Abant Platformu’ndan “vesayet”e bakış
Ne demek vesayet?..
Konumuzla ilgili tanım:
Seçilmemişlerin seçilmişleri yönetmesi...
Tokmağı eline alan sorumsuz bürokratların (asker- yargıç); hükümetin boynundaki davula gönüllerince vurması.
¥
Bir grup “gerçek manada” vatanseverin organize ettiği Abant Platformu oturumları; “vesayet rejimi” hakkında söylenmemiş laf neredeyse kalmadığından ve söz tamamen “icraata” kaldığından klasik, kalıplaşmış cümlelerle sürüp gidiyor.
Ne söylenebilir ki;
- Türkiye’yi hiçbir zaman hükümetler yönetmemiştir.
- Bugün de hükümet yönetmemektedir.
- Denetlenmeyen silahlı güç, kontrolsüz güçtür.
- Kontrolsüz güç, güç değildir.
- Millet tarafından cezalandırılması mümkün olmayan sorumsuz bürokratların; millete hesap vermek mecburiyetinde olan siyasileri yönetmesi kabul edilemez.
- Vesaire...
¥
Söylenenler, tek düze ise de ayrıntılara gizlenmiş şeytanları avlamak da bizim işimiz.
Mesela; Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in; “Biz bu uğurda sadece elimizi değil, başımızı, yüreğimizi, bütün bedenimizi taşın altına koyduk” cümlesi dikkat çekiciydi.
Özellikle “baş”ı taşın altına koymaktan bahsediliyorsa, finale yakın bir yerlerdeyiz demektir.
AK Parti’nin kuyusunun itinayla kazılmakta olduğuna hayli zamandır dikkat çekmeye çalışıyoruz.
İlginçtir; daha Kılıçdaroğlu’nun bir “proje adamı” olarak piyasaya sürüldüğü gün; canlı yayında, “Mustafa Sarıgül de çekilir yakında!” demiştik...
İşte manzara!..
Evet;
Saflar iyice netleşti;
Sıkılmadan OHAL isteyenlerle, Anayasa paketini Mahkemeye götürenlere ilave olarak, BDP ve TÜSİAD ağır topları aynı safta!..
ABD’den döner dönmez, “referandum ülkeyi böler” demez mi, TÜSİAD kanadı...
Takım şimdi tamam oldu!..
¥
AK Parti, hiç olmadığı kadar bütünleşmiş bir “şer cephesine” karşı mücadele veriyor...
Meclis’te yapayalnız; dışarıdan bir Saadet’le bir BBP’nin “sınırlı destekleri” var.
Ve sıkıntının biri de şu ki;
AK Parti içinde, “Ergenekon’a sıcak bakan”lar da azımsanamayacak sayıda.
KURTULMUŞ’A DİKKAT!..
Abant Platformu oturumlarında ve oturum arası sohbetlerinde sıkça gündeme getirilen bir görüş; “darbeci” zihniyetin yeniden ayağa kalkmaya başladığı ve hayli zamandır AK Parti’nin domine ettiği “kavganın” şimdilerde dengeli hale geldiği...
Aydınların çok daha fazla risk alması, yükün salt AK Parti’ye bırakılmaması gereken günlerdeyiz...
Hükümetle iyi ilişkiler içindeki aydınlar; bir yandan vesayet rejiminin temellerine mahkeme koridorlarında sürünmeyi göze alarak yüklenmeli; diğer yandan da hükümeti hakkıyla uyarmalı.
Bu bakımdan; Abant’taki en güzel ve en doyurucu konuşmayı yapan Saadet Lideri Numan Kurtulmuş’un gayretine dikkat kesilmek ve onun mesajlarına çok daha fazla yer ayırmak gerekiyor.
Kurtulmuş’un tasnifi ilginç.
Bugüne kadar ülkeyi yöneten iki zararlı zihniyete dikkat çekti, Saadet Lideri:
1) Siyasa’nın piyasayı belirlemesini; bürokratların ülkenin bugünü ve geleceği hakkında karar vermesini esas alan Türkiye tipi “sol” zihniyet.
2) Piyasanın siyasayı belirlemesini; acımasız ekonomik rekabet şartlarının her problemi çözeceğine inanan, hiçbir probleme çözüm getirmemekle birlikte “çözermiş gibi yapan” “revizyonist, liberal, sağ” zihniyet.
Kurtulmuş örnek vermedi ama, birinci gruptakiler için CHP-Baykal-Kılıçdaroğlu; ikinci gruptakiler içinse Demirel-Cindoruk-Yılmaz zihniyetini işaret edebiliriz.
Sol iktidarlar döneminde ülkenin ne hale geldiği malum...
Bazen, yanılıp da “sağ iktidarı” matah bir şey zannedebiliyoruz...
Sağ iktidarlar da, ülkenin kaynaklarını yüz-iki yüz aileye yedirir!..
¥
Türkiye, bugün gelinen noktada problemlerin ancak “radikal” adımlarla çözülebileceğini gördü.
“Vesayetçiliğin” kökünü kazımak için; “siyasetin yeniden formatlanması” gerekiyor.
Askerî vesayete karşıyız...
Amenna.
Peki “sivil vesayete” karşı değil miyiz?..
Eğri oturup doğru konuşalım; “bütün” partilerde “vesayet” rejimi hakim...
Milletvekili ve belediye başkan adayları hangi yöntemlerle belirleniyor; kararlar nasıl alınıyor?..
Bu konularda öncelikleri belirleyenin “millet” ya da “parti tabanları” olduğuna inanan varsa, lütfen bana da izah etsin.
¥
Şimdi ben bunları yazınca...
“Bu dönemde böyle lazım. Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor” diyerek karşı çıkanlar olacaktır.
Bu bitmez, tükenmez bir söylem...
Kimden “değişime öncülük etmesini” talep etseniz; “Durumları görüyorsun” diyerek, beklentilerimizi ertelememizi tavsiye ediyor.
Türkiye’nin çok zor olmayan bir dönemi varmış ya da olacakmış gibi!..
Yazıyı şöyle bitirelim mi:
Bakan Ergin haklı; AK Parti kadrosu, sadece ellerini değil, başlarını, bedenlerini de taşın altına koydu.
Sadece onların değil;
Türkiye’nin de başı taşın altında!..
Dengeler yine değişiyor; çok daha zinde olmaya mecburuz!..