Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Çamaşırcı Hatunlar Mantığıyla Yapılan Siyaset

Çamaşırcı Hatunlar Mantığıyla Yapılan Siyaset

İktidardaki siyasetçinin her zaman söyleyeceği bir şey vardır. Muhalefet gibi sırt üstü yatamayacağı için hizmetleri adına konuşur. Bizdeki muhalefet ise dünyanın herhangi bir ülkesinde görülmeyen en kıyak muhalefettir. “Ekmek elden su gölden hesabı.”
Bu nedenle muhalefette olmak sevilen bir iştir. Çamaşırcı hatunlar gibi kuru gürültü çıkarıp, ortalığı toz dumana çevirirler, anlatım güçleri olmadığı için mutlaka söver ve hakaret ederler, karşısındaki insanlar da onların seviyesine inmek istemediği için susar ve bu suskunluğu da kendileri adına bir başarı sayıp keyiflerine bakarlar.
Genç nesiller için çamaşırcı hatunlardan söz edeyim. Eskiden pek çok kasaba ve köyde, genel kullanımlı çamaşırhaneler vardı. Haftanın belli günlerinde birkaç aile bir araya gelerek buralarda çamaşırlarını yıkardı. Çamaşır yıkayamayacak durumda olanlar veya varlıklı aileler için de ücret karşılığı çamaşırcı hatunlar tutulur, onlara çamaşır yıkardı.
İşte bu çamaşırcı hatunların olduğu her çamaşır yıkama nöbetinde, mutlaka bir ton kavga çıkardı. Çünkü çamaşırcı kadınların hiçbir şey umurlarında değildi. Mesela birisinin iç ya da dış çamaşırına sırf kavga çıksın diye laf ederlerdi, lafı kaldıramayanlar da karşılık verir ve kıyamet kopardı. Bundan sonrasını ne ben yazayım ne siz okuyun.
Mevcut siyasi çekişmeleri izlerken hep o çamaşırcı hatunlar gelir aklıma. Liderlerden birisi bir laf eder, malum kanallar bu lafın karşı tarafça yanlış anlaşılması için ne gerekiyorsa yapar ve hiçbir şey olmamış gibi aradan çekilir. Ondan sonra başlar kavgayı seyretmeye.
Çamaşırcı hatunlarda da öyleydi. Hangi kadın hangi kadından öç almak istiyorsa, ilk davranan kişi, çamaşırcı hatunlardan birinin yanına yaklaşır, duyulmayacak şekilde çamaşırı işaret ederek; “Şuna yüklen, akşama bana gel” der ve masumca bir kenara çekilirdi.
Günümüzde bu oyuna en çok muhalefet düşmektedir. Hem de kendilerine dost olan televizyonlar sayesinde. Dost derken, “insani dostluktan” değil, “menfaat birliğinden” söz ediyorum. Biliyorsunuz menfaat birliği, malı bölüşünceye kadardır. Mal paylaşılınca; “Öküz öldü ortaklık bitti” denilir ve başka ortaklıklara bakılır.
Mevcut muhalefete bakarsanız, memlekette hiçbir şey iyi gitmiyor. İktidara bakarsanız, ülkede hizmetten hizmete koşuluyor. Muhalefet liderlerinin etrafı; iktidarın yapıp ettiklerini görmemeleri yahut halkın iktidara ve muhalefete nasıl baktığını bilmemeleri için, çepçevre sarılmış durumda. Çevresindekiler ne gösterirse liderler de onu görmekteler.
Hal böyle olunca kulaklarının dibinden, gözlerinin önünden ayrılmayan ve neredeyse her nefes alışverişlerinde hemen mutlaka muhalefet edecekleri birtakım malzemeler bulan çevredeki etkin kişiler, liderlerinin ne kadar güçlü olduklarını ispatlamak için var güçleriyle kavgaya, kargaşaya neden olmayı siyaset sanmaktalar. İlgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, kanıtlı kanıtsız, ne varsa hepsini fısıldar, sonra da at yarışı seyreder gibi kavgayı izlerler.
Mesela; “Neden belli aralıklarla liderler bir araya gelerek insan gibi oturup konuşmaz ve hep kavga ederler. Sürekli televizyonların çamaşırcı hatunlar mantığıyla sunduğu haberlere cevap vererek memleket meselelerini halleder gözükürler?”
Bunların etrafında hiç şöyle aklı başında birileri çıkıp da; “Yahu madem hepiniz bu ülke için bir şeyler yapmak istiyorsunuz, herkes bu ülkenin iyi yönetilmesinden yana, o zaman neden diyalog kurmuyorsunuz” demez mi?
Neyse bu söylediklerim işin insanca ve güzel tarafı. Türkiye bu fotoğrafa hasret. İktidar bu adımı her fırsatta atmakta fakat muhalefetin gözünü kin ve öfke bürüdüğü için hiçbir şey göremez durumda. Oysa bu ülkenin siyasi tarihi, kendisini vazgeçilmez zanneden siyasetçilerle doludur. Hepsi de sadece kötü örneklerde ve kötü zamanlarda hatırlanırlar.
Muhalefet liderleri ve ileri gelenleri; çamaşırcı hatunlara ve onların kulaklarına fısıldayanları bir kenara bırakıp, adam gibi muhalefet ederek diyalogdan yana olmalılar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi