Buzu çatlatırken Türkiye’yi çatlatmak!
Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan soykırımın tanınması noktasında ilerleme kaydettiklerini ve Türk aydınlarının bile bunu tanımaya amade ve yakın durduğunu ifade etmiş. Nalbandyan son iki yıl zarfında soykırıma yönelik ilginin eskiye nazaran daha da arttığını savunmuş ve tezini şöyle gerekçelendirmiş: “Türk entelektüellerinin Aralık 2008’de Ermeni ulusundan özür dileme girişimini biliyor musunuz? 35 bin kadar Türk onların çağrısına uyarak bizden özür diledi. İlk defa İstanbul’un merkezinde (Taksim) bir anma toplantısı gerçekleştirildi. Türkiye’de buz çatladı...” Demek ki Taksim’deki Ermeni yanlısı nümayiş için buzun çatladığı nokta ve momentum hükmüne varıyor. Cengiz Çandar bunu biraz değişik ifade etmiştir: Buna göre, Türkiye’de milli ve ulusal refleksler zayıflamış ve gevşemiştir. Dolayısıyla Ermeni tehcirinin yüzüncü yılına doğru zaten malum yükselmekte olan Ermeni avazları ve kampanyaları karşısında durduk yerde meselenin bir diğer tarafını da biz kurcalayarak güncel olan katliamları ötelerken tarihi olanı da güncelledik. Bravo aydınlarımıza. Zira bu aydınlar Servet-i fünun aydınları gibidir ve gündemlerinde ve sadaklarında sadece Türkiye’ye ve Türk milletine zarar verecek zehirli okları vardır. Bizim gerçeklerimizin dışında dünyanın bütün gerçekleriyle ilgilenirler. Böyle dostlarımız varken bize düşman lazım değildir. Korku ve endişemiz şudur ki, bu gibi naşiz ve ahenk dışı ve akort dışı sesler bir gün aklı selimi bastırabilir ve sessiz çoğunluğu kendisine alet edebilir. Çünkü üzerini sürdükçe mesele kabuk tutacak ve büyüyecektir. Bu anlamda korkumuz Nalbandyan’ın sevinçle işaret ettiği hususun yani buzun çatlamasının bir gün ülkenin de çatlamasına neden olması ihtimalidir. Maazallah. İşte bu bizi bi karar eder. Biz tuğla üstüne tuğla koymaya çalışırken birileri de örülmüş tuğlaları yerinden sökmeye gayret ediyor. Nedeni, ABD’nin kuramadığı yeni dünya düzenini onun namına hayata geçirme gayretkeşliği ve hayalleridir. ABD’nin kendisinin yapamadığını içimizdeki vekilleri yapmaya çalışıyor.
¥
Buzu çatlatan Ermenilerin, bir sonraki hedefinin gerçekte Türkiye’yi bölmek ve bir kısmını Ermenistan’a ilhak etmek olduğundan şüphe edilemez. Nitekim, Birinci Dünya Savaşı’nın katil çete ve cani örgütlerinden olan Taşnaklar hâlâ isimleriyle yaşıyor ve Türkiye’den de toprak talebinde bulunma cüretini gösteriyorlar. Bugün dolaylı atıflar olsa bile Türkiye’de bir Enver, bir Talat Paşa’nın ve bir Cemal Paşa’nın devamı yoktur. Hatta kanı kaynayan ve yerinde duramayan cevval Müslüman Türk çocukları bile Enver Paşa ile övünecekleri yerde gidiyorlar Che Guevara’ya benzemeye yelteniyorlar. Ne acı! Dünün Che Guevarası peşinde dolananlar şimdi Enver Paşa ve avenesinden hesap soruyorlar. Bize özgü garabet! Tacikistan yamaçlarında ve sırtlarında Ruslara karşı ölüm arayan ve destansı bir mücadele ile dünyasını değiştiren Enver Paşa’nın Che Guevara’dan neyi eksik Allah aşkına? Üstelik peşinde olduğu şey ulvi bir gaye ve Türk ve İslam coğrafyasını ve topluluklarını yeniden bir araya getirmektir.
¥
Cenk Başlamış’ın Milliyet’teki haberine göre, Ermeniler Türkiye’den 100 bin kilometrekare toprak istiyor. Adamların Karabağ’ı yutmaları yetmiyormuş gibi bir de çıkmışlar pervasızca şimdi de Anadolu’dan toprak istiyorlar. Bizim aydınlar aç kurda iltifat edince, tahabbub gösterince yani yaltaklanınca kurt kurtluğunu yapıyor ve Türklerin toprağına ve canına kastediyor. Bugün söyledikleri, dün yaptıklarının ispatıdır. Galiba Taksim’de aydınlarca çatlatılan buz kütlesinden cesaret alan Taşnaklar geçmişte Rusları da arkasına alarak yapamadığını bugünkü konjonktürde yapacağını umuyor. Aydınlarımız eksik olmasın!. Hayinfo Ajansı’nın haberine göre, Erivan’da basın toplantısı düzenleyen parti liderlerinden Kiro Manoyan, Türkiye’den toprak talepleriyle ilgili olarak 10 Ağustos 1920 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması ile dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson’ın 22 Kasım 1920 tarihindeki planına atıfta bulundu.
Hayinfo, söz konusu plan uyarınca Erzurum’un tamamı, Van ve Bitlis’in üçte ikisiyle liman bölgesi dahil Trabzon’un Ermenistan’a verildiğini hatırlatarak, “Bu topraklar 100 bin kilometrekareden fazla bir alanı kapsıyor. Ayrıca Ermenistan’a Karadeniz’e çıkış imkanı sağlıyor” ifadesini kullandı. Manoyan protokollerin imzalanması için Nalbandyan ile kötü polis iyi polis rolü de oynayabilir. Lakin tarihte ve geçmişte yaşanan onca acının ışığında ikili ilişkileri şantaj ve tehdit üzerine kurmak ve bu zeminde yürütmeye kalkışmak ancak sakim bir zihniyete ve kafaya işaret edebilir. Bu kafa ile ne tarihte ne günümüzde ve ne de gelecekte komşuluğa yer yoktur. Uman da hüsrana uğrar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.