Onu bunu bırak; işine bak!..
Günlük çekişmelerin, gündem maddelerinin arka planındaki tezgâhları gözden kaçırmayın.
Gündemden kopun demiyorum ama gündemin esiri de olmayın!..
Zira…
Hiçbir şey göründüğü gibi değil…
Hiçbir partide; demokrasi olmaz.
Olamaz…
Hiçbir bölgesel güç; “küresel güçlerle” anlaşmadıkça, kendisini riske atacak çıkışlarda bulunmaz…
Bulunursa, fazla ayakta kalamaz.
Altın kuralı bilir misiniz?..
Hatırlatayım:
“Altını koyan kuralı koyar!..”
Diyelim ki “küresel güç” değilsiniz…
Merkez Bankası’ndaki “dolar” rezervinin çokluğu ile övünenlerdensiniz…
En güçlü tarafınız dolar bolluğu ise, en zayıf tarafınız da bu olur…
Her sistemin en zayıf tarafı nedir?..
Onu da hatırlatayım:
“En güçlü olduğu tarafıdır!..”
¥
Bütün bunlardan bizlere ne düşer?..
Sizlere ne düşer?..
Şu:
“Siz siz olun, gündemin boğuntusuna gelmeyin!..”
Bugüne kadar, ne “ulvi” görünümlü davalar için ne paralar verdiniz; ne fedakarlıklarda bulundunuz…
Ve bunu yaparken de büyük ihtimalle “Birilerinin bir bildiği vardır herhalde. Benden vermesi, gayrisini büyüklerimiz bilir” dediniz…
Siz olanca samimiyetinizle verdiniz, verdiniz…
Ve sonunda…
O “büyük”lerin; keskin virajlarda nice küçüldüklerini gördünüz…
Bilgi gibisi var mı; yardım edilecek, destek verilecek yerin “arka planı”nı bilmemezlik, günaha ortak olmaktan kurtarır mı?
Yok…
Kuru lafların, vaatlerin peşinden koşmanın manası kalmadı.
Biz; iki gün önce ifade ettiğimiz üzere; “vagon” olmayı reddedeceğiz…
Kendimizi, ne yöne gittikleri meçhul lokomotiflere teslim etmeyeceğiz!
¥
Bunun için de “donanmak” gerekiyor…
Böyle olmamak!..
Bakın bir misal;
Mısır Çarşısı’nda kapıcılık yapan çok fakir bir adamın oğlu Âli; olağanüstü gayret göstermedikçe durumunun değişmeyeceğinin farkındadır…
Bu bilinç; bir yandan babasına yardımcı olurken diğer yandan da “Fransızca” öğrenmeye sevk eder kendisini…
O zamanın şartlarında kitapsa kitap, muallimse muallim…
Hepsini arar ve bulur…
Gündüz babasına yardım eder, geceleri ders çalışır…
Sonra sonra…
Onla tanış bunla tanış derken; kapağı “Tercüme Odası”na atar.
Hâriciye’nin en parlak memurları yetiştiren bu biriminde, Fransızcasını iyice geliştirir…
O kadar ki;
Ünlü Fransız Sanatçı Lamartine kendisinden bahis açıldığında “Fransızcası en az benimki kadar iyi” itirafında bulunur!..
Dikkatinize; 17. yüzyılın imkanlarıyla ulaşılmış bir seviyedir bu!..
¥
Şimdiiii…
“En büyük sorunun işsizlik değil de mesleksizlik” olduğu bir ülkenin fertleri olarak, kapıcılıktan Sadrazamlığa kadar yükselen Âli Paşa’nın hayatı bize bir mesaj vermeyecek mi?..
Bakın; geçtiğimiz günlerde, İngiltere hükümeti tarafından “akredite” edilmiş bir uzaktan eğitim İngilizce programından “bedava” şifre aldım.
Ve şirketin izniyle, o şifreleri birkaç arkadaşıma verdim.
“Buradan, seviyeniz ne olursa olsun, İngiltere’deki hocalarla kontakt halinde İngilizce öğrenebilirsiniz. Bunun için günde bir saatinizi ayırmanız yeter de artar” dedim…
Binbir teşekkürle kabul ettiler…
Bir ay geçti; raporlara baktım “şöyle bir girip çıkmışlar.”
Bırakın günde bir saati, ayda on beş dakika olsun ayırmamışlar!..
MSN’den saçma sapan mesajlaşmalar için vakit var, saçma sapan dizileri izlemek için vakit var, bin türlü zırva şarkıyı ezberlemek için, anlamsız sohbetler için vakit var…
Böyle; “bedava” bir eğitim paketi için yok!..
¥
Bir de; “Abi, siyasetin yakın geleceği ne olur? CHP yükselir mi? AK Parti alçalır mı, Saadet ne yapar” diye soruyor adam!..
Biri yükselse diğeri alçalsa, neyine yarayacaksa!..