Barzani İsrail’i niçin kınamadı?..
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı sıfatıyla Türkiye’yi ziyaret eden Mesut Barzani’ye, terörist İsrail’in “İnsani Yardım Filosu”na düzenlediği baskınla ilgili ne düşündüğü soruldu.
Barzani’nin bu soruya “Sivil insanların hayatlarını kaybetmesine çok üzülüyoruz” karşılığını verdiği an, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na bakıyordum.
Bakan’ın yüzündeki “acı” gülümsemeydi!..
¥
Sivil insanların hayatını kaybetmesi, Barzani’yi üzmüş!
Tuhaf!..
İsrail’in “devlet terörü” uyguladığını söylemesinin, hadi o kadarını yapamadı, “İsrail’i kınadığını” dile getirmesinin…
O da olamadı; “İsrail’den uluslararası hukuka riayet konusunda daha dikkatli olmasını beklerdim” yollu bir cümle kullanmasının engeli neydi?..
Üzülmüş!..
O kadarını, ABD’nin “siyonist” Başkan Yardımcısı Joe Biden da söylüyor!..
“Sivillerin hayatını kaybetmesinden memnuniyet duyuyoruz” diyen bir İsrail yöneticisi bile yok gözümden kaçmadıysa!..
¥
Barzani’nin bu “soğuk” yaklaşımıyla; Kürt halkının hissiyatını temsil etmediği hatta Kürt halkının hissiyatıyla çatışma halinde olduğu ortada.
Biliyoruz ki; “yardım filosu”na katılımda Kürtlerin dikkat çekici bir ağırlığı var.
Filodaki kardeşlerimizin, şehitlerle gazilerimizin önemli bir bölümü Kürt;
organizasyonun yönetiminde ağırlığı olan çok sayıda Kürt bulunmakta.
Türkiye’deki, İran’daki, Kuzey Irak’taki Müslüman Kürtler, İsrail terörüne topyekun lanet yağdırırken; “Kürtleri yok sayan” faşizan politikalarından dolayı on yıllar boyunca tepki çeken Türkiye, “ambargo karşıtlığının” öncülüğünü yapmış olmasından dolayı Güneydoğu’da da büyük sempati topladı.
¥
Hal bu iken;
Barzani’nin hangi sebeplerden dolayı “Biden”laştığını bilmem!..
Bu tür işlerde “ırk” temelli yaklaşımları da uygun görmem!..
Kendisini Kürt Yahudisi olarak tanımlayan Prof. Yona Sabar’ın kitabında (*) Barzani’nin “ırki” durumuna ilişkin bilgi ve belgeler yer alıyor.
Bu belge ve bilgiler son derece ilgi çekici de olsa, meseleye daha çok İsrail’in hesapları çerçevesinden bakmaktan yanayım.
Irk meselesiyle isteyen uğraşsın.
¥
İsrail ve Amerikalı Yahudilerin, büyük bir bölümü İsrail’e göç etmiş bulunan Kürt Yahudilerinin durumları ile yakından ilgilendiklerini biliyoruz.
Milattan önce, 723’te Kuzey Irak’a sürgüne gönderilenlerin torunlarından oluştuğu iddia edilen ve şu anda İsrail’de yaşamakta olan 150 bin kişilik topluluk, “Kürt Yahudileri” olarak isimlendiriliyor.
Önde gelen Yahudi medya kuruluşlarına, mesela, Jerusalem Post’a göre “Kürt Yahudileri, kendilerini Müslüman Kürtlere değil de, İsrail’e yakın hissediyorlar!..”
Terörist İsrail, “Kürt Yahudileri”nin Kuzey Irak’ta etkin roller üstlenmesine, “yeni devletin” temelinin Yahudiler tarafından atılmasına büyük önem veriyor.
Bunun için, bu kapsamdaki yaklaşık 7 bin kişiyi, bürokrasi eğitimi almak üzere ABD’ye gönderdi ve “Laik Kürt Devleti”nin temellerinin “soydaşları” tarafından atılmasını sağlamaya çalıştı.
Bu, ‘Türk’(!) eğitim sisteminin temellerini Almanya’dan “kaçan” Yahudi profesörlerin atmasına benzer bir durum olacak!..
Bürokrasi eğitimi almamış, önde gelen batı dillerinden herhangi birini bilmeyen, daha çok “köylü toplumu”nun özelliklerini taşıyan Müslüman Kuzey Irak Kürtleri’nin bu dalgaya direnemeyecekleri ve karşılarındaki iyi eğitilmiş kitleye karşı eziklik hissedecekleri düşünülmekte.
Müslüman Kürtler kendilerini toparlayana kadar, işi bitirmiş olacaklar nasılsa!..
¥
İsrail’in, 2001 yılında yaptırdığı bir araştırmada, Müslüman ve Yahudi Kürtler, Filistinli Araplar, Seferdi Yahudiler, Eskenazi Yahudiler, İsrail’in güneyindeki bedevilerden kromozom örnekleri toplanmıştı…
Ve…
Kapsamı ilerleyen safhalarda genişletilen araştırmanın, Seferdi Yahudileriyle Kürtler arasında babadan geçen genetik akrabalığa işaret ettiği öne sürülmüştü!..
Terörist İsrail, Kuzey Irak’a nasıl çengel atacak?
İşte bu tür “ırkçı” yöntemlerle!..
¥
Devam edelim:
ABD’deki faşist Yahudilerin önde gelen iki kuruluşu, The Jewish Institute for National Security Affairs (JINSA) ve the Center for Security Policy (CSP) de, Kuzey Irak’a ilişkin bütün çalışmalarında, bölgede “hegamonik bir yapı kurulmasının” ve bu yapıda İsrail’in en etkili pozisyonu almasının önemine dikkat çekiyorlar.
Israeli Kurdish Friendship League’in (İsrail-Kürt Dostluk grubu) internet sitesinde, “Kuzey Irak” bölgesine yönelik Yahudi ilgisine dair ayrıntılı bilgiler yer almakta ve “Güdümlü Kürdistan”,
sıkışmış vaziyetteki İsrail için “çıkış noktası” olarak gösterilmekte!..
Unutmadan;
İsrail’le güç birliği yapmak, “Kürtlerin” de menfaatineymiş bu arada!..
¥
Bütün bunlara ilave olarak; siyonistlerin Kuzey Irak’taki “faaliyetleri” konusunda hem Başbakanlık (MİT) hem de Genelkurmay’ın büyük hassasiyet sahibi olduğunu belirtmek isterim.
Başbakan Erdoğan, İsrail teröristlerinin Kuzey Irak’taki “askeri güçlere” eğitim verdiklerini ortaya koyan dosyalar eşliğinde terörist İsrail’in yetkililerini bizzat uyardı!..
“Kuzey Irak’taki İsrail tehdidi” konusunda, Erdoğan ile asker arasında tam bir görüş birliği var.
Her iki tarafın da Barzani’ye “Dostunu, düşmanını ayırırken dikkatli ol!..” mesajını verdiğini biliyoruz.
Türkiye, kendisine “Köksüz İsrail’e değil, bölgenin lider ülkesine bak!” dedi ya…
Gerisini kendisi bilir!..
…………..
(*) “The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology”
(Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji), Yale Üniversitesi, 1982