Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

48. ölüm yıldönümü münasebetiyle Bediüzzaman'ı anmak…

48. ölüm yıldönümü münasebetiyle Bediüzzaman'ı anmak…

İstiklâl Marşı’mızın kabulünün (12 Mart) ve çanakkale Zaferi’nin (18 Mart) yıldönümleri münasebetiyle çıktığım yürek seferi yorucu ama keyifli geçti…
Gerek belediyeler, gerekse sivil oluşumlar tarafından organize edilen programlarda halkımızın karşısına çıktım…
Zaman zaman karadan, zaman zaman havadan yolculuklar yaptım. Evime ve büroma günlerce uğrayamadım. Bazen İstanbul’dan uçak değiştirerek gitmem gereken yerlere gittim.
Büyük kalabalıkların yanı sıra küçük gruplara da hitap ettim. Bundan asla gocunmam. çünkü hizmetin sayısal sonuçlarını almak zorunda olmadığımı biliyorum. Manevi sonuçlarını takdir ise yalnızca Allah’a aittir.
Her yere bu anlayış içinde huzurla gittim. Karşımda kaç kişi olursa olsun aynı heyecanla konuştum.
Organizasyonun etkisini katılımcı sayısıyla ölçen bazı organizatör arkadaşlara da hep aynı şeyleri söyledim: “Osman Gazi, sizin topladığınızdan daha az kalabalıkla bir devlet kurmuştu; bu yüzden kaç kişi topladığınız değil, kaç ‘adam gibi adam’ bulduğunuz önemlidir!”
Pazar akşamı Başakşehir’de düzenlenen toplantıda yaptığım konuşmaya da böyle girdim. çünkü diledikleri kalabalığı toplayamayan organizatörler hem üzgün, hem de mahçuptular. İçlerinden biri kulağıma şöyle fısıldadı: “Bir şarkıcı çağırsaydık burası adam almazdı.”
Bu yaştan sonra şarkıcı filan olacak halimiz yok elbette!..
Kaldı ki, milletleri ileri noktalara şarkıcılar-türkücüler değil, kültür adamları taşıyor. Kuru kalabalıklar da siyaset dışında bir işe yaramıyor. Sadece amacı ve hedefi olan insanlar ülkeyi bir yerden alıp bir yerlere götürüyorlar.
Bendeniz de işte bu yüzden, “Osman Gazi, sizin topladığınızdan daha az kalabalıkla bir devlet kurmuştu; bu yüzden kaç kişi topladığınız değil, kaç ‘adam gibi adam’ bulduğunuz önemlidir!” diyorum.

Geçen Pazar akşamı vefatının 48. yılında Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ni anma programına katılmıştım.
“Niçin Bediüzzaman?..” diye sordular.
Niçin mi Bediüzzaman?..
Sürekli savaşlardan, acımasız terörden, açlıktan, yokluktan, vurgundan, soygundan iyice bunaldığımız ve daha âdil daha paylaşımcı bir dünya özlediğimiz için Bediüzzaman…
Niçin mi Bediüzzaman?..
Daha insanî, daha vicdanî, daha ahlâkî, daha dürüst, daha sevgi dolu, daha kıble istikametli bir hayatı arzuladığımız için Bediüzzaman…
Niçin mi Bediüzzaman?..
Maddiyat öncelikli hayat anlayşının ürettiği sorunlardan yıldığımız ve artık maneviyat öncelikli bir hayata geçmek istediğimiz için Bediüzzaman…
Niçin mi Bediüzzaman?..
İnsanî değerlere değer vermek istediğimiz için Bediüzzaman…
Niçin mi Bediüzzaman?..
İnsanlık âlemini zulümden, baskıdan, şiddetten ve bunların getirdiği sorunlardan kurtaracak insan hakları eksenli bir yapılanmaya ilişkin yeni fikirlere sahip bulunduğu için Bediüzzaman…
Her türlü özgürlüğe en az ekmek kadar ihtiyaç duyduğumuz şu asırda, “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyebilecek kadar özgürlükçü olduğunu bildiğimiz için Bediüzzaman…
“Dalalette elem, imanda lezzet var” anlayışı içinde ömrünü iman hizmetine adadığı için Bediüzzaman…
“Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder” gerçeğini asrın idraksiz ve imansız filozoflarının suratına çarptığı için Bediüzzaman…
“Benim mesleğim haktır ve doğrudur demeye hakkımız var, ancak yalnız benim mesleğim haktır, doğrudur demeye hakkımız yok” anlayışı içinde hakikatler üstü hakikate erdiği için Bediüzzaman…
Herkesin kendisi gibi inanmayanı, kendisi gibi giyinmeyeni, kendisi gibi yaşamayanı “düşman” ilân ettiği bir dünyada, “Düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silâhıyla cihad edeceğiz” tespitini zamanın vicdanına çaktığı için Bediüzzaman.
İki cümle içinde onu özetle deseler, şöyle özetlerim…
1. Bediüzzaman, sünnetin çağımıza yansıyan yüzüdür.
2. Aleyhteki şartlara rağmen fikri istikametinden ayrılmayan, şartlara asla teslim olmayan bir ebedî âbidedir.
Onu nevruz bahanesiyle yapılan bölücü gösterilere alet etmeye kalkışmak kimsenin hakkı ve haddi değildir. Vefatının 48. yıldönümü münasebetiyle rahmet ve minnetle anıyorum.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi