Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisi Erdem Büyük…

Bir karikatür Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le yollarını kesiştirdi.

Aslında Başbakan Erdoğan için çizilen akılalmaz karikatürleri düşünürsek sanatsever (!) Büyükerşen için çizilen karikatürün çok masum kaldığını söylemek yanlış olmaz.

Ama sadece eleştiri niteliği taşıyan karikatür, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta paylaşıldığı için adı geçen öğrenciye dava açıldı ve bizim malum (!) yargı, Büyükerşen’i haklı bularak Erdem Büyük isimli öğrenciyi 11 ay hapis cezası ile cezalandırdı.

Yılmaz Büyükerşen’in gerçek yüzünü göstermek isteyen öğrenciler Erdem Büyük isimli arkadaşlarına destek vermek için facebook’ta bir tepki sayfası açtı ve adı geçen karikatürü o sayfada sergiliyor.

Karikatür, geride bıraktığımız belediye seçimleri sırasında çizilmiş ve Büyükerşen’in nasıl bir belediyecilik anlayışıyla hareket ettiğini gözler önüne sermişti.

İşin ilginç tarafı, karikatürde hiçbir hakaret unsuru bulunmamasına rağmen açılan davanın öğrenci aleyhine sonuçlanması ve üst mahkemeye yapılan itirazın da reddedilmesi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştireceğim düşüncesiyle ‘kedi, köpek’ tasvirleri yapan sözde (!) karikatüristlerin yaptığını “eleştiri” sınırları içinde gören yargının rengini de buradan görmek zor olmasa gerek.

Ak Parti yargıyı siyasallaştırıyor diyenlere sanırım bu iyi bir cevap niteliği taşıyor.

Terazisi “Sol’a çeken yargının söz konusu solcular olunca nasıl kararlar verebileceğini daha net görüyoruz.

Erdem Büyük, sadece küçük bir örnek. O bir öğrenci ve belki şimdi başına gelenleri anlamaya çalışıyor. Ancak, yargı reformu denilince ortalığı ayağa kaldıranların, eleştiriye bile tahammülünün olmadığını bu yolla öğreniyoruz.

Yılmaz Büyükerşen’i eleştiren karikatüre böyle bir ceza verilebiliyorsa, Başbakan Erdoğan’a yönelik ağır hakaret içeren karikatürler yüzünden sanırım hapishanelerde yer kalmazdı.

Peki adalet nasıl tecelli edecek?

Erdem Büyük’e açılan dava ve verilen cezayı içine sindiremeyenler şimdilik adaleti yine facebook’ta açtıkları kınama sayfasıyla arıyor.

  Ama Türkiye’nin bu hukuksuzlukların son bulması için ciddi bir sınavdan geçmesi gerekiyor. Aksi taktirde böyle giderse, ‘sol’a yan bakmak bile ‘kodes’le ödüllendirilecek. (!) 

***

Belki de değişimin sancılarıdır bunu zaman gösterecek ancak son günlerde artan terör saldırıları, Türkiye'nin dört bir tarafına gönderilen şehit cenazeleri, tam da böyle bir dönemde başını PKK'nın çektiği terör örgütlerinin maşa olarak kullanıldığını açık olarak gösteriyor.

Birileri bunu baharın gelişine bağlıyor olabilir, ancak görünen manzaranın baharla alakasının bulunmadığını gazetecilerin bile eline geçebilen istihbarat biglilerinin ilgili mercilerce değerlendirilememesinden rahatlıkla anlayabilmek mümkün.

MİT'in ve diğer istihbarat birimlerinin asıl görevlerinin dışında nelerle uğraştıklarını geçtiğiniz hafta detayları ile öğrenmiştik. 

Şimdi Türkiye, kapatılan DTP'nin 'güvercin' kanadından olarak yutturulmaya çalışılan Ahmet Türk'e atılan yumruğun ardından başlayan bu saldırılara bir anlam vermeye çalışıyor.

Cevabı çok açık aslında: Şehit ailesine taziye ziyaretinde bulunan bir Bakan'ı korumak için yüzlerce görevlinin etten duvar örmesi, planın nasıl tuttuğunu gösteriyor.

Ne olursa olsun, Türkiye'nin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çalışmalarda kararlılık sonuna kadar devam etmeli. Aksi taktirde, telafisi imkansız sonuçlar bizi bekliyor.

Acıları paylaşıyoruz, şehitlerimize rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyoruz...

İyi haftalar…