel bağlayan milyonlarca orta sınıf, alt-orta sınıf ve fakirlik çizgisi altında yaşayan kitlelerin Obama’ya karşı bir tavır almalarına sebep oldu. Bu zorlu reform paketinin geçmesiyle ilgili gelişen anti Obama kampanyasının en başını Çay Partisi adı verilen hareket çekiyor. Amerikan tarihinde Boston Çay Partisi olarak geçen protestolu günlerde Ana vatan İngiltere’den uygulanan vergilere karşı halk ayaklanmış, eğer temsil hakkı verilmiyorsa o zaman vergi toplama hakkını da kimse taşıyamaz diyerek sisteme direnmişlerdi. Bugün de benzer bir şekilde Obama’nın sağlık reformunun altında bariz bir vergi artırma planının olmasını eleştirmekteler.
Bu kapsamlı planın eleştiri oklarının hedefi haline gelmesinin bir diğer sebebi de Cumhuriyetçilerin iddialarına dayanarak Demokratların bu plan çerçevesinde kürtajı legalleştiriyor olmaları. Buna göre kürtaj yapımını sağlayan kurum ve kuruluşlar devletten resmen maddi yardım alabilecekler. Obama planıyla hiçbir yere varılamayacağını düşünenler ondört eyalette bu geçen kanunun iptali için lokal mahkemelere başvurdular.
Obama yönetiminin son zamanlarda başını ağrıtan konu da Amerika-İsrail ilişkileri. Obama bu ülkeyle ilişkilerini daha geniş bir Ortadoğu perspektifine oturttu. Bu da hem pozisyonunu hem de söylemini değiştirmesine vesile oldu. Sonuçta İsrail’in Filistin’in başkenti olacak bölgeye yerleşkeler inşa etmeye devam ediyor olması da iki ülke arasındaki gerginliği bu günlerde had safhaya çıkarttı. Önümüzdeki günlerde bu iki konuda ABD’yi yine sürprizler bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.