Silahsız kuvvetler teslim mi oldu?
Açılım rüyası kâbusa mı dönüşüyor yoksa? Siyaset mekanizmasının açılımı aynı hızla devam ettirecek kuvveti ve kredisi kalmadı maalesef.
Siyasi kanalların kapanması için dört koldan kara bir kampanya olduğu besbelli! Kravatlı terör örgütü üyelerini habire serbest bıraktırıp, dağdakilerin peşine düşmek çetin bir kısır döngü! Dışarıda gerçekten tarihi denilebilecek barış ve işbirliği adımları atıp, bölge liderliğine soyunulduğu, küresel aktör olma yolunda ilerlendiği bir hengâmede içeride vatandaşımızın ve askerimizin güvenliğini temin edemez duruma gelmek/getirilmek yaman bir çelişki!
Bu çetin kısır döngüye, yaman çelişkiye dikkat çekerken, özellikle Gazze konvoyuna yapılan haydutluk üzerine hükümetin İsrail’e karşı geliştirdiği tavırdan sonra, hükümet ve Dışişleri Bakanı aleyhine başlayan ve bir kısmının ucunun dışarıda olduğu muhakkak olan, çirkin ve insafsız saldırılara kesinlikle katılmıyorum.
Bu saldırıların bir düğmeye basılmış gibi başladığını anlamamak için tarih bilmemek veya akıldan istifa etmek gerek.
Tenkit ayrı, haksızca saldırmak ayrı!
Bu hakkı teslim ederek yukarıdaki tahlilime devam ediyorum...
Kasten, niyet ederek hiçbir hükümet bu açmazın içine girmez zaten!
Mecbur bırakılır, sürüklenir!
Ancak, işte tam da bu noktada, atılan adımların, seçilen stratejilerin hassasiyetle tespit edilmesi lazım. Siyaset kurumunun tıkandığı yerde, sivil inisiyatiflerin daha cesur adımlar atıp kapanan kapıların aralanmasına gayret etmesi şart.
Bugün gelinen bu ürkütücü ve endişe verici durumun arkasında güçlü lobilerin, içte ve dışta organize sivil çetelerin olduğunu söylemek için müneccim olmaya da gerek yok!
Bu gözü dönmüş sivil çetelere karşı, başta açılım projeleri olmak üzere, ülkenin önünü açacak teşebbüslerin arkasında yeterli sivil desteğin görünmemesi tıkanıklığın en mühim sebebi.
Siyasi tarafgirlik bağnazlığıyla her icraata köstek olup muhalefet edenler zaten bunun hesabını er veya geç vereceklerdir.
Velev ki iktidara yakın odaklar bu tür meseleleri politize etsinler, siyasi hesap peşinde koşsunlar.
Velev ki Kürt meselesinin sözüm ona siyasi savunucuları acizlikleriyle terör lobisine teslim olsunlar.
Velev ki sahte vatanseverler, Kürtleri-Arapları yok saymayı, şehitlerimizi bağırıp çağırarak uğurlamayı marifet saysınlar.
Velev ki adalet dağıtsın diye cübbe giydirilenler, bin bir türlü çirkinliğe kanun kılıfı geçirmeye çalışsınlar; cübbelerine kan bulaştırsınlar.
Ne olursa olsun, silahsız kuvvetler, basiret ve ferasetle çalışıp teslim olmamalılar. Siyaset mekanizması bugün tıkanır, yarın açılır. Ama sivil kanallar hep açık, hep uyanık, hep sahada olmalı!q Eften püften meselelerle alakalı anlı şanlı toplantılar icra eden ‘hükümet dışı’ sivil yapılanmalar bu hayati mevzuda ciddi kafa yorup, müessir icraatlar yapmalılar. Yahut yapılanlara ısrarla devam etmeliler.
Siyasi mülahazalarla “Açılım ölü doğdu!” diyenlere katılmıyorum.
Bazı hatalar olsa da kabul etmek lazım, bu dönemde geç kalmış meseleler, risk alınıp cesaretle masaya getirildi.
Ancak yukarda sıraladığım çevreler açılımı kapatmak için ellerinden geleni yaptılar. Sahiplerini bile, kimi zaman, arkasında duramayacak hale getiren propagandalar yaptılar. Açılımı sadece ‘TRT Şeş’ten ibaret zannedenler şeş cihetten gelen hücumlar karşısında su koyuverdiler. Siyaset rüzgârını arkasına almadan yelken açamayan ‘silahsız kuvvetler’ ise çoktan ‘korunaklı’ limanlara demir attılar.
Açıkçası, imtihan hayli kızıştı!
Memleketin en çetin meselesi için önümüzdeki dönemde kimler hakkaniyet ve cesaretle adım atarsa, tarih onları hayırla yadedecek.
Gerisinin mahşerde, iki yakasına yapışacak çok mazlum var bu ülkede.
Hem de çok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.