27 Mayıs alkışçıları
14 Mayıs’ın, yani halkın Cumhuriyet tarihini seçimle değiştirmeye başladığı günün 60. yıldönümünün şanına layık şekilde kutlanmadığının fırkındasınızdır her halde.
Bunun esas sebebi, 14 Mayıs’ta seçimle iktidara gelen Demokrat Parti’nin varisi veya devamı olmak iddiasındaki partinin artık fikir ve zikir olarak 14 Mayıs ruhunun dışına düşmesi.
Bu yüzden de milletin tevecühünden yoksun kaldı bu parti… 2007’de cumhurbaşkanlığı seçiminin engellenmesi yönündeki harekatta bu geleneğin devamı sayılabilecek iki sağ parti darbecilik ruhuna teslim oldular. DYP ve ANAP Meclis’e gelmeyerek sonucu belirledi. Fakat, millet de bu iki siyasi partinin ve liderlerinin sonucunu belirledi! Artık siyasette Ağar veya Mumcu’nun esamisi okunmuyor!
Cindoruk versiyonu, felaketin katmerlenmişi! Menderes’in ve Demokrat Parti’nin avukatı olmak iddiasındaki Cindoruk, bugün “yeter söz milletindir” geleneğine ihanetin timsali.
Onların yeni şiarı: Millet de kim oluyor, söz oligarşinin!
Böyle bir vasatta elbette 14 Mayıs önemsizleşir.
DP’nin günümüzdeki gerçek varisinin AK Parti olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü 46 ruhunu gerçek anlamda bu parti temsil ediyor.
1960 darbesinin, ardından 1980 darbesinin anayasadaki izlerini kısmen de olsa silmek için çaba harcadılar. Şimdi anayasa değişikliği refaranduma gidecek. Eğer bir kazaya uğratılmazsa!
“Yeter söz milletindir!” diyemeyenler, işi millete gitmeden halletmenin hesabı içindeler.
14 Mayıs halkın Türkiye’de ilk defa iktidarı belirlediği gündü, 27 Mayıs ise, halkın sözünün silahla kesildiği gün.
27 Mayıs darbesi, Türkiye’de darbelerin anası. Ondan sonra sonuca ulaşan veya ulaşamayan çok sayıda darbe teşebbüsü oldu.
Son darbe Ergenekon şu anda mahkemelik.
27 Mayıs, darbe hukukunun ne olduğunu bize göstermişti.
Seçilmiş hükümetin darbe ile alaşağı edilmiş yöneticileri Yassıada’da sureta yargılandı. Bu yargılamanın utanç verici yönleri, 50. yıldönümü dolayısıyla bir defa daha hatırlandı.
Yargı bağımsızlığı konusunda burnundan kıl aldırmayan yüksek yargıçlar, oligarşik yargının dernekleri, yandaşları Yassıada mahkemeleri konusunda neden tık etmiyorlar?
Brifingci yargı, brifingden ötesini, yanaşık düzeni, Yassıada’da göstermişti. Hakimin arkasında üniformalı askerlerin durduğu, mahkeme salonunda komutana ayrı bir masa tahsis edildiği, böylece mehkemenin her şeye rağmen nezaret altında tutulduğu görülmektedir.
İşte bu zillete katlananlar, 27 Mayıs’ı alkışlamaya devam ediyorlar!
“27 Mayıs darbe değil, devrimdi, ihtilaldi” diyorlar!
Eğer 27 Mayıs ille de devrim denilmeki isteniyora, “karşı devrim” denilebilir. Çünkü 14 Mayıs’ta halk kansız bir ihtilalle, seçimle Türkiye’nin yönetimini değiştirdi. 27 Mayıs ancak bu halk ihtilaline karşı bir darbe idi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.