23 Nisan anayasa şenliği
Bu sene 23 Nisan’ın farklı bir anlamı var.
“Milli Egemenlik” bayramını kutlamaya kutluyoruz da, “Egemenlik” millette değil ki...
Egemenlik gasbedilmiş.. Bize sadece bayramı kalmış..
Cumhuriyet, “çoğunlukçu” bir siyaset anlayışının adıdır. Bu çoğunluk da “ulusal çoğunluk”u ifade eder.
Çoğunluk, hem oy olarak, hem de inanç, kültürel kimlik, tarih, gelenek olarak CHP’nin değil. Ama CHP hem isim, hem de uygulama olarak bu hakkı tek başına elinde bulunduruyor.
Cumhuriyetin mahkemesi, millet adına karar verir ama, adına karar verdiği “millet”in siyasi iradesini, onun alamet-i farikası (onu başka milletlerden ayıran), ana, belirleyici, temel özelliğini pek ciddiye almaz.
“Cumhuriyet savcısı” derken, pratikte ne anlaşılıyorsa, “Cumhuriyet Halk Partisi” derken, “Cumhuriyet” orada aynı anlama geliyor.
Bu cumhuriyet nev-i şahsına münhasır bir cumhuriyettir ve bunun adı da “Atatürk Cumhuriyeti”dir.
“Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir” sözü sadece bir kandırmacadan ibaret. Ne laiktir, ne demokratik, ne sosyal ve ne de bir hukuk devleti..
İmamların devlet memuru olduğu, zorunlu din dersleri olan ve dinin tanımının devlet tarafından yapıldığı bir laiklik mi olurmuş? Ya da hangi demokrasi bu? Kaba bir cumhuriyetçi anlayış bile yok ortada henüz.. Mutlu bir azınlığın elinde, darbeci elitlerin derin müdahalesi ile yönetilegelen bir cumhuriyet sosyal devlet olabilir mi? Hukuk devleti demeyin sakın bana.. Güldürmeyin insanı.. Hangi hukuk?! Basit bir kanun devleti bile olamadık hâlâ..
Neyse, iyi oluyor iyi.. Bu süreçte yaşananlar her şeyi açıklamaya yeter. Bu süreçte yaşananlar bile başlı başına bir kazanım.. Maskeler iniyor ve kimin kim olduğu ortaya çıkıyor..
Bunlar “Atatürkçülük” konusunda bile samimi değiller..
Şu anayasa tartışması sürecinde kim hangi konuda ne diyor, nerede duruyor, iyi takip etmek gerek.
DSP oylamaya katılmayacakmış. “Milli iradeyi boykot” kararı alıyorlar.. Parlamento çalışmasını boykot etmek ne anlama gelir?. Hani girseler, grup kararı alamayacaklar ya, bazı üyeler vicdanına, ahlakına, aklına ihanet etmeyecek ve anayasaya destek olacak korkusu ile ne hallere düşüyorlar.. Bırakın Meclis iradesine güvenmeyi, kendi üyesinin iradesine güvenmeyen, saygı duymayan bir siyasi zihniyet...
Topu taca atıyorlar. Genel Kurul çalışmalarına katılacaklar, ama oylamaya katılmayacaklar. Bu da “Demokratik Sol”cu kafası..
MHP ne yapacak göreceğiz. BDP’yi de... CHP bu süreci engellemek için elinden ne gelirse onu yapacak. Taktik savaşları verecek. Ergenekon’un avukatlığına soyunacak..
CHP bu işin referanduma gitmesinden de korkuyor.. Ya millet büyük bir çoğunlukla evet derse, o zaman AYM ve CHP nasıl direnecek!. CHP AYM’den geri döndürmek istiyor, ama bu CHP’nin “son tango”su olur. AYM için de toplum vicdanında silinmez bir hatıra olarak kalır bu karar.. Böyle bir durumda, seçimlerin sonucu şimdiden belli.
CHP için kaçacak bir yer yok. MHP ve Bahçeli için de bu işin sonu siyasi anlamda hiç de iyi olmayacak.
Ergenekoncular için ise bundan sonrasını kestirmek pek de kolay değil.
Samsun’da yaşananlar, Yıldız’a saldırı, bazı başka gelişmelerle bu durum siyasi bir hesaplaşmaya dönebilir.
Anayasa tartışmaları, Milli Egemenlik Bayramı ile kesintiye uğrayacak. Ardından kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Birileri azınlıkçı bir cumhuriyet, halksız bir demokrasi istiyor. Darbecilerin avukatlığına soyunuyor.. Bugün bunu artık açıkça görebiliyoruz. Herkes görüyor.. Ve herkes AK Parti olsa da, olmasa da bu süreçten geri dönüş olmayacağını da görüyor, biliyor.. Muhalefet boş bir çırpınış içinde.. Ve direndikçe toplum bu işin daha çok farkına varıyor.. Bir bakıma direnerek kendilerini tüketiyorlar..
Anayasa değişikliği tartışmaları, toplumsal hafızanın canlanması, gerçeklerin görülmesi, kimin aslında kimin sesi olduğunun anlaşılması için eşsiz bir fırsat..
Merak ediyorum, birileri bugüne kadar söylediklerinden daha fazla ne söyleyecek?. Ne yapacaklar?
Birileri, bu 23 Nisan’ı nasıl kutlayacak!
Hani parlamentonun saygınlığını ayaklar altına alıp, AYM ile gölgeleyerek nereye varacaklarını sanıyorlar?.
Dışarıdan bakıldığında görünen manzaranın farkındalar mı?
Yarın bu olayları çocuklarına nasıl açıklayacaklar?.
Bugün yaşananlar birilerinin tarihinde, alınlarında kara bir leke olarak kalacak..
İyi, durmak yok, yola devam. Herkes kendi amel defterine kendi işlerini yazmaya devam etsin.
Sonunda, herkesin bir hesabı olsa da, bütün hesapların üzerinde hesabı olan bir hesap sahibi vardır ve O’nun dediği olacak.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.