Seyit Mehmet Şen

Seyit Mehmet Şen

Gürcistan’a fındık seferi (2)

Gürcistan’a fındık seferi (2)

1.
Karadeniz coğrafyasının devamı niteliğindeki bir coğrafyaya sahip olan Gürcistan’da iki ürün ülkemize rakip olacak şekilde yetiştirilme imkanına sahip bulunmaktadır.
Bunlardan birisi çay, diğeri ise fındıktır.
Çay yetiştiricilerinin bu rekabet oluşturacak gücün farkında olup olmadıklarını bilmesek de, fındık yetiştiricileri Gürcistan’ın muhtemel bir rekabetinin farkındadırlar.
Bunun içindir ki, son iki yıldır Zıraat Odaları tarafından Gürcistan’a fındık seferleri düzenlenmektedir.
Bu seferlerin ayrıntılarına girmeden önce kadirşinaslık olarak bir hususu belirtmeliyim ki, zaten uyanık olan fındık üreticilerini ve onların yoğun olduğu il ve ilçelerdeki Zıraat Odalarını uyaran kişi, halen Ordu Üniversitesi Zıraat Fakültesi Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Turan Karadeniz’dir.
Kendisi aynı zamanda Türkiye Fındık Konseyi’nin Araştırma Komitesi üyesidir.
İnşallah diğer üniversitelerimizin hocaları da, içinde bulundukları sırça köşkten çıkıp, kendi konularında üreticiyi uyarma görevlerini hakkıyla yerine getirirler.
Sözüm zaten görevlerini yerine getiren hocalarımıza değildir elbet.
*
2.
Gürcistan, 69.700 kilometrekare alanı ve 4.630.000 nüfusuyla, ülkemize komşu, dost ve aynı zamanda kardeş bir ülkedir. Çünkü ülkemizin birçok yerinde, değişik zamanlarda Gürcistan’dan göç etmiş, etnik olarak Gürcü vatandaşlarımız bulunmaktadır. Elbet bu kardeşlerimizin Gürcistan’da kalan akrabaları da vardır. Bu nedenle ülke ve millet olarak Gürcistan ile çok yakından ilgilenmemiz gerektiğine inanıyorum.
Eğer bizler yanıbaşımızdaki dost ve kardeş Gürcistan ile gereği kadar ilgilenmez ve bazı konularda onlarla işbirliği projeleri geliştirip hayata geçiremezsek, “hayat boşluk kabul etmez” sözü çerçevesinde mutlaka birileri binlerce kilometre uzaklardan gelip onların mevcut potansiyelini kullanır ve bize rakip olur.
Kim bunlar mı diyorsunuz?
Konumuz fındık olduğu için, fındıkla ilgili olanı söyleyelim:
Evet, Gürcistan’a binlerce kilometre uzaklıkta olan İtalyanlar gelirler ve orada 1240 ha / 12.400 da arazi satın alırlar. Amaçları, ucuz arazi ve ucuz iş gücünden yararlanıp, ekolojinin uygun olduğu yerlerde fındık yetiştirip, ülkemize rakip olmaktır.
Bunun için daha şimdiden 200-300 ha arazide fındık yetiştirmeye başlamışlar bile.
Eğer İtalyanlar satın aldıkları arazinin tamamını fındık yetiştiriciliğine ayırırlarsa, bu yaklaşık 3000 ton civarında kabuklu fındık üretimi anlamına gelir ki, İtalyanlar bu kadar fındığı bizden almayacaklar demektir.
Her ne kadar bu kadarlık bir üretim, ülkemiz fındık üretimi yanında devede kulak bile sayılmayacak olsa da; bilmemiz gereken bir başka husus, Gürcistan’ın mevcut üretiminin, kesin olmamakla birlikte 30-40 bin ton civarında olduğudur.
Gürcistan’a fındık üretimi için gidecek olan İtalyanlar, elbet bu üretimi de kontrol altında tutacaklar ve iyi bakım şartlarında bu miktarı çok daha yukarılara tırmandıracaklardır.
Bunun açık anlamı şudur:
Ülkemizin, fındığı kuruyemişçide gören akıldaneleri, mevcut üretimimizi kısarak fiyatları artırmayı beklerlerken; “ummadığın taş baş yarar” sözünün çağrıştırdığı gibi, İtalyanlar Gürcistan’ın fındığını koç başı olarak kullanacaklar ve bizim fiyatlarımızı daha aşağıya çekmenin yollarını arayacaklardır.
Bunu yapabilirler mi?
Teknik olarak yapabilirler.
Ekolojik olarak, Gürcistan’da yetişen veya yetiştirilecek olan fındığın ülkemizde yetiştirilen fındığın kalitesini yakalaması zor gözüküyor.
Fakat, yukarıda belirtildiği gibi, Gürcistan’da fındık yetiştiriciliğine soyunan İtalyanların ellerindeki en büyük koz, ülkemizle mukayese edilmeyecek ölçüde ucuz olan iş gücü maliyetidir.
Bu da, Gürcistan’da İtalyanlar tarafından yetiştirilecek olan fındık maliyetinin çok aşağılara çekilmesi ve üretilen fındığın dış piyasadaki rekabet şansının artması demektir.
“Sinek küçük ama, mide bulandırır” ata sözümüzü aklımızdan çıkarmayalım ve “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak” için gerekli tedbirleri bir an önce alalım.
Bunun için, öncelikle Gürcistan fındığını ve çayını mutlaka biz kontrol edelim.
İkincisi, içinde barındırdığı temel besin maddeleri dolayısiyle stratejik bir ürün olan fındığın önünü kesinlikle kesmeyelim ve daha çok üretmenin yollarını arayalım ve bulalım.
Ve asıl bulacağımız şey ise, yer küre üzerinde fındık gibi mükemmel bir besin maddesini bilmeyen ve günlük tüketiminde kullanmayan insanlara fındığı tanıtalım ve sofralarında fındığa önemli ölçüde yer ayırmalarını sağlayalım.
Bu arada, fındığı çerez olmaktan öte, çok önemli bir besin maddesi olarak algılamasını öğrenelim ve fındık tüketim alanlarını olabildiğince genişletelim.
Hiçbir zaman yapmamamız gereken şey ise, “fındık üreticisinin başka geçim kaynağı yok” bahanesine sığınarak yol almayı denemektir.
Bilinen bir gerçektir ki, ülkemizin tarım kesimindeki birçok üreticinin durumu fındık üreticisinden daha kötüdür.
Eğer kırsaldan büyük şehirlere olacak göçü önlemek için fındık fiyatlarını yapay bir şekilde piyasa fiyatlarının üzerine çıkarmanın talimini yapacak olursak; aynı şeyleri diğer üretim dalları için de yapmamız gerekecektir ki; gerçekçi olmayan bu durumu sürdürmek kısa vadede mümkün olsa da, uzun vadede bunun mümkün olmayacağını bilmemiz gerekir.
*
3.
Fındık için yazacaklarımızı şimdilik burada bitirelim ve kısaca Gürcistan’a yapılan iki fındık seferinden bahsedelim.
Prof. Dr. Turan Karadeniz’in başkanlığında Gürcistan’a yapılan ilk fındık seferi 2009 yılının Haziran ayında gerçekleşti.
Piraziz İlçesi Zıraat Odasının genç başkanı Ünal Aşık beyin finanse ettiği ve bizzat katıldığı gezide Prof. Dr. Tarık Yarılgaç ve Çaykur Genel Müdürlüğü elemanlarından Zıraat Mühendisi Turan bey de bulunmuştu.
Yine Prof. Dr. Turan Karadeniz’in başkanlığında gerçekleştirilen ikinci gezi ise 3-6 Haziran 2010 tarihleri arasında yapıldı.
Ordu ve Samsun il ve bazı ilçe Zıraat Odalarının finanse ettiği; Ordu Zıraat Odası Başkanı ve Türkiye Zıraat Odaları Birliği Muhasip Üyesi Nejat Avcı’nın organize ettiği geziye kalabalık bir heyet katıldı.
Ahmet Kaya, Erdoğan Akkuş, Süleyman Saka, Orhan Ada, Zati Uygun, Yılmaz Gezer, İhsan Yılmaz, Hasan Sapak, Özcan Aydın, Erol Çelik, Bekir Biçim, Arslan Soydan, İsmail Şirin, Mustafa Arslan, Nejdet Şahin, Hasan Tütüncü, Mevlüt Okur, İsmail Güngör, Fahri Şahin, Etem Kurultay, Hüseyin Arslan, Mehmet Karamollaoğlu, Mehmet Aksüt, Hüseyin Alper, Prof. Dr. Tarık Yarılgaç, Yar. Doç. Dr. Kemal Çelik, Ömer Öztürk, Ordu Tarım İl Müdürü Sadi Sadıkoğlu, Ordu Tarım İl Müdür Yardımcısı İsak Hacı Kamiloğlu, Vedat Aydoğan, İdris İnan, Adile Uçar, Özlem Gönül, Ersin Dilber, Ebru Tekin ve Temel Kotan geziye katılan diğer kişilerdi.
Etkili ve yetkili bir heyetin Gürcistan’a yaptığı bu gezinin yararlı olacağını sanıyor ve fındığın geleceğine sahip çıkanları yürekten kutluyorum.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seyit Mehmet Şen Arşivi