Yeni bir başlangıç
Dün Van’daki devlet töreniyle, terör muhasebesini de gözden geçirdik. Törenin eksiği ana muhalefet lideriydi. Başbakan’ın Kılıçdaroğlu’nu davet etmesi, O’nun da davet edilsin ya da edilmesin törene katılması günün koşullarına uygun olurdu.
Tören sonrasında başbakan ve üst düzey görevliler bölgenin dağlarına, yöneldiler; gidip yeri inceledikten sonra, olan biteni, eksikleri değerlendirmeleri bekleniyor.
Töreni terör yaratsa da, bu tören Kürt sorununun gözden geçirilmesini hatırlattı. Devlet bakımından terör güvenlik işi, Kürt sorunu güvenlik dışı bir iştir.
Bu görüşle, incelemelerini bitirir bitirmez hükümetin, Kürt sorununa bakması gereğini vurgulamak istiyorum:
Önce demokrasimizin eksikleri hatırlanmalı, yapılacaklar belirlenmeli, önemine ve
sırasına bakmadan hükümet hangisine başlayabiliyorsa başlamalıdır. Hemen, şimdi!
Bu proje üzerinde Başbakan konuşmuyor mu? Yoksa konuşamıyor mu? Bunu bilmeliyiz! Açılıma son verildiği izlenimi, demokrasiye inançsızlık görüntüsü vermektedir.
Bilerek bilmeyerek açılıma engel çıkaran, gönüllerinde milliyetçi tortular bulunan bakan ve milletvekilleriyle gerçekler açık açık görüşülmelidir.
İktidar, Kürt sorunuyla ilgili düşündüklerini, yapabileceklerini, anayasayla ilgili olanları, çıkaracağı yasaları, idari kararla yapacaklarını sıralamalıdır.
Habur olayından bu kadar zaman geçtikten sonra, tutuklanmaların kabul edilebilir açıklaması yoktur. Kararların yargıyla ve hükümetle ilişkisi kamuoyuna açıklanmalıdır.
PKK bağlantısı nedeniyle bini geçen kişi, özensiz ve dikkatsiz, nobranca göz altına alındı ve sonra tutuklandılar. Bu operasyonun hükümetle veya yargıyla ilgisi açık açık anlatılmalıdır.
Saydığım ve saymadığım eksikliklerin listelenmesini yeni kurulan “Kamu
Düzeni ve Güvenliği” müsteşarlığına atanan Muammer Güler’den bekleyebilir miyiz? Ben beklemek istiyorum!
Kuruluş kanununa göre Müsteşarlığın temel işi, “1/ Politika ve stratejiler belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak; 2/ Stratejik istihbaratı değerlendirmek; 3/Kamuoyunu bilgilendirmek ve halkla iletişimi sağlamak” olarak tanımlanabilir. Bu görevlerin tanımı ve müsteşarlığın iş planı herhalde yapılmıştır.
Sayın Güler’e ilk tavsiyem, Kürt sorununun Türkiye’de birlikte yaşamak isteyen Türklerin ve Kürtlerin sorunu olduğunu kabul ederek işe başlamasıdır. Diğerlerinin sorunu, çok değişik konudur, o sorunla uğraşmak başka kişilere verilmelidir.
Sayın Güler, halkla ilişkilerin önemini yedi yıldır İstanbul’da anlamış olmalıdır. Halkla ilişkilerden sorumlu kişi, sürekli söylenenleri, yayımlanan heberleri izlemeli, her gün, haber ve iddialarla ilgili doğru bilgileri, kimseyi suçlamadan sade, tarafsız biçimde yayımlamalıdır.
Bu yayımlar, haberin kaynağı, söyleyenin adı söylenmeden de yapılabilir; hatta yapılmalıdır, böylece bir çekişme de çıkmamış olur.
Bir diğer konu, Sayın Güler’in kırmızı çizgisiz işe başlaması ve devam etmesidir. Kürt sorununun ve hatta terör sorununun kırmızı çizgisi yoktur. Kişisel bir konuyla uğraşmıyoruz, amaç sonuca ulaşmaktır. Kırmızı çizgi çizmemek için, değişik anlayanı ve tanımlayanı bulunan kavramlardan kaçınılmalıdır.
Yeni bir başlangıç yapan sayın Güler’e başarılar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.