“Ateş” olmayan yerden “komplo” çıkmaz!
Burası “Türkiye” ya… Bu ülkede “her an, her şey olabilir” ya… Bu yüzden, bu ülkenin insanları hep “diken üstünde” dururlar ve her an bir “suikast, sabotaj ve cinayet” beklerler ya; ben de ister istemez sürekli tetikteyim… “Siyonist köpekler”in dişleri sökülmedikçe, onların “taşeron”luğunu üstlenen “Ergenekon’un başı” ezilmedikçe, “Ergenekon’un piyonu PKK”nın kökü kurutulmadıkça, bu ülkede kimseye rahat yok… Çünkü onlar, bir yandan “AK Parti’yi iktidardan indirmek”, bir yandan da “toplumun kalbinden İslâm’ı kazımak” için, her an her şey yapabilirler… “Gözü dönmüş katiller çetesi”nin, hem de “uluslararası sular”da yardım gemilerine saldırıp 9 insanımızı şehit etmesi, aynı saatlerde İskenderun’daki Deniz Üssü’nü füzelerle vurup 6 askerimizi şehit etmesi, asla “kendiliğinden gelişmiş olaylar” değildir… Bunlar; “strateji”si önceden çizilmiş, “plânlama”sı önceden yapılmış, “zamanlama”sı önceden tayin edilmiş “programlı saldırılar”dır!.. Arkasında İsrail vardır, Ergenekon vardır, PKK vardır!..
Deniliyor ki;
“Tesadüf (!) olamaz mı?”
Elinde “bilgi ve belge” varsa yaz!.. Yoksa, bırak “komplo teorisi” üretmeyi…
Eğer bu söylediğim bir “komplo” ise, Deniz Baykal ile Nesrin Baytok’un “zina” yapmaları da bir “komplo”dur!..
Öyle ya, onlar hakkında da “belge” yok!.. Ama “inkâr” etmediler!.. O halde “doğru”dur!..
Demek oluyor ki;
Her komplo teorisi, illâ da, “yalan” demek değildir… Ve ayrıca, herhangi bir olayı “ispatlayamıyor” olmak, onun “komplo” ve “yalan” olduğunu göstermez!..
HİÇBİR OLAY TEK BOYUTLU DEĞİLDİR!
Bir zamanlar, ne demişti adam;
“Ulan, rüşvetin belgesi mi olur?”
Gerçi daha sonra bazı “rüşvet”ler belgelendi ama, her rüşvetin belgelenmesi zor!..
Tıpkı bunun gibi!.. Her rüşveti “belgelemek” ne kadar zor ise, her saldırıyı belgelemek de o kadar zordur!..
Ama, şunu unutmayalım:
Hani atalarımız, “ateş olmayan yerden duman tütmez” demişler ya, demek oluyor ki, “duman” bir belgedir!..
Peki, “ateşi görmediğimiz” hâlde, çıkan “duman”dan hareketle, nasıl “orada ateş var” diyebiliyoruz!..
Peki, soralım o zaman;
Dumanı “belge” olarak kabul ediyoruz da, “saldırı işaretleri”nin niye “komplo” olduğunu iddia ediyoruz?..
Gözle görülür “işaret”ler gayet açık…
Gerek “Gazze yolcuları”na, gerek “İskenderun’daki askerlere” yönelik saldırılar, “tek sebepli” değildir!..
Bu saldırıların arka plânında;
“One minute” çıkışından tutun da “İran’la imzalanan nükleer takas anlaşması”na kadar birçok sebep vardır!..
Lütfen basite almayın;
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun; hem de “aç, susuz ve uykusuz” geçen “18 saatlik görüşme”lerden sonra “imza”ya hazırladığı, altına, Brezilya ile birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da imza attığı “Nükleer Takas Anlaşması” ile, birçok “oyun” bozulmuş, birçok “plân” rafa kaldırılmak zorunda kalmış, birçok “operasyon” hazırlığından vazgeçilmiştir!..
Kim, ne derse desin; bana göre o anlaşma ile İran, “sırtlanların ağzı”ndan kurtarılmıştır!..
Sadece “ambargo” değil, İsrail kullanılarak, “İran’a bir saldırı düzenlenmesi” de hesaplar arasındaydı!..
Ama, ne oldu?..
Türkiye, “ikna” etti İran’ı!..
Böylece “oyun”lar bozuldu,
Hevesler kursaklarda kaldı!..
İSRAİL-ERGENEKON-PKK İŞBİRLİĞİ
Hele söyleyin;
“One minute” çıkışından sonra, “karizma”sı yerle bir olan, “Nükleer Takas Anlaşması” ile saldırı emelleri akamete uğrayan bir İsrail, “AK Parti iktidarına öfke” duymaz, “intikam hırsı”yla yanıp tutuşmaz da ne yapar?..
“Çizilen karizması”nın, sürekli zonklayan “kuyruk acısı”nı dindirmenin bir tek yolu vardı!..
Saldırmak ve intikam almak!..
31 Mayıs’ta bunu yaptı işte!..
“En iyi yaptığı işi” yaptı!..
Saldırdı ve öldürdü!..
Zaten, “öldürmeyi gayet iyi bilir” onlar!..
Akdeniz’in uluslararası sularında “Gazze yolcuları”nı kendisi öldürdü, Akdeniz’in kıyı kenti İskenderun’da da “taşeron”larını kullanarak “6 askerimizi” katletti!..
Bu fotoğrafı iyi okumak gerek!..
“Komplo teorisi” deyip de “belge” aramaya kalkışırsak, bundan sonraki “İsrail-Ergenekon-PKK yapımı cinayetleri” görmezden gelmiş ve hatta bunlara “zemin” hazırlamış oluruz!..
Dedik ya, “işaret”lere bakalım… Nasıl ki “duman”a bakıp “ateşin yerini” görüyoruz, “işaret”lere bakıp, “katil”leri ve “işbirlikçi”lerini de görebiliriz…
Lütfen “kiralık kalem”lere dikkat edin!..
“Kanlı saldırı”dan sonra, tam da “İsrail’in arzuladığı” şekilde, “Türkiye’nin ekseninin kaydığından” söz etmeye başladılar.
Bir yandan “Türkiye ile İran’ı aynı çerçeveye oturtmaya” çalışırlarken, bir yandan da “İsrail’e karşı İslâm bloku”ndan söz etmeye, “AK Parti iktidarının yönettiği Türkiye”nin de bu blokta yer aldığını yazmaya/söylemeye başladılar…
Söyleyin Allah aşkına;
“İsrail jargonu”yla yazılmış bu yazılar, “yardım ve yatakçıları” göstermiyor mu?..
Bu kalemlerin aynı zamanda “Ergenekon avukatlığı” yaptığını da dikkate alırsanız, “fotoğrafın bütünü”nü görmüş olursunuz…
Oyun, “tek boyutlu” değildir…
Oyunun bir sahnesinde “AK Parti iktidarından kurtulmak”, diğer sahnesinde de “insanların yüreklerindeki İslâm inancını söküp atmak” vardır!..
RAHİBİ “ÖLDÜRTEN” KİM?
Bu “oyun”ları çok iyi bildiğimiz için, sürekli “diken üstünde”yiz, sürekli bir “suikast ve sabotaj”dan endişe ediyoruz…
İşte bu “tedirginlik” içindeyken, yine “İskenderun” kaynaklı o “cinayet” haberi gelince, “eyvah” dedim; “Al sana yeni bir tahrik, yeni bir provokasyon daha!”
Daha “Gazze şehitleri”nin ve “İskenderun şehitleri”nin kanları soğumadan, bu defa da Papalığın Anadolu Temsilcisi Rahip Luigi Padovese’nin öldürülmesi!.. Endişeye kapılmamak mümkün mü?..
Neyse ki, rahibi öldürenler bu defa Ogün Samast’lar değil, kendi “şoför”üymüş!..
Üstelik de “Mardinli bir Katolik”!..
Bir cinayete elbette sevinilmez… Ama “katil”in, hiç olmazsa “içimizden biri” olmaması, bir nebze de olsa, su serpti yüreğimize!..
Ama sonradan öğrendik ki;
Şoförü tarafından öldürülen rahip, 1 Haziran’daki ayinde, İsrail’in “Mavi Marmara gemisi”ne saldırıp “katliam” yapmasını kınamış ve “utanılacak bir olay” olduğunu söylemiş… Aynı ayinde, PKK’nın 6 askerimizi şehit etmesini de kınamış!..
İşte bunu öğrendikten sonra;
“Acaba” dedim, bu cinayet de bir “cezalandırma” mı?.. Niye olmasın?..
MOSSAD ajanları, ABD’de, ellerine “Türk bayrağı” alıp, “İsrail’i protesto” eden “Musevi din adamları”nın peşine düşmüş ya, bulur-bulmaz cezalandıracakmış ya, “rahibi cezalandırmak” için, niye bir “piyon” ayarlamış olmasınlar?!?
Peki, elimde bir “belge” var mı?..
Elbette yok!..
Ama elimde, “katil zanlısı”nın “Emniyet’te verdiği ifade metni” var!..
Katil, tam bir paranoyak!..
Tam bir ruh hastası!..
“Kullanılmaya müsait” birisi!..
Acaba “kim” veya “kimler” kullandı onu?..
Ama şunu kesin olarak söyleyebilirim:
Bu cinayetin “dinsel” bir boyutu kesinlikle yok!.. Ortada, “kullanılmış bir ruh hastası” var, o kadar!..
Ve de, “aaa ne tesadüf!” dedirtecek iğrenç bir cinayet var!..
“One minute” azarından yola çıkıp Tahran’a, oradan yola çıkıp “gemilere saldırı”ya ve İskenderun’a uzanırsanız, olan-bitenin bir “tesadüf” olmadığını görürsünüz!..
Bunlar, birer “komplo teorisi” değildir!..
“Ateş” olmayan yerden “komplo” çıkmaz!..
Her komplo da “yalan” demek değildir!..
====================
Altı boş iddialar!
Son günlerde, şöyle bir “söylem” tutturdular: “O gemiler, niye yalnız başına gönderildi… Yanlarında, onlara refakat edecek askerî gemiler niye yoktu?”
Bunlar o kadar “embedded”, o kadar “askerci” ki, “askersiz bir iş” düşünemiyorlar!.. Tuvalete bile “koruma” ile gider bunlar!.. Hiç akledemiyorlar ki, bu bir “sivil organizasyon”dur!.. Hem “sivil bir organizasyon” gerçekleştireceksin, hem de bu işi “askerin gölgesinde” yapacaksın!.. O zaman kim inanır bu işin “sivil”liğine?.. “Greenpeace” eylemcileri “asker” mi alıyor yanlarına?..
Bir söylemleri de, PKK ile Hamas’ı aynı kefeye koymaları… Oysa PKK, “terör örgütü”dür, Hamas ise “demokratik bir parti.”
Amma illâ “benzerlik” kurulmak isteniyorsa, PKK ile İsrail arasında kurulsun… Çünkü, “kundaktaki bebekleri bile katletme” konusunda PKK ile İsrail’in hiçbir farkı yoktur… Hem zaten, “PKK’lıları eğiten” de İsrail’den başkası değildir!.. Bu eğitimi boşuna mı veriyor İsrail?.. Elbette “gerektiğinde kullanmak” için!.. Hele bakın “eylem ortaklığı”na!.. “Bebek”lerden, “kadın”lardan ve “felçli yaşlılar”dan bile korkup onları öldüren “İsrail ve PKK” değil mi?..
Bırakın Hamas’ı!.. “Kanas”larla cinayet işleyenlere bakın siz!..