Yargı da Hesap Verecek
Danıştay Başkanlar Kurulu'nun 3.5 saat süren toplantısının ardından Birden, Başkanlar Kurulu üyeleri ile düzenlediği basın toplantısında, tam bağımsız bir yargının tesisi için görüş ve önerilerini milletle paylaşmaktan geri durmayacaklarını belirtmiş.(*)
Üslubuna bakarsanız öyle bir hava veriyor ki, sanki ortam 12 Eylül, açıklama yapmak çok tehlikeli, ama o vatansever başkan her türlü tehlikeyi göze alarak tam bağımsız bir yargının tesisi için görüş ve önerilerini milletle paylaşmaktan geri durmuyor.
Öyle kahramandırlar (!) mazilerini de biliriz. 12 Eylül’de Darbeci Evren’in karşısında ayakta hazırolda duruşlarını biliriz. 28 Şubatta brifing alırken duruşlarını da biliriz. Bu günlerde Orgeneral İlker Başbuğ gazetelerde manşetten “yargıyı etkilemesi gündeme gelen” beyanatlar veriyor, neasıl bir sükutla cevap vererek yargıyı savunurlar, onu da biliriz.
Kim oluyor ki bu siyasetçiler (!), kıpırdamadan aynı saygın duruşu onlara da göstersinler?
Evet, o yüzden “her türlü tehlikeyi göze alarak tam bağımsız bir yargının tesisi için görüş ve önerilerini milletle paylaşmaktan geri durmazlar.”
Peki, durmamış da ne demiş bir bakalım:
“Sadece bugünün değil, gelecek nesillerin hukukunu da etkileyecek söz konusu Anayasa değişikliği hazırlanış yöntemi ve zamanlaması itibarıyla toplumsal uzlaşı ve beklentiler karşılanmamakta, yargı bağımsızlığını mevcut durumdan daha geriye götürmektedir.''
Taslak nasıl olur da “yargı bağımsızlığını mevcut durumdan daha geriye götürür” onu belki bilemeyiz, ama “Anayasa değişikliğinin hazırlanış yöntemi ve zamanlaması itibarıyla toplumsal uzlaşı ve beklentiler karşılanmamakta” özüne “bir dakika” diyebiliriz.
Ne olmuş yöntemine?
AKP’den başka kimse yokmuş.
Peki bu kimin ayıbı? Ya da eksikliği? Olsunlar efendim. Olmayın diyen mi var. Beyefendilerin ayağına kadar gidiliyor ama onlar işin gırgırında.
CHP “siz yapamazsınız” diyor. “Sizin yaptığınız her şeye karşıyız” diyor. Neden? “Laiklik düşmanısınız!” Yani adam yerine koymuyor milletin temsilcilerini.
Ya MHP?
O da “siyasi rekabet” için tabanına zıt politikalar peşinde. Bahane de şahane: “Seçimden sonraya kalsın.”
İyi ama ne değişecek?
“Belki AKP kapatılabilir. Meydan bize kalabilir.”
“Niye, öyle bir durum mu var?”
Evet, var. Bunu Ankara kulisleri hissediyormuş. Başsavcı da “hissederler” demişti değil mi?
Öyleyse Başkan Birden’in açıklamalarında geçen “zamanlaması itibarıyla toplumsal uzlaşı ve beklentiler karşılanmamakta” sözü boşlukta kalır. Tam aksine tam zamanıdır. AKP kapansa zil çalıp oynayarak bayram edecekleri belli değil mi?
Mutabakat siyaseten yoktur ama onun dışında halkta vardır. Aydınlarda, yazar - çizerlerde vardır. Azgın bürokrasi hariç her yerde vardır. Siyasetin yetkilerini gasp eden onlar da elbette istemezler. Onlar zaten halka hep tepeden bakmışlar ve gerçek demokrasiyi içlerine asla sindirememişlerdir.
Danıştay Başkanı Birden: “Anayasa Paketi resmi olarak tarafımıza iletilmedi” diyor. Öyleyse ayıp etmişler. Ama bildiğimiz kadarıyla yargı reformu için her yeri dolaştılardı bilgilendirmek adına ve görüş istemişlerdi. Onları nasıl atlamışlar hayret!
Birden “Bizim tekliflerimiz önemsenmemiş, dikkate alınmamıştır” diyor. Hani görüşünüz alınmamıştı? Sonra her alınan görüş dikkate alınırsa çelişkiden geçilmez. Çünkü birbirine zıt teklifler de var. Sonuçta sorumluluk onların boynundadır. O yüzden son karar onlara kalmış.
İşte dikkate alınmayan bir görüşleri: “Anayasa Mahkemesinin oluşumu, seçilme şekli var olan sistemi aratır şekildedir.”
Hoppalaaa!
Her görüşünüz böyleyse, elbette dikkate alınmaz!
Ya şuna ne dersiniz? Ağzınızdaki baklayı çıkarmışınız nihayet: “Siyasi parti kapatma konusundaki düzenleme kuvvetler ayrılığına aykırıdır.”
Aslında demek istediği “kuvvetler ayrılığına” değil “kuvvetler krallığına aykırıdır.” Ama öyle de denmiyor işte! Kör kötürüm de olsa bir demokrasi var yani.
Olur bayım, bir kişi Googul’dan bir sürü yalan dolan roman haber indirsin, bir gurup da onaylasın. Ülkede her iki kişiden birisinin oy verdiği iktidardaki parti kapansın. Ne aliyyül âlâ iş değil mi? Sevsinler sizin “kuvvetler ayrılığınızı”.
Şu sözlere bakın bir: “Yargı yargılama hakkını milletten alıyor. Yargıç zaten vicdanen hesap veren kişidir.” İyi de bunun müeyyidesi, yaptırıcı gücü nedir? Kötü örnekler yığınla var, peki bu suç işleyen yargıçlar vicdansız mı? Onun da çocuğuna bir sille vurun, içi sızlayarak gözyaşı döker. Demek vicdanı var, ama sadece vicdan yetmiyor işte. İlle de hesap verecek.
“Yargı parlamentoya hesap verdiği zaman tam, vermediği zaman eksiktir demek olmaz.”
Kusura bakmayın, herkes hesap vermeli. Siyaset millete hesap veriyor. Yargı da vermeli. Yoksa kendini “tanrı” sanır.
Bizim inancımızda şimdi sadece “Allah”a hesap sorulmaz. Ondan başka herkes mes’uldür. Mes’ul, yani sorumlu, yani hesap verendir.
Yargı da hesap verecek. Bundan kaçış yok.
Bundan kaçış, zulmün başladığı noktadır. Bundan kaçış istemek, zulüm istemekten başka bir şey değildir.
(*)https://www.habervaktim.com/haber/113440/danistaydan_beklenen_aciklama.html
www.cemalnar.com