Yeni değil, 30 yıldır bu lanet terör aynı kapıdan giriyor, aynı kapıdan ellerini kollarını sallaya sallaya çıkıp gidiyor. Geride kalan eyvahlar, ağıtlar, lanetlemeler...
İyi de kimseler çıkıp sormuyor mu?
Bu karakollar sahipsiz mi?
Bu karakolların istihbaratı yok mu?
Bu karakolların askerleri usta mı, çırak mı?..
Ne oluyoruz?
Koskoca devlet üç buçuk çapulcu ile yıllardır başa çıkamıyor mu?
Hem de ne hikmetse öylesi kanlı bir saldırı olacağı esnada hem Danıştay gibi bir kurumun, hem de karakolların termal kameraları bozulur?
İhmalse, kasıtsa sorulmuyor mu? Hesaba kitaba çekilmiyor mu?...
Uydudan yerdeki kaplumbağayı izleyen kameralar ne hikmetse, öldürüldüğü iddia edilen teröristlerin ölülerini göremez. Gösterilmez bu ölüler...
Ne için gösterilmez?
Gösterilse belki de şehit ailelerinin yüreğine su serpilecek, belki de “oh” diyecekler...
“Şu kadar terörist etkisiz hale getirildi” dendiğine göre doğrudur inşallah, hoş devlet yalan söyler mi? Devlet doğruyu söyler, muhalefet de koltuk derdinde...
Analar kan ağlarken MHP lideri Bahçeli’nin gözü erken seçimde...
Ah bir erken seçim olsa da, iktidar düşse de biz kapsak...
Kasap mal derdinde, koyun can derdinde...
Gündem yapay, nutuklar sahte...
30 yıldır Ortadoğu’da tarihi emelleri olan İsrail ile ABD ittifakı var.
İşgal var...
Yağma var...
Gözyaşı var...
Bölüneceğiz, onlar da yer altı servetlerimizi rahatlıkla sömürecekler.
PKK yanlısı siyasi maske takanların televizyonlara çıktıklarında neler yumurtladıklarını görmüyor musunuz? Dağdan konuşurken “çocuklar” diye başlıyorlar.
Pe ka ka demiyorlar, pe ke ke diyorlar...
Sürekli gösterdikleri adres İmralı.
Demek istiyorlar ki şehit tabutlarından bizde üzgünüz(!) ama İmralı’yı salmazsanız kan akmaya devam edecek. Bu salvonun da aslı yok astarı yok.
Öyle de olsa sanki İsrail vazgeçecek... Sanki eylemler duracak...
Terör emir kuludur, aldığı emri para karşılığı yerine getirir.
Taşeron...
Öyle iken, geçmişteki toprak ağaları şimdilerde siyasetin patronluğuna soyununca “Kürt hakları” diye tutturdular. Kürt hakları imiş...
Evet ağalar... “Kürt hakları” diyorsanız, bu hakkı evvela siz verin.
Kaç tane köyünüz varsa köysüzlere verin.
Kaç bin dönüm araziniz varsa fakir fukaraya dağıtın...
Görüyor musunuz?
Kürt haklarının sözde savunucuları, yatırımlarını Diyarbakır’da mı yapıyorlar? Yoksa İstanbul, Ankara gibi şehirlerde mi? Köşkleri, malikaneleri, servetleri nerelerde bir bakın bakalım...
Kimse kimseyi kandırmasın, bu halkın sorunları varsa müşterektir, bunun Türk’ü Kürd’ü olmaz. Her zaman sorduğumuz soruyu yine soralım:
Fakülteden içeriye alınmayan başı örtülüye Kürt müsün, Türk müsün diye soruyorlar mı?
Yoksa, başın örtülü ise kim olursan ol, okuyamazsın, işe giremezsin...
Tahrip edilen ilkeler sadece Kürt halkına mı aittir, yoksa müşterek midir?
Yine, 18 yıl üzerine yasak konulan ezan kimin ezanıdır?
Kürtlerin mi?
Türklerin mi?
Birileri terör adı altında konuları mecrasından saptırıyor.
Bu hikaye aslında inanlarla inanmayanların hikayesidir. Ama hedef şaşırtıp işi kavmiyetçiliğe yıkınca içtekilerle dıştakiler kenetleşiyor.
Hem Kürtlerin hem de Türklerin, ki hepsi bir millettir, karşısında sivil gemilere gözünü kırpmadan ateş açan eli kanlı İsrail var. Sevr’in bir maddesi de Ermeni devletidir...
Anadolu bir sefer daha Kürt ve Ermeni devletlerine bölünürse Siyonizm daha rahat sömürecek, ata koşturacak; birlik olursak yılacak, pusacak...
O zaman yazımızı bir fıkra ile noktalayalım.
Hani adamın çok zengin olan bahçesine aynı anda hem öküz hem de Oflu girmişti. Bahçe sahibi eline kocaman bir sopa alarak tahribatçı öküzü vura vura çıkarmaya çalışırken karşıdan komşusu bağırmış: “Hey hemşerim, sen öküzü bırak da Ofluyu çıkar Ofluyu...”
Aynen öyle oluyor, biz PKK derken cümle alem de “İsrail’i çıkar” diye bağırıyor..