İnsanı insan yapan değerler, maddi değil, manevidir. Manevi değerlerin yok edilmesi, insanlığın yok edilmesi demektir. Tartışmalarımızın, ayrılıklarımızın, dedikodularımızın, kaprislerimizin, bencilliklerimizin, yalanlarımızın, iftiralarımızın temeline baktığımızda, karşımıza asla manevi değerler çıkmaz, maddi sebepler çıkar.
İnsanı insan yapan manevi değerlerin önemli mihenk taşlarından birisi de vakıf kültürümüzdür. Vakıflar haftasının son gününde bu değerlerden söz etmek isterim.
Ecdadımızın miras bıraktığı vakıf abideler, bu toprakları vatan kılan ve tapu senetleri olarak ufuklarımızı süsleyen nazlı birer yadigârdır. Bizim medeniyetimize ait işaret taşlarıdır. Bunlar; külliyedir, imarettir, darüşşifadır, köprüdür, handır, hamamdır, kervansaraydır, çeşmedir, kuş evidir, sadaka taşıdır. Şehre üflenen ruh, ülkeye vaat edilen umuttur.
Şimdi bazı rakamlar vererek, geçmiş iktidarlara göre Başbakan R. Tayyip Erdoğan hükümetinin ülkeye ve insanımıza nasıl sahip çıktığına dair bir tablo sunmak istiyorum.
1996 ve 2002 yılları arasında sadece 46 tarihi vakıf eserin restorasyonu yapılmışken, 2003 ve 2009 yılları arasında her yıl 750 restorasyon rakamına ulaşılmış, toplamda 3484 esere acilen müdahale edilmiş, uzman ellerce restorasyonları yaptırılarak bu ebedi yadigârlar kurtarılmış, bu yıl 750 eserin daha onarımına başlanmış ve bitmek üzereymiş.
Vakıf malını tahrip, bir toplumu tahriptir. Tabii bunu CHP zihniyetlilerin anlaması mümkün değildir. Çünkü adamların zihnindeki düşmanlık, direkt vakıf eserlere ve vakıf kuranlaradır. Nerede iyilik varsa orada CHP zihniyetinin düşmanlığı vardır. İşte örnek.
Vakıf medeniyetini oluşturan ve her biri şiir gibi düşünülerek hazırlanan; vakfiye, hüccet, berat, ferman gibi binlerce belge; depolarda, tozlu arşivlerde ya da başka kurumların elinde; karanlığa, yokluğa ve toza mahkûm edilmişken, manevi ve kültürel değerlerinin yanında her biri antika özelliği taşıyan ve paha biçilemeyen belgeler gün yüzüne çıkarılmış.
Koruma önlemlerinin yetersizliği nedeni ile eşi benzeri olmayan vakıf kültür varlıkları, gereği gibi takip edilip, yurtdışından getirilemezken, bu iktidar döneminde Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan “Kaçakçılık Birimi” sayesinde yapılan ısrarlı takipler sonucu, herhangi bir bedel ödenmeksizin kaçırılan eserler tekrar yurdumuza getirilmiş.
Londra’dan, Cenevre’den, Washington’dan, Paris’ten, Katar’dan; çini panolar, Kâbe örtüleri, hat levhaları, şamdanlar, mihrap çinileri, minber kapı kanatları, paha biçilemeyen halılar hiçbir bedel ödenmeksizin getirilmiş. Şimdi bu saydıklarımızın hangisi, CHP zihniyetini zerre ırgalar. Zaten kaçıranlara baktığımızda da o zihniyet çıkmıyor mu karşımıza.
Yoksulluğa dair hizmetler. Vakıflar sayesinde halen 80 bin civarında aileye kuru gıda dağıtılıyor. Kimsesiz ve muhtaçlara 350 TL aylık veriliyor. Ayrıca şehit çocukları, öksüz ve yetimler başta olmak üzere toplam 10 bin öğrenciye karşılıksız eğitim bursu veriliyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü bütün bu harcamalarını, başkalarının elinde bulunan vakıf eserleri bünyesine kazandırarak ve gelirlerini artırarak yapıyor ve bütçeden kuruş almıyor. Bir örnek daha vereyim. 2003 yılından sonra, 307 adet vakıf mülkü kat karşılığı, 112 adet vakıf mülkü yap-işlet-devret, 101 adet vakıf eski eseri de “restore et-işlet-devret” modeliyle değerlendirilmiş ve devletimize, milletimize kazandırılmış.
Bunun sonucunda 2280 adet daire ve villa, 293 adet dükkân ve büro, 120 adet ticari tesis, 32 adet turizm tesisi, 24 adet sağlık tesisi, 13 adet eğitim tesisi, 11 adet sosyal kültürel tesis, 10 adet akaryakıt istasyonu ve otopark, 3 adet spor tesisi işler hale gelmiş.
2003 ve 2009 yılları arasında gerçekleştirilen toplam 1 milyar 750 milyon TL yatırım yapılarak, 60.000 kişiye istihdam sağlanmış. Ayrıca 450 milyon TL de kira geliri elde edilmiş. Yapılan bu yatırımlarla, İpek yolu üzerinde harap halde bulunan pek çok han ve kervansaray restore edilerek yeniden hizmete girmiş. İnsanlık ve zihniyet farkı bu işte. İdrak edene tabii.