D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Yeni görünümlü kullanma tarihi geçmiş!

Yeni görünümlü kullanma tarihi geçmiş!

“Devlet partisi” liderini görünüşte yeniledi ya, şimdi taze liderin reklamı meyanında hızlı bir sosyal demokrat kampanya başlatılacak. Mebzul halkçılık palavraları sıkılacak.
Oysa ne CHP sosyal demokrat bir parti, ne Kemal Kılıçdaroğlu genç bir lider! Hani “eski ağza yeni taam” diye bir laf var ya, o bile değil; olsa olsa eski ağza bayat lokma! Fakat yapacak bir şey yok, yeni görünümlü eski ürünün reklamı için elden gelen yapılacak.
Biz yaştakiler “Karaoğlan” efsanesinin bir zamanlar nasıl pompalandığını gayet iyi hatırlarlar. Bürokratik partiyi sol veya sosyal demokrat bir kurum olarak yutturmak, liderin görünümü üzerinden halkçılık edebiyatı türetmek hiç yabancımız değil. Ecevit’in 1970’lerin sonunda ite kaka, bir sürü hile hurda ile, “Güneş Motel” dolapları ile iktidar yapıldığı dönemi biz gayet iyi biliriz ve unutmadık.
Bugün ortanın solcusu veya sonraki adlandırma ile demokratik solcu Ecevit’in ne demokratik, ne de solcu bir uygulamasını hatırlamıyoruz. Hatırımızda kalan, Türkiye’nin iyi kötü işleyen iktisadi hayatını dumura uğratması. Vatandaşın daha önce bulmakta fazla zorlanmadığı temel gıda maddelerinin bile ortadan kaybolduğu, karaborsaya düştüğü, yağ kuyruklarının, tüp kuyruklarının şehrin sokaklarını doldurduğu o günleri doğrusu hatırlamak istemeyiz.
Türkiye tarihinde, solcu olarak lanse edilenlerin iktisadi siyaset olarak sağcılık yaptıkları, ilerici olarak takdim edilenlerin esasında gerici olduğu İdris Küçükömer tarafından tam da bu yıllarda boşuna dile getirilmedi.
28 Şubatçı hükümetlerin solculuk ve ilericilik, ilaveten milliyetçilik soslarının halk tarafından yenilip yutulmaz olduğu, 2002 seçimlerinde ayan beyan ortaya çıktı. Millet 28 Şubatın solcusunun, sağcısının ve milliyetçisinin defterini dürdü. Görülmemiş bir şey oldu, bir önceki seçimde yüzde yirminin üzerinde rey alan koalisyonun büyük partisi, meşhur liderinin şöhretine rağmen, yüzde birlerde kaldı!
O günden bugüne ne oldu?
Türkiye ekonomik ve sosyal uygulamalar itibarıyla ne durumda?
Zihinlere ekonomik çöküş, borçlanma ve hatta iflas yolunda olunduğu, mevcut hükümetin Türkiye’yi batırdığı dedikoduları yerleştirilmeye çalışılıyor.
Türkiye gerçekten ekonomik olarak çöküyor mu? Borç batağına iyice battık mı? Sosyal yönden sırf zenginlere hizmet eden bir yönetim mi var başımızda?
Şu anda, işsizlik nisbetinin artışı dışında bu iddiaları doğrulayan ciddi bir veri yok. İşsizlik maalesef, en görünür ve en önemli mesele. Onun ötesinde, birçok bakımdan iyileşme olduğu rakamların tetkikinden anlaşılıyor.
1990’ların hiper enflasyonu yok edildi. Bol sıfırlı para def edildi. Yeni liradan liraya kolaylıkla geçildi ve TL şimdi değerli bir para.
Son sekiz yıl kamu harcamaları dikkate alınırsa, hükümetin düşük gelir gruplarına yönelik iyileştirici bir siyaset takip ettiği görülebilir.
Sekiz yıl önce 7,4 milyar lira olan eğitim harcamaları 2010 yılı bütçesinde 28,2 milyar liraya yükseldi. Devletin eğitim harcamaları reel olarak yüzde 127 oranında arttı. 2004 yılından itibaren eğitim ödenekleri ilk defa milli savunma harcamalarının üzerine çıktı. Bilenler bunun Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu teslim ediyor.
Asıl önemli gelişme sağlık harcamalarında yaşandı... Sağlık harcamaları sekiz yılda reel olarak yüzde 136 oranında arttı. Böylece alt gelir gruplarına ciddi destek sağlandı. Devlet bütçesinde eğitim ve sağlık harcamalarının arttırılması, düşük gelir gruplarının fırsat eşitliğine imkân sağladı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik bu şekilde belli ölçüde giderildi.
Kamu borç faiz ödemelerinin milli gelire oranı 2002 yılında yüzde 18,9 iken 2010 yılında yüzde 6 oranına geriledi. Bu şöyle yorumlanıyor: Yüksek gelir gruplarına devlet bütçesinden ödenen faizler azaldığı için sağlık ve eğitime ayrılan kaynaklar arttığından düşük gelirlilerin refahı yükseliyor.
Hastahanelerde neredeyse sıra yok. İlaç pahalı değil. İstediğin hastahaneye gidebiliyorsun. Eskiden memurlara has birçok imtiyaz umumileştirildi. Türkiye’de sol siyaset hiçbir zaman böyle çözümlere yönelmedi. Hürriyetçilik iddiaları boş çıktı. CHP’nin yeni görünümlü başkanı da selefi gibi darbe anayasasını savunuyor.
Halk yeni görünümlü kullanma tarihi geçmiş lideri propagandaya kapılarak baş tacı eder mi?
Bu halk ne yapacağını gayet iyi bilir!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi