Elbet vardır bu karanlık gecenin nurlu sabahı
Türkiye’ye karşı üçünün de tarzı aynı. Üçü de birbirinden faydalanıyor. Üçü de birbiriyle iletişim içerisinde. Haliyle üçünün de hedefinde devletimiz ve milletimiz var.
Ve ne yazık ki, üçünün de beslenme kaynakları bizim topraklarımız.
Yahudiler bütün dünyadan kovulduklarında onlara ilk defa şefkat devleti Osmanlı bağrını açmıştır. Sonra lanetlenmişliklerinin gereği, ekmek yedikleri tekneye düşman kesilerek, fasılasız düşmanlıklarını sürdürmüş ve Osmanlı’yı bağrından bıçaklamışlardır.
Bin yıldır İslam dininin hoşgörüsü çatısı altında hiçbir dil ve din ayrımı yapılmadan yaşayan koca bir millete, İsrail gerekli düşmanlığı yapamayınca, finansmanını sağladıkları PKK terör örgütünü devreye sokarak, Kürt-Türk ırkçılığı yaptırıp, 30 yıldır kan döktürmekte, ülkenin ekonomisini, güvenliğini ciddi şekilde sürekli tehdit ettirmektedir.
Gelelim Ergenekon’a. Bu konuda fazla söze hacet yok. Mahkeme zabıtları, iddianameler, yargılamalar, tüm olup bitenler ortada. 28 Şubat öncesi ve sonrası İsrail’le kurulan ilişkiler açık. Bütün Ergenekoncuların İsrail’e yakınlıkları meydanda.
Soru: “Peki, biz millet olarak; Yahudilere, PKK’lılara ve Ergenekonculara ne gibi zarar vermişizdir. Türkiye’ye ve halkımıza karşı, hangisinin gücü neye yetiyorsa onunla müdahale etmeye kalkması karşısında, millet olarak bu kesimlere ne yapmışızdır?”
Soru: “Osmanlı Devleti olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olsun, bu kesimlerin geçmişlerini ve kendilerini beslemekten, devletin her kademesinde görev vermekten, hatta Osmanlı yıkılırken bunlardan zarar görmesine rağmen, yeni devlet kurulurken yine yardım almasından başka ne yapmıştır? Bu üçlüye göre milletimizin affedilmez suçu nedir?”
Cevap çok basit: “Müslüman bir millet oluşumuz onlar için yeterli suçtur.” Her üçü de bu toplumun Müslüman oluşundan rahatsızdır. Fotoğraf ortada. Her üçüne de bakalım. İlk rahatsız oldukları ve yok etmek istedikleri bu milletin dini ve dini değerleridir.
Peygamberlerini öldüren İsraillilere göre kendilerininkinden başka dünyada din yoktur, dini olan bir millet de yoktur. Sadece onlar vardır, onlara göre diğer bütün topluluklar, Yahudilerin emir eridir, emrinde olmalıdır, onlara hizmet etmelidir. Yahudilerin diğer milletler üzerindeki düşünceleri budur ve bu uğurda savaş vermektedirler.
PKK ve Ergenekon’un durumu ortada. Uzatmanın manası yok. İcraatlarıyla ve eylemleriyle arz-ı endam etmekteler. Üçünün de esas hedefinde halkımızın ekonomik, sosyal, siyasal ve dini özgürlüğüne darbe vurmak vardır. Kendi kişisel çıkarlarını, baskı ve şiddet yoluyla elde etmeyi hak sayanların adı, terörle anılır ve böyle bilinir.
Gazze’ye insani yardım götüren gemiler, İsrailli teröristlerce uluslararası sularda saldırıya uğrarken, vatani vazifesini yapan Mehmetçiklerimize İskenderun’da yapılan saldırı, birbirinden bağımsız ve habersiz olabilir mi? Elbet olamaz.
Bütün Türkiye, İsrailli teröristlerin eylemlerine kilitlenmişken, sırf gündem değişsin diye hedef saptırma adına, İsrail piyonu PKK’yı devreye sokmuş ve halkın bağrına ikinci bir ateş yaktırmıştır. Onlarca ocağa ateş düşürmüşlerdir.
Bilmeliler ki, masumların ocağına ateş yakanlar, kendi ocaklarına ateş yakmadan bu dünyayı terk etmezler. Mislinden fazla aynı acıyı yaşamadan ölmezler. Üstelik kendileri değil, kendilerinden sonra gelen nesiller de bu bedeli ödeyeceklerdir.
Bu millet güçlüdür. Ne İsrail ne PKK ne de yıllarca milletin ekmeğiyle beslenip, sonra da millete komplolar kurarak, imtiyazlı şekilde yaşayabilecekleri hayali bir ülke kurmak isteyen Ergenekoncular başarılı olamayacaklardır.
Yani böyle bir şey, Türkiye’nin ve milletin kaderine terstir. Türkiye yeni bir yüzyıla; güvenle, istikrarla ve huzurla doğacaktır. Bunu bu millet, şimdiye kadar olduğu gibi inanç değerleriyle yapacaktır. Hak ve Hakka inanan halk galip gelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.