Saygı duruşu
-Meclis'te grubu bulunan ve bulunmayan siyasi partilerin değerli temsilcileri, "anayasa değişikliği paketi içindeki teklifler hakkında mutabakat sağlanması toplantısı"nın yapılabilirliği hakkında düzenlediğimiz "ön görüşmeler ve usul hakkında teklif ve itirazlar komisyonu" toplantısına hoş geldiniz, gündeme geçiyorum.
-Geçemezsiniz efendim, önce saygı duruşu yapalım, saygı duruşu konusunda toplumsal ve siyasî mutabakat sağlayamayacaksak, anayasa konusuna nasıl geçebiliriz?
-Haklısınız sayın üye; efendim saygı duruşu için hepinizi ayağa kalkmaya davet ediyorum!
-Buna da ben itiraz ediyorum; bu konuda partimizin görüşü alınmadan, sanki bir konsensüs varmış gibi hemen saygı duruşu yaptıramazsınız; bunun böyle olacağını biz biliyorduk zaten, genel başkan da söylemişti; gidin ama bu toplantıdan bir şey çıkmaz, çay kahve içer gelirsiniz demişti...
-Öyleyse size soruyorum efendim; saygı duruşu yapalım mı, yapmayalım mı; sizin yaklaşımınız nedir?
-Bakınız, öyle bir edâ ile soruyorsunuz ki, sanki biz saygı duruşuna karşıymışız gibi bir mânâ çıkıyor; bizi töhmet altında bırakamazsınız bay başkan. Kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Bu durumda bizim saygı duruşu hakkında olumlu veya olumsuz görüş bildirmemiz anlamını kaybediyor; hep böyle yapıyorsunuz zaten; bize bir şey dikte etmeye kalkışıyorsunuz. Kimsiniz siz, kilonuz kaça? Bizi ipotek altına alamazsınız. Kınıyorum ve toplantıyı terk ederek sizi müflis planlarınızla baş başa bırakıyorum. Zaten çoğunuz şişmansınız!
-Hop hop; bana kimse şişman diyemez; toplu denilebilir çok çok. Sen de terbiye özürlüsün o zaman!
-Bırak gitsin be sayın başkan, saygı duruşuna karşı çıkan adamın usul hakkında ne fikri olur ki zaten? Biz saygı duruşumuzu yapalım, medenî icaptır. İtiraz eden varsa, saygı duruşundan sonra dinleriz.
-Öyle şey olur mu yav; ne diyon sen gardaşım? Seninkisi, kanun çıktıktan sonra CHP'nin AYM'ye koşmasını hatırlatıyor bana; burada hepimiz saygı duruşuna taraftarız ama sırf bu yaklaşımı protesto için ben de partim adına toplantıyı terk etmek zorundayım. Hemen basın toplantısı yapacağım vekomisyon rezaletini açıklayacağım şimdi: Flaş flaş!..
-Sayın başkan, ben konuya farklı bir açılım getirebilir miyim? Evvela saygı kelimesi ve saygı duruşu kavramı etrafında bir müzakere açılmasını talep ediyorum; bu çok anlamlı olur bence!
-Uzatıyoruz başkan, işimiz gücümüz var, yapalım bir saygı duruşu bitsin; sadede gelelim, bu memlekette ilk saygı duruşu yapan biz değiliz ki, nakliyeciler kooperatifinde bile saygı duruşu yapılıyor. Kalkın ayağa beyler!
-Durun; benim kavramsal müzakere teklifim ne oluyor? Daha ilk adımda kavram analizini hafife alırsanız bir yere varamazsınız...
-Değerli arkadaşlar, o zaman şöyle yapalım: "Anayasa değişikliği paketi içindeki teklifler hakkında mutabakat sağlanması toplantısı"nın yapılabilirliği hakkında düzenlediğimiz "ön görüşmeler ve usul hakkında teklif ve itirazlar toplantısı"nın müzakere şartlarını tespit için aramızdan bir komisyon kuralım; gelecek ay komisyonun vereceği karara göre...
-Komisyonun komisyonu mu olur başkan? İpe un seriyorsunuz; sizin maksadınız anayasayı değiştirmek değil, ortalığı karıştırmak. Anayasalar böyle değişmez beyler, küüt diye değiştirilir, sonra müzakere edilir. Netekim hep öyle olmamış mıdır? Şunu kabul edelim, içimizde "uzlaşacağıma kötü yola düşerim daha iyi" diye düşünenler oldukça işimiz zor. Hadi bana müsaade!