Meclis’teydik... “Hem Başbakan’ın konuşmasını çıplak gözle takip edelim, hem de CHP kongresinden sonra AK Parti grubunun tansiyonunu ölçelim” dedik.
Erdoğan’dan başlayacak olursak...
Gerek konuşmasından, gerekse grup toplantısının sonrasındaki kısa sohbet anlarındaki tavırlarından çıkartabildiğimiz kadarıyla, Kılıçdaroğlu’nun gelişi onu pek endişelendirmemiş.
Rahatlığı; Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin yıpranmışlığından kaynaklanıyor olmalı.
•
Başbakan’ın “Candaş-Yoldaş Medya” vurgusu dikkat çekiciydi.
Kongre atmosferinin heyecanına kapılan bazı “yoldaş” yazarların ayakkabılarını, cüzdanlarını sağa sola fırlatmaları; tarafgirlik gösterilerini, “Bu bir iktidar yürüyüşü, bu müjdeyi bütün Türkiye’ye bu salondan veriyoruz!..” diye bağırmaya kadar vardırmaları filan...
Ne komikti.
Dur, unutmadan;
Önümüzdeki hafta CHP’ye katılmak suretiyle tencereye kapak olmaya hazırlanan Kamer Genç, bültenine katıldığı Uğur Dündar’a hitaben; “Bu senin başarındır, Uğur Dündar!.. Kongreyi sen kazandın!” diye bağırdı hatta!...
Melih Gökçek-Kılıçdaroğlu kapışmasını, “ikiye-bir”lik bir maça dönüştürdü ya...
Genel Yayın Yönetmeni’ni “özür dilemek” zorunda bırakan “dandy haberlere” imza atmaktan çekinmedi ya...
Uğur Dündar’a, Kamer Genç’ten tebrikler!..
CHP, iktidara bir ucundan yapışabilirse, Uğur Dündar kahraman olacak; Ulubatlı Uğur gibisinden!..
Matrak!..
•
Başbakan mutlu. Zira, Kılıçdaroğlu’nu destekleyen böyle bir medya... Vurduğu zirveye yükselir, desteklediği çakılır.
Zirvede böyle bir rahatlık var...
İlginçtir; Başbakan’daki bu rahat tavrı, sohbet ettiğim diğer grup üyelerinde göremedim.
Her konuştuğum, Baykal’ın kendileri açısından “Kılıçdaroğlu’ndan çok daha iyi olduğunu” söyledi.
“Baykal’ın, CHP’nin başında olması, tek başına iktidarın garantisi gibiydi” diyen oldu.
Gelen gideni aratırmış... Böyle bir durum işte!..
•
Kılıçdaroğlu, “Ergenekon Koalisyonu” için ortaya atılmış bir “proje adamı” olarak görülüyor.
“Kaset sızdırma” rezaletinin ayrıntılarına dikkatle bakıldığı takdirde, bunun “dışarıdan yönlendirilen” bir derin devlet operasyonu olduğunun görüleceğine dikkat çekiliyor.
Kimi köşelerde, AK Parti’nin “İran” ve “Ortadoğu” politikalarından dolayı cezalandırılması için böyle bir “proje”nin devreye sokulduğu yönündeki değerlendirmeler öne çıkartılıyor.
İsrail işaret ediliyor!..
Şu değerlendirme de dikkat çekici:
“Hazineyi onlar boşaltıyor, biz dolduruyoruz.
Sonra onlar geliyor, yine boşaltıyor.
Biz yine geliyoruz ve tekrar dolduruyoruz.
Sonra onlar geliyor, boşaltıyor.
Biz geliyoruz dolduruyoruz.
Doldur-boşalt oyunu.
Şimdi de hazineyi CHP ile ortağına boşalttıracaklar!..”
Böyle bir durum var; Merhum Menderes doldurur, ötekiler boşaltır.
Merhum Özal doldurur, birileri boşaltır.
Erbakan doldurur, DSP-MHP boşaltır.
Erdoğan doldurur, birileri boşaltsınlar diye devreye sokulur...
Böyle bir dünya işte; dön babam dön!...
BAHÇELİ’DEN KOALİSYON MESAJI!..
Aaa bak; MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu’na ne övgüler yağdırıyor.
Sınıf arkadaşı için, “Kaliteli Sosyal Demokrat” diyor önce.
Yetmiyor... Bir gün sonra devam ediyor:
“Başarılı bir öğrenciydi, başarılı bir bürokrat oldu. Şimdi de başarılı bir siyasetçi olmasını bekliyoruz. Zaten düşünce itibariyle kalitelidir!..”
Oh ne alâ; “Tanrı” muhabbetinizi artırsın!..
Nasıl da tıkır tıkır yürüyor işler?
Eh, CHP’nin yüzde 22’si garanti.
“Dandy” üzerine 3-5 hatta 8 koyarsa...
MHP de, “terör merör” dalgasına yüzde 12-13...
Olur mu olur!..
•
Grup toplantısından önce ve sonra en az yirmi beş AK Partili vekille görüştüm; “Ergenekon koalisyonu mümkün değil” diyene rastlamadım.
Bunu Cem Boyner’i, İsmail Cem’i, Kemal Derviş’i vesaireyi “şişirme operasyonlarıyla” karıştırmamak lazım.
Bu, tehlikeli bir proje.
Vekillerin durumun farkında olduğunu fark ettim dün.
İyi bu!..