Saatçi Musa
Bu haftaki eserimiz yine çok renkli bir kitap. Beyan Yayınları’ndan çıkan eserin adı “Saatçi Musa.” Saatçi Musa ağabey ile konuşan ve kitaplaştıran isim ise Asım Öz.
Saatçi Musa ismini bizim kuşağın beş ve on yaş yukarısı, çok çok iyi bilir. Beş aşağısı ise duydukları ve dinledikleriyle bilir.
Milli cephede olan, hele bir de Ankara’ya yolu düşerek birkaç gün kalan herkes, Saatçi Musa ismini bilir. Musa ağabey, Ankara’nın Osman Yüksel Serdengeçti’den sonraki ikinci adresidir. Sağ yelpazenin hemen hepsi, Saatçi Musa’nın sohbetinde konaklamıştır.
Saatçi Musa’ya; “Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti ve Sait Çekmegil üçlemesi” denilebilir. Bu üç sacayağı dehadan etkilenmiş, onlarla arkadaşlık etmiş, sohbetlerinde bulunmuş, dertlerini paylaşmış, edebiyat, şiir, roman, hikâye ve siyasetle yaşamıştır.
Yetmişli yıllar ve sonrasında, Ankara’daki derin siyasi sohbetlerin içerisinde Saatçi Musa’nın adı mutlaka geçer. Milli Nizam Partisi’nin kuruluşundan Özal’a kadar sağ siyasetin içerisine girip çıkan herkes, Saatçi Musa’nın dükkânından geçmiştir.
Mesela Kemal Pilavoğlu ismi kaç kişinin hafızasında vardır? Kemal Pilavoğlu ya da diğer adıyla “Ticani Tarikatının” liderini en yakından Saatçi Musa tanır. Sadece Pilavoğlu değil, Saatçi Musa’nın dükkânı, sağ cenahın otobüs durağı gibidir. Kim milli düşünceye sahipse bu otobüs durağına gelir ve istediği otobüse biner.
Malatya demek, öncelikle Sait Çekmegil demektir ama Saatçi Musa da Malatya ekolünün öncülerindendir. Malatya’da yaşanan ilginç heykel olaylarının baş aktörlerindendir. İnönü heykelinin yapılabilmesi için valilikte ödenek olmayınca, oduna yapılan zamlarla heykel halkın cebinden yapılmıştır. Bu hatırayı sadece Saatçi Musa’dan dinleyebilirsiniz.
Öfkesi sevilen adamdır Saatçi Musa. Dili keskindir, hatır için susmaz, gönül almak için lafı eğip bükmez. Söyler sözünü, çıkar yoluna. Arkasına dönüp bakmaz kim geliyor kim gelmiyor diye. Gittiği yer bellidir. Doğruluk, dürüstlük, erdemlilik, vefalılık ve fedakârlıktır onun varacağı mekân.
Bunu bilen dostları da; saatsiz, vakitsiz, zamansız, destursuz varıp otururlar ocağına. Saatçi Musa ile istişare edilmeyen veya en azından onun yanında bulunan ekâbir ile müşaveresi yapılmayan mesele eksiktir. Aynı mevzu bir başka yerde açıldığında sorarlar; “Saatçi Musa’nın orada bu konu gündeme geldi mi” diye.
Eğer gelmediyse, bir şekilde uğrar oraya. Çünkü Saatçi Musa’nın dükkânı, sağ yelpazedekilerin satranç tahtası gibidir. Herkes duracağı yeri bilir. Satranç masasını ve üzerindekileri iyi tahlil edebilenler, olup biteni doğru anlar ve o doğrultuda hareket eder.
Saatçi Musa’nın bulunduğu atmosfere, Ankara ekolü ile İstanbul ekolünü birleştiren küçük bir Marmara Kıraathanesi de denilebilir. Hangi partide siyaset yapacağına karar veremeyenlerden tutun da, bilmem hangi resmi dairede memur olmak isteyene kadar, yazdığı şiirleri beğeniye sunandan tutun da, yazdığı hikâyeleri ve romanları nerede bastırması gerektiğini soranlara kadar hemen herkes, bu harmanda öyle veya böyle savrulmuştur.
Evet, Saatçi Musa’nın anılarını öncelikle kendisini uzaktan ve yakından tanıyanların okumasını isterim. Bir de ısrarla anılardan uzak duran gençlerin mutlaka okumasını tavsiye ederim. Üniversite gençliği eğer ülkesine ve milletine dair hedefler çizmek istiyorsa, bugünlere nasıl ve kimlerle gelindiğini bu kitaptan öğrenmelidir.
“Saatçi Musa” olarak bilinen ağabeyimizin adı, Musa Çağıl’dır. Malatya’da çocuklara “çağa” denilirmiş. Nüfus memuruna “çağa” demişler ama nüfus memuru duyduğunu değil, anladığını yazdığı için “çağıl” oluvermiş. Yani Musa ağabeyinin ilk mağduriyeti ve hayat macerası soyadıyla başlamış.
Eser hakkında bilgi için Beyan Yayınları: 0212 512 76 97
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.