Tek devlet olabilecek miyiz?
Türkiye’de kuvvetler ayrılığı mı var, yoksa devletler ayrılığı mı?
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Türkiye tereddütsüz tek devletti. Karar mekanizmaları ikiliğe müsade etmeyecek şekilde oluşturulmuştu. Fakat bu totaliter bir devletti. Cumhurbaşkanının yukarıdan aşağıya her şeyi belirlediği bir devlet. Seçim gerekiyorsa, seçimi o yapıyor, tayin gerekiyorsa, tayini de. Üstüne üstlük, halka hesap vermesini gerektirecek bir seçim sistemi de yok!
Celal Bayar İsmet Paşa’nın yerine başbakan yapıldıktan sonra Atatürk ona, “askeriyeye karışma, tayinleri ben yaparım. Valileri tayin etmek benim işim. Hariciye de bana ait” mealinde bir şeyler söyler ve “bundan sonrasını ne yaparsan yap!” gibisinden sözü bağlar.
Türkiye tek parti döneminde böyle yönetilmiştir. Çoğulculuğa, kuvvetler ayrılığına cevaz verilmesi asla sözkonusu değildir. Cumhuriyetin ilk döneminde sivil toplum yoktur, sivil toplum kuruluşlarına izin verilmemiştir. Ancak İkinci Dünya savaşının akıbeti belli olduktan sonra, Türkiye dış dünyanın baskısıyla çok partililiğe, sivil toplum kuruluşlarına izin vermek zorunda kalmıştır. Böylece bazılarına göre Cumhuriyetin altın devri bitmiştir! 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi, Türkiye’de devlet ikiliğini zorunlu kılmıştır.
Anayasa değişmemiştir. Mevzuat büyük ölçüde sabittir. Bu DP’nin elini güçlendirmektedir ama, müthiş bir bürokratik direniş vardır. Bu direniş, 1960 darbesine zemin hazırlamıştır. 1960 darbesinden sonra ise, kuvvetler ayrılığı adı altında devletler ayrılığı uygulamasına geçilmiştir. 1960 Anayasası, seçilmiş iktidarları kısıtlayan, millet hakimiyetini Meclis’ten başka organların kullanımına açan bir yapı oluşturmuştur. 1980 darbesinden sonra bu tahkim edilmiştir.
Böylece, hükümet ve devlet ayrı şeyler miş gibi anlaşılmaya başlanmıştır. Bazı hükümet yetkilileri, bazı uygulamalarını “bu devlet siyasetidir” şeklinde savunmak zorunda kalmışlardır. Devlet siyaseti ile hükümet siyaseti farklı olabilir mi? Türkiye’de olabileceği kanaati yayılmışsa bunun sebebi ne olabilir?
Hükümet bir ülkenin, devletin idaresidir. Hükümet böyle bakılırsa, devlet anlamına gelir. Fakat Türkiye’de iki başlılık cari olduğu için, hükümetle devlet olabildiğince ayrılmıştır.
Şimdi Anayasa değişikliği gündemde.
Bu değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia eden muhalif siyasiler var.
Elbette bu bir saçmalık. Anayasa değişikliğinin Anayasa’ya uygunluğu düşünülemez.
Güya bu siyasiler, Anayasa’nın başlangıç kısmında bulunan değişmez ilkelere aykırı değişiklik demek istiyorlarmış!
Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri bellidir. Yapılacak değişikliklerin bunlara aykırı olacağı yorum meselesidir. Elbette değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler ideolojik yapının tahkimine yaramaktadır. Bu ideolojik yapı, sadece bu maddelerle tahkim edilmemiştir elbette, ideolojinin has kurumlarıyla da tahkim edilmiştir ve has kurumlar da aynı şekilde tahkim edilmiştir.
Türkiye’de Başbakan yargılanır, Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları yargılanamaz!
Yani, seçilmiş hükümet yargıya teslim edilebilir, tayinen gelmiş üniformalı devlet, asla!
Bu Türkiye’de iki devletin sembolik göstergelerindendir.
Genelkurmay başkanı neden kendisinden “devlet adamı” olarak söz ediyor? Neden başbakan gibi konuşuyorsa, neden başbakan gibi bazı tavırlar sergiliyorsa, işte ondan kendini devlet adamı gibi görüyor.
Üniformalı devlet, ideolojik devlet, derin veya çekirdek devlet… bin türlü koruma zırhına bürünmüştür. Sivil devlet ise, her türlü denetleme, kontrol ve yargılamaya açıktır; üstüne üstlük seçmene hesap verir. Yani, üniformalı devlet sivil devlete faiktir, üstündür.
Yeni Anayasa değişiklikleri en azından bu faikiyeti ortadan kaldırırsa, doğru bir yola gireriz. Türkiye’nin tek devlet olması yolunda ciddi adım atarız. Yoksa bu ikili devlet yapısı sürer, her biri diğerinin aleyhine, içeriden veya dışarıdan her zaman sevk edilebilir ve bu çatışma Türkiye’nin geleceğini karartır, bugüne kadar olduğu gibi…
CHP Başkanı, neden referandum sonuçlarının dahi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebileceğini iddia ediyor?
Halk iradesi, üniformalı (cübbe dahil) devlete müdahale edemez! Asıl devlet, derin devlet oylanamaz da ondan!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.