Anayasa oylaması, manevi Çanakkale’dir
Özgürlük için Çanakkale kapısının aşılmaması gerekiyordu. Şimdi özgürlük için anayasadaki engellerin aşılması gerekiyor. Önümüze gelen sınırlı maddeler yetersizdir. Ama yeterliye geçebilmek için önce bu kapının açılması gerekmektedir.
Darbe anayasaları da şeklen oylanır. Bu oylamalarda millet, “Bu zorbalığı, işgali kansız olarak akılla bir an önce bitireyim, sonra anayasayı düzeltirim” diye “evet” der. O gün “evet” demekle milli irade işgali akılla kaldırıldı. Bugün “evet” diyerek milletin istikbali önüne konan anayasal engeller kaldırılacak. Bu “evet”, ilk “evet” ile vadimizi yerine getirmek ve barışla özgürlük ve istikbal kapısını aralamak olacaktır. Fiilen ve fikren Çanakkale savaşı gibi önemli bir vatan borcudur.
Özgürlük kanunları, özgür ortamlarda getirildiği için, imtiyaz, zorbalık, çıkar savunucularının da önü açıktır. Utanmazlarsa her türlü savunurlar. Karşı propaganda imkanlarla, medya ile yapılacaktır. Önemli olan imkanlıların, her türlü imkanla çıkar savunuculuğu yapmalarına rağmen, milletin sadece kabulle kalmayıp bu kabulü çok yüksek bir nispete ulaştırarak, millet şuuruyla savaşanlara unutamayacakları bir ders ve ikazda bulunmaktır. Bu “evetler” hiçbir partinin değil, topyekun milletin “evetleri”dir. Karşı gayretler, imtiyazları, fişlemeleri, “andıç”ları, “YAŞ” kararlarını, “Islak imzaları” hakim kılma çırpınışları ve millete karşı güç gösterisidir.
“Milletler layık oldukları idareye kavuşurlar.” Önemli bir çoğunlukla kabul edileceğinden eminim. Ama nasıl olsa kazanılacak demeyelim, Çanakkale savaşı gibi birlikle bir destan yazalım. Dost düşman görsün. Dost sevinsin, düşman boşa yorulmasın. Oylamada başarı yüksekliği, şuurda üstünlüktür. Üç kere güzeldir:
Özgürlük, insani sorumlulukları yerine getirebilme ve gelişim iklimidir. “Dal altında dal olmaz”. Zorbalık altında milletler güçlenemez. Sömürgeler gelişmez. Darbe ikliminin devamı, sömürge ikliminden beterdir. Sömürge, maddi güce yenilgi; darbe hıyanete yenilgidir. Hıyanete uğramak, mertçe yenilgiden ağırdır. Şartları da ağır olur. Sömürge kanunlarını değiştirmeden kalkınma olmaz. Darbe kanunlarını değiştirmeden hiç olmaz. Bu oylamada değiştireceğimiz darbe kanunlarıdır. Bir daha, “Cumhurbaşkanını cumhur seçemez” denmesin değişimidir.
İmtiyazlı, egemen, hukuk üstü sınıfların ortadan kaldırılması, insanlıkta eşitliğe geçiş için kavgasız-dövüşsüz akılla kapı aralamaktır. Ülkenin kalkınmasına, barışına, huzuruna engel olan zincirleri kırıp atmaktır. Bir anekdot:
Türkiye’nin ilk yerli derin su pompa fabrikası, “Gümüş Motor”u bir Alman heyeti ziyaret ediyor. Hassas taşlama makineleri yere tespitli değil. “Bunları yere tespit ederseniz, daha iyi netice alırsınız” diyor heyet başkanı. Erbakan, “Biliyoruz ama, tespit edince ağır sanayiye giriyoruz. Şartlar ağırlaşıyor. İthal makinelerle rekabet imkanımız kalmıyor” deyince, adam bir süre düşünüyor, “Haaa… Anladım. Siz kalkınacaksınız da mevzuat (kanun ve düzen) müsaade etmiyor” diyor. Bu oylama fırsatı, milletin önündeki gelişime engellerin kaldırılması değilse de, kaldırılmasına aralanan kapıdır.
En başarılı ve ömürlü darbelerin dahi sonu utançtır. Çünkü milletine kötülüktür. Ünlülerden üç örnek: İngiltere’de Cromwell darbesi: Ölümünden sonra oğlu kaçarak Fransa’ya sığınmıştır. Kral Charles 1’in idamında sorumluluğu görülen 125 yargıç ve savcının idamına kadar nice bedeller ödedi halk. İtalya’da “Karagömlekliler” darbesiyle yola çıkan Musolini, ülkeler işgal etti. Kralına, İmparator tacı giydirdi. Neticede ayaklarından asıldı. Baas darbesiyle, 33 yıl Irak’a hakim olan Saddam’ın durumu meydanda. Hiçbir çete darbesinin milletine ve onu yapan çetelere şeref ve izzet kazandırdığını tarih yazmamıştır.
Çanakkale gibi oyla, şuurla, gayretle, fedakarlıkla özgürlük destanı yazan nesillerdir, şeref ve izzetle yad edilenler. Şimdi önümüzdeki fırsat, bu fırsattır. Bu imtihan, tarihin ve talihimizin sorumluluk ve liyakat imtihanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.