Baykal Düşerken...
Evet Bay Baykal, erkek ya da hatun kişiler, nasıl bir hayat yaşamak istiyorsa, er ya da geç, mutlaka o yaşamın faturasını öderler. Ödenen bedele komplo yakıştırması ise CHP zihniyetine tam ve çok yakışan bir durumdur.
Zaten başka da düşünülemez. Şimdi istifa ettiğine bakılmasın, esas komplo teorilerini en iyi onlar bildikleri ve uyguladıkları için, “bu bir geri dönüş projesidir.” Önümüzdeki günlerde yapılacak kurultayda durumu göreceğiz.
Baykal işlediği fiili inkâr etmiyor, sadece komplo diyor. Elbet kimsenin özel hayatı beni ilgilendirmediği için o alana girmek istemem. Baykal gibi niceleri var bu memlekette. Hem onlara göre bu tür icraatlar çağdaş yaşamın gereği sayılabilir.
Baykal ve çevresi, ilişkiyi yalanlamıyor, inkâr etmiyor ve üzerinde durmuyor, üzerinde durdukları tek şey, kimlerin bu ilişkiyi bir komplo ile ortaya çıkardığı üzerinde rüzgâr ekip fırtına biçmekten ibaret. Yani haberi atlatmakla meşguller.
Komplo meselesinin hükümete yıkılması, CHP zihniyetine yakışan büyük bir çirkinliktir. Ayrıca Baykal’ın liderliği, Ak Parti iktidarının işine gelmektedir. Hükümet Baykal’ın CHP’den ayrılmasını asla istemez. Bütün bunlar bir yana, ne pahasına olursa olsun, Başbakan R. Tayyip Erdoğan böyle bir komplo senaryosuna asla müsaade etmez.
Elbet bu söylediğime; “namuslu, şerefli, haysiyetli, aile kutsalına, aile birlik ve beraberliğine” inanan kişiler hak verecek ve R. Tayyip Erdoğan’ın böylesi şeytani işlere prim vermeyeceğine gönülden katılacaklardır.
Siyasi hırs ve siyasi kin, insanı öyle yoldan çıkarır, öyle saptırır ki, kişi babasını, anasını inkâr eder, kardeşini, bacısını yok sayar, Allah’ına, Kitabına, Peygamberine muhalefet eder ve kininin, hırsının kurbanı olarak akla hayale gelmedik şeyler söyleyip, icraatlarda bulunabilir. İşte iftira yüklü dayanaksız komplo iddialarına inanmak bu tiplerin işidir.
Bu hadise, hangi yönüyle tartışılsa tartışılsın, komplo teorisiyle örtülmeye çalışılması meseleyi yok etmeyecek, hep göz önünde duracak ve Baykal yaşarken de öldükten sonra da yüzyıllarca arkasından anlatılacaktır. Nasıl CHP denilince akla, dine karşı uyguladıkları şiddetli muhalefetleri geliyorsa, aynen öyle olacaktır. İşte bu bir bedel ödemedir.
Bugün yarın, öteki gün, komplo teorisi çürür, yüzlerce hatta binlerce senaryo yazılabilir, konuşulabilir ama esas sebep asla değişmeyecek ve Baykal’ın boynunda kolye gibi asılı kalacaktır. Geri dönüşü ve tedavisi olmayan bu olay, ödenen bir bedelin tapusudur.
Kaç gündür meseleyi yakından takip etmeye çalışıyorum ama hiç kimse işin şu tarafına vurgu yapmıyor. Yahu Baykal başta olmak üzere bu zihniyetin ülkeye ödettiği çok büyük bedeller var mı yok mu? Altmış yıldır bunların yüzünden bu millet bir bedel ödüyor mu ödemiyor mu? Darbelerin, muhtıraların, Ergenekonların bilmem nelerin altından kimler çıkıyor? Bunları görüp de; “Şeytanlarından bulsunlar” diye edilen bedduaları ne yapacağız?
Mesela Baykal ve adamları, Almanya Deniz Feneri üzerinden, Türkiye Deniz Fenerine iftiralar attılar ve binlerce yetimin, dulun, fakir fukaranın ekmeğine, aşına mani oldular. Yardım kesildiği için ruhunu değilse de sadece 27 lira meyve sebze borcu karşılığı etini paylaşan kadınlar oldu. O gariplerin duası nereye gitti bilen var mı?
Deniz Feneri’nin geçtiğimiz Şubat ayında Baykal’a gönderdiği bir mektubun son satırını yayınlayarak ne demek istediğimi daha net anlatayım.
“Yardımlarının azalmasına, hatta tamamen kesilmesine sebep olduğunuz gönlü kırık insanların kötü dileklerinin kapsama alanına girmenizden endişe ederiz. Siz ve partiniz, kendinize siyasi rakipler bulmalısınız. Siyasi mücadelenizi, siyaset dışı kuruluşlar üzerinden değil, doğrudan siyasi rakiplerinizle sürdürmelisiniz. Altı aydan beri mahallenin yetimine sille atmakta, hatanızı görüp dönmek yerine, yanlışta ısrar etmektesiniz. Bunun büyük bir hata olduğunu yoksul ve mağdur insanlarımız adına önemle hatırlatırız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.