Her televizyon programını 70 milyon izliyorsa
Hangi tartışma programına rast gelseniz, programcı veya konuklar, söylediklerine inandırabilmek için “70 milyon bizi izliyor” diyerek vatandaşı şahit gösterir. O zaman 70 milyon insanın hiç işi gücü yok ekran başında oturuyor öyle mi? Peki, bu kadar kanalı nasıl bölüşüyor 70 milyon?
Kamera önüne geçen programcılar ve konuklar, 70 milyon tarafından takip edilmekteymiş. Hiç yüzleri kızarmadan bir de hava atmazlar mı; “Bizi şu anda 70 milyon Türkiye seyrediyor” diye. Mesela neden yurt dışındaki seyirciyi bu rakama katmıyorlar. (!)
İnsan olan insan, önce kendi söylediğine inanmalı, sonra sözünü söylemeli. “70 milyon bizi izliyor” demek, kişinin hem kendisini, hem de varsa o andaki seyircisini “aptal” yerine koyması demektir. Gerçi televizyonlara boşuna “aptal kutusu” dememişler. Geçelim.
Kâhta’dan Pilot dayının deyimiyle; “Ununu elemiş, eleğini asmış, yıllarca kocasını bezdirmiş ve dul kalmış kadınlarla veya karısını bezdirmiş dul kalmış erkekleri evlendiren haraç mezat evlenme pazarları” da 70 milyon tarafından izleniyormuş.
Pilot dayının bu benzetmesini çok tuttum. Sohbetimiz televizyon programları ve haberleri üzerine sürerken bu noktaya takılıp; “böyle haraç mezat evlilik programları nereden bildiğini” sordum. Meğer uzaktan tanıdığı biri, İstanbul’a gitmiş ve böyle programlardan birine seyirci olarak katılmış da o sebeple duymuş.
Pilot dayı sordu. “Siz şehirlisiniz bilirsiniz, o nasıl iş öyle. O kadını beğenmedim başkası gelsin, yok o erkeği beğenmedim başkası olsun diye evlilik olur mu? İnsanların namus, haysiyet ve şerefi ne olacak? Bunlarda hiç terbiye, ar kalmamış mı” dedi.
Ben de; “Kimsenin namusunun, şerefinin, haysiyetinin bekçisi değilim Pilot dayı” diye cevap verdim. Öyle ya, kavun alır gibi koca beğenilen ya da kadın beğenilen programlarda evlilik yapılırsa, herhalde burada birtakım değerler aranmaz. Kendisine saygısı, sevgisi olan, ekran ekran gezip, koca ya da kadın aramaz. Böyle evliliklerle aile teşkil edilmez, ancak iki ayrı cins, bir çatı altını kısa süreliğine paylaşmış olurlar. Zaten böyle yaşam tarzı çok.
Çöpçatan programlarıyla yapılan evlilikler uzun sürmez, bu mümkün değildir. Çünkü evlilik pazardan alınıp satılmaz. Evlenmek isteyen çiftler, şirket kurar gibi ulu orta bir sürü şartlarla ve pazarlıklarla evlenmezler. Böyle evliliklerin ve programların amacı; toplumdaki “aile kurumunu” zedelemektir. Bu projeler, aileyi çürütmeyi hedef alan projelerden birisidir.
Pilot dayı ile biraz da siyasetten konuştuk. Pilot dayının görüş ve düşünceleri, kendi şahsına münhasır olsa da büyük bir kesimin düşüncesi ve fikri onda birleşmiş demektir. Pilot dayıya CHP zihniyetinin sözcüsü, X Kemal isimli şahsı sordum.
“Ne diyorsun malum kişi için” dedim. Pilot dayı hiç düşünmeden, “Boş bir adam. Bizim tavukları bile güdemez. Ona memleket emanet edilmez. Hele bir de CHP’li ki dedelerinin yaptıklarını unutmamız mümkün değil. Yeryüzünde ve gökyüzünde, canlı cansız ne kadar varlık varsa, Allah hepsini onların şerrinden korusun ve kollasın” dedi.
Bir de referandumu sordum. Şahsen Türkiye’nin halini ve ahvalini, siyasetçilerden sormam. Ülkenin gidişatını en iyi bilenler, çarıklı erkan-ı harp dediğimiz, yaşı altmış ve üzeri köylü vatandaşlarımızdır. Kıtlığın, yokluğun, savaşın, CHP zulmünün, darbelerin, muhtıraların, terörün faturasını hep yüklendikleri ve yaşadıkları için, siyaset ilmini iyi bilirler. Onların dediği doğru çıkar ve yerindedir.
Mesela çarıklı erkan-ı harp referandum için şunu söylüyor: “Memleketin değişikliğe ihtiyacı var. Üzerimizdeki vesayetin kalkması şarttır. Memleketin önüne kimlerin takoz koyduğunu görmek istiyorsanız, Anayasa değişikliğine kimlerin karşı çıktığına bakmak yeterli olur. PKK ve partisi. CHP, MHP, DSP ve Masonlar. Ülkenin başında ne kadar musıbet varsa, hepsinin altından bunlar çıkar. Daha ötesi yoktur. Yeni Anayasaya evet.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.