Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Adıyaman Menzil

Adıyaman Menzil

Menzile varmak. Menzile vasıl olmak. Menzile kavuşmak...
İnsanın; gönlündeki, yüreğindeki, niyetindeki, amelindeki, duasındaki bir menzile ulaşma isteği, vazgeçilmez arzularındandır. Esas olan ise bu menzilde durabilmektir. Durmayı bilebilmektir, durmayı bildikten sonra da o menzile gelenlere sahip çıkabilmektir.
İşte gönlündeki, yüreğindeki menzile gitmek isteyenlerin vardıkları ve aradıkları manevi gıdayı buldukları, bulduktan sonra da vazgeçmedikleri “Menzil’e”, uzun zaman sonra nihayet benim de yolum düştü. Geçen hafta Cuma Namazı’nı Menzil’de ikame ettik.
Menzil adını Es-Seyid Muhammed Raşit Erol Hazretleri’nin adıyla duymuştum. Görmek nasip olmadı ama manevi gıdalarından nasiplenmeye çalıştık. Menzil’e gidip gelen ve hayatını doğru bir istikamete çeviren yüzlerce insanla karşılaştım, hatta birçoğunun da hikâyesini yazmıştım. Lakin yine de Menzil’e varmak bir türlü nasip olmamıştı.
Cuma Namazı’nı Kâhta’nın mütevazı bir köyünde eda edelim diye düşünürken, namaz Menzil’de nasip oldu. Menzil’in emanetçilerinden Es-Seyid Muhammed Raşit Erol Hazretleri, kardeşi, Es-Seyid Abdülbaki Hazretleri ve onun kardeşlerinin sofilerinden Adıyamanlı Molla Üzeyir ile Abdullah Çayır bizimle yakından ilgilendi. Doğrusu çok farklı bir atmosferdi.
Bir kere insan kendisini Menzil’de çok büyük bir güvende hissediyor. Yanınızdan, yörenizden, arkanızdan, önünüzden geçen hiçbir insandan size bir kötülük gelmeyeceğini ve mutlaka yardım alabileceğinizi biliyorsunuz. Herkesin iyilik için yarıştığı bir pistte gibisiniz. Öncelik kişilerin kendisinde değil, karşısındakinde. Mesela “Ben”in yerini önce “Sen” almış.
Huşu içerisinde bir Cuma Namazı eda etme imkânımız oldu. Menzil’de namaz eda etmek; gündelik işler arasındaki; “Şu işi de aradan çıkaralım” niyetiyle değil, Allah rızası için ve insanın kendisine dair bir ameli olduğu için eda ediliyor. Esas olan da bu değil mi?
Cuma Namazı’nı Es-Seyid Abdülbaki Hazretleri’nin imametinde eda edeceğimizi ummuştuk ama Abdülbaki Hazretleri İstanbul’daymış, kardeşinin imametinde eda etmek nasip oldu. Namazdan sonra Es-Seyid Muhammed Raşit Erol Hazretleri’nin kabrini ziyaret edip, nasibimizdeki taamı yemek üzere yemek salonuna geçtik.
Menzil’e varanlara; “kimsin, nereden geldin, niye geldin, ne zaman geldin, ne zaman gideceksin” gibi sorular asla sorulmuyor. Sadece üç soru sıkça duyulmakta. Birincisi; “Yemek yediniz mi?” İkincisi; “Çay içtiniz mi?” Üçüncüsü; “Yorgun musunuz?” Bu sorulara cevap verenlerin karnı açsa doyuyor, susuzsa susuzluğu gideriliyor, uykusuzsa uykusunu uyuyor veya başka bir ihtiyacı varsa makul ölçülerde gideriliyor.
Sait Bey’in ifadesiyle çölün ortasında bir yeşil vaha meydana gelmiş Menzil köyünde. Kimsenin kimseye muhtaç yaşamaması ve özellikle yörenin kalkınmasında bir örnek olması bakımından, Menzil’de herkes bir işin ucundan tutma yarışında. Akla gelen ne kadar meyve, sebze varsa, hepsi Menzil’de yetişiyor. Toprağın bereketi ve ikramı, çıplak gözle görülüyor.
İnsanın yaratılış fıtratı iyilik üzerinedir. Yüce Allah kendi ruhundan üflediği insana hep iyilik yüklemiştir. Lakin insanoğlu bu fıtrata müdahale ederek, Allah’ın kendisine lütfettiği “iyilik bağışını” reddetmiştir. Reddedenler kötülük, reddetmeyenler iyilik üzere yaşarlar. Çevremizdeki tüm iyileri ve kötüleri, bu çerçevede değerlendirebiliriz.
İşte Menzil’de kötülük üzere yaşayanlara rastlamak mümkün değildi. Aldıkları ve verdikleri her nefesin, Allah’ın elinde olduğunu bilen ve hayatlarını iyilik üzerine doktrine etmeye gayret eden insanların konakladığı, misafir olduğu ve ziyaret ettiği bir yerdi. İnsanların beden dili böyle söylüyordu.
Kısacası Menzil’e varmak, varınca kalmak, kalınca anlamak, anlayınca idrak etmek; nefsin dünya ile ahiret arasındaki dengesini sağlamak gibi bir şey. Yalnız bu dengeyi tutturabilmek için, öncelikle insanın içindeki ve dışındaki tüm kötülükleri kovması gerekiyor.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi