Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Medina

Medina

İki hafta önce sizlerle paylaştığım Milano Üniversitesi’ndeki ders serimizin devamını, söz verdiğim gibi getiremedik. Laiklik üzerine gelişen tartışmalardan bahsediyorduk.
Devamını getirmek kısmet olmadı; çünkü araya Gazze katliamı girdi. Ümmet kan ağladı. Tüm dünya İsrail’in pervasızca, bile bile, son derece hesaplı bir şekilde işlediği bu soykırımı kalbine kanla kazıdı. Gazze’deki dramın yankıları dalga dalga yeryüzüne yayılırken biz her şeyi geride, İstanbul’da bırakarak Peygamber şehri Medine’ye geliyoruz. Dizi yazımızın devamını biraz daha erteleyerek bu sefer de Medine’den bahsedeceğiz.
Nasıl bahsetmeyelim ki bu eşsiz şehirden? Güzel Medine. Hayatın adeta yavaşladığı şehir Medine. Mekke ne kadar bağırtılı ise o da o kadar sessiz bir kent. Mekke hareket, Medine sekineti yaşıyor. Mekke telaş, Medine rehaveti temsil ediyor. Her daim. Medine Ensarın kucaklayıcılığını, ana şefkatini hissettiriyor. Hicretten bu yana. Uhud ve Hendek’i bir daha, bir daha yaşıyor, yaşatıyor. En son 2007’de bu diyarlara kavuşmak nasip olmuştu. Görüyoruz ki Medine de Mekke’den geri kalmayacak yeni şehirleşme planları konusunda. Her yer yeni yükselen inşaatlar, her yer alt yapı çalışmalarıyla dolu burada da. Mescid-i Nebevi’de dahi bu değişiklikler göze çarpıyor. Geçen gelişimizde çok daha az sayıda gördüğümüz, avluda yükselen sütun gece lambaları, aslında gündüzleri açılan birer şemsiye de aynı zamanda. Sayıları şimdilerde 250’ye ulaşmış. Henüz yapımı tamamlanmayan birkaçı da dikkat çekiyor. Hava sıcaklığının elli derecelerde seyrettiği şu günlerde gündüzleri Mescid-i Nebevi’nin avlusu gölgeye bu modern gölgeliklerle doyuyor diyebiliriz. Ravza-i Mutahhara ise bütün büyülü çekiciliğiyle hep aynı sanki. Müslüman kadınlara Ravza’nın bir bölümünün, bunun içinde mesela Hz. Ayşe validemizin ismiyle anılan Ayşe sütununun ve hemen yanı başındaki Tevbe sütununun, Mimber’in ve de en önemlisi Peygamberimiz (ASV)’in, can dostu Hz. Ebubekir’in ve iman abidesi Ömer’in kabirlerini içeren türbenin kapalı olmasıysa bir süredir karşı karşıya olduğumuz bir durum. Düşününüz iki cihan serveri Rasulullah’ı ziyarete gidiyorsunuz. Kimimiz bunu hayatımızda sadece bir defa yapabiliyoruz ve o seferde de cinsiyetinizden dolayı, sadece kadın olduğunuz için onu gönül ferahlığıyla, doyasıya bir ziyaret edemiyorsunuz, erkeklere her vakit ve her türlü erişilebilirliği sağlayan Suudi rejimi kadınların ziyaretini hem zamansal olarak belli aralıklara sıkıştırıyor ve böylece de yoğun ilgi sebebiyle izdihama sebebiyet veriyor hem de mekansal olarak da sınırlama getiriyor ve Ravza’nın tamamını ziyaretten onları men ediyor. Ne adına? Kimse sormuyor. Sorgulamıyor.
Geçen ziyaretimde imkan bulup da göremediğim civar camilerinden Ebubekr ve Ömer mescitleri, hemen ikisi arasında sayılabilecek bir yerde yükselen Ghamame yani Bulut Mescidi’ni de ziyaret ediyoruz. Uhud’a çıkıp Rasulullah’ı düşünüyoruz.
Tepemizde kızgın güneş, onun iki zırhı üst üste giymiş olduğunu hatırlayıp tefekkür ediyoruz. Bir de o tepede şehid edilen on sahabe… yerlerini terketmeyen, dünya malından, ganimetten yüz çevirip Rasulullah’a verdikleri sözü tutan o on sahabe… Düşman güçleri tarafından ablukaya alınıp oracıkta şehadet şerbetini içiveren o on sahabe…ve Hz. Hamza’yı düşünüyoruz. Biraz aşağıda, önümüzde seyrettiğimiz şehidlik onun ve arkadaşlarının selamını getiriyor sanki bize.
Hendek de farklı değil. Yedi caminin toparlayıcısı olarak yapılmış yeni camide iki rekat duha namazı kıldıktan sonra Kıbleteyn mescidine geçiyoruz. İki kıbleli bu mescit vahiy mucizesine bizzat şahid olan bir mekan. Rasul (ASV)’ü, namazı sırasında yüz seksen derece yön değiştirip gelen emir üzere Kudüs’ten Beytullah’a çeviren cami Kıbleteyn. Hicret yolunda Peygamberin Medine’ye girmeden önceki ilk durağı olan Kuba Mescidi’ni de ziyaret ettikten sonra tekrar Ravza’ya koşuyoruz. Burada zaman duruyor. Her şey duruyor. Sadece namaz var. Yani Salat. Bir de Peygamberimizi ziyaret, ona selam ederek. Yani Selam. Salat ve Selam şehri Medine. Siz bu satırları okurken biz ona doyamadan ayrılıyor olacağız. Beytullah’a doğru yolda olacağız. İnşaallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi